Sadece sınav zamanları not için hali hatrı sorulan öğrenci gibi o da sadece açlık başa vurunca hatırlanır. Günde üç öğün falan… Bu tipler, genelde çalışan annelerin çocukları olurlar, bu yüzden bir nevi kendi başlarına büyümüşlerdir.
Hâl böyle olunca sabah kahvaltısı için menemen yapmaktan, tam teşekküllü akşam yemeğine kadar her türlü yemek ihtiyacına cevap verebilirler. “Abi o çocuk da gelecekse kesin eve çık” cümlesindeki özne olamasa bile cümlenin kahramanıdır. El altında bu tiplerden bir tane bulundurmak ve onunla arayı iyi tutmak hayat kurtaracak pratik çözümlerin başında gelir.
Tüp bitmese doğal gaz kesiktir, öğrenci evinde her zaman bir şeyler eksiktir, yarımdır! Peki bu durumun sizi durdurmasına izin verecek misiniz? Elimizin altında yapılacak yemeğe uygun bir ısı kaynağı muhakkak vardır. Sucuk veya yumurta kızartılacaksa ütü, makarna haşlanacaksa kettle imdada yetişir. Sonuç olarak, ihtiyaç karşılandı!
Yeni bir kettle almak zorunda kaldılar.
O bulaşıkların düzenli olarak yıkanması eve çıkmadan önce mutlaka ama mutlaka sarf edilen “Abi bulaşık biriktirmiyoruz, tamam mı?” gazlamasıyla kararlaştırılmıştır. Ancak filmi biraz ileri sarınca, bulaşıkları yıkamakla görevli arkadaşınızı yayları bozuk kanepeye serilmiş, Instagram’da stalk yaparken bulacaksınız.
İşte bu gibi durumlarda, kahve yaptığınız cezveleri bir çorba tenceresi gibi kullanabilirsiniz. Orta boy bir cezvenin içine paket çorbadan 1-2 yemek kaşığı koyup, her zamanki gibi pişirmek bireysel kurtuluşunuzun anahtarı olacak. Tabak sorununu da kahve kupasıyla çözdükten sonra sizden iyisi yok. Yani, en azından tekrar acıkana kadar.
"Sen de içme o zaman güzel kardeşim. :)" demek uygunsuz olacağından bu tipleri de mutlu edecek bir çözümümüz tabii ki var. Boyuna değil işlevine odaklandığımız için geçen akşam makarna süzdüğünüz telli kevgiri bardağın üstüne koyup bir çay süzgeci gibi kullanabilirsiniz. Acaba kevgiri yıkamış mıydık? Bırakın buna çayın tadına göre arkadaşınız karar versin. Kıps...
En azından onu keyifle yemek en doğal hakkınız. Eğer öğünleri hâlâ kahvaltı vs. olarak ayırabiliyorsanız, çatalın ucuna sapladığınız ekmekleri belli bir yükseklikten tutup ocağın üstünde ısıtarak güzel bir kahvaltının ilk adımlarını atabilirsiniz. Kim bilir belki dolapta sizi bekleyen ufak bir peynir de vardır.
Hayalinizdeki menünün masada bir araya gelme ihtimali oldukça düşük. Ama şu kısa dünyada buna çok da takılmamak lazım. Menüdeki yemeğin yanına hayalinizi resmederek bir nebze olsun teselli bulabilirsiniz. Karnınız tam doymasa da, yaratıcılığınız ve hayal gücünüz acayip gelişecek.
Siz sabahın köründe çalan alarmınızın akabinde yatağınızda oturup “Benim adım neydi ya?” gibi temel sorulara cevap ararken “Abi fön makinesini nereye koydunuz yine?” diyen o insan odanıza dalar… Eğer fön makinesi bu arkadaşın elinde değilse, birkaç gün önceden kalma makarna, piza, kır pidesi, lahmacun gibi yemekleri ısıtmak için verimli bir yoldur.
Bonus: Fön makinesini buzlukta bekleyen yemekleri çözmek için de kullanabilirsiniz.
"Balık yanar mı, akan yağlar nereye damlar?" bunlar omega eksikliğinden veya açlıktan ilk etapta cevap veremeyeceğiniz sorular. Balık lokantalarının önünden geçemeyen öğrenciler dumanı üstünde balık ızgaraya duydukları özlemi böyle giderebilirler.
Elektrik sobasında sucuk kızartmak, İstanbul'da bıraktığınız sucuk-ekmek efsanesinin gittiğiniz yerde size eşlik etmesini sağlayacak yegâne yol. Ancak çok da havaya girerseniz kendinizi salondan geçen ev arkadaşınıza "Abi vereyim mi bi' yarım?" diye sorarken bulabilirsiniz. Hadi bakalım genç ver oradan bi' yarım.
Birikmiş bulaşıkların o ağır, hantal ve sanki hiçbir yere gitmeyecekmiş gibi mutfağa çöreklenmiş kokusunu, yığının üstüne sıkacağınız deodorantla bir nebze olsun bastırabilirsiniz. Görüntüyü de geçici olarak gazetelerle kamufle ettikten sonra durum kurtarılmıştır. Sizde olmasa bile evdeki birisinde illa deodorant bulunur. Zamansız eksilen deodorantlar konusunda birbirimizi tanımıyoruz. Kıps.
Normalde kek yapmak oldukça kolaydır, ancak öğrenci evinde bu süreci hızlandıran mutfak aletlerini bulmak sorun olabilir. Bu sorunu büyük ihtimalle ev sahibine ait olan ve apartmanın kömürlüğünde bulabileceğiniz matkapla aşabilirsiniz. Eğer siz kullanmayı bilmiyorsanız, teknik bölüm okuyan arkadaşlarınız kesin bilir.
Annenizin sizinkine kıyasla bayağı sıcak ve rahat evinden uzakta, sosyal medyada dönen aşure geyiklerine nasıl mahzun gözlerle baktığınızı hayal edebiliyoruz. Fırınlarda ve pastanelerde yapılan bilumum aşurelerin fiyat/performans oranları ortadayken, içinde en az sizinki kadar yetenekli anneler barından halka inmekten çekinmeyin. Siz aşure isteyin, belki size kıyamayan teyzelerin yüreğinden kıymalı patates yemeği ve atınca yalıtım malzemesi gibi duvara yapışmayan gerçek pilav da kopar.
Tarihin akışını değiştiren Endüstri Devrimi sizin eve yeteri kadar uğramadı mı? Sıkıntı yok. Havalar soğuduğunda çabuk bozulacak yemeklerinizi balkonda saklayarak buzdolabı için yapacağınız masrafı yaza kadar ötelemek mümkün. Eğer iklimi soğuk bir bölgede öğrenciyseniz bu yöntemle buzdolabına para harcamadan mezun olabilirsiniz. İlk maaşınızla da bir buzdolabı alırsınız artık.
Mesele, şehriye olmayan bir şeyden şehriye yaratarak ortamdaki herkesi büyülemek. Hem kim gidecek markete kadar allasen? Zamanında alınıp bir köşeye terk edilmiş çubuk makarnaları ufak parçalar halinde kırarak içinizi ısıtacak bir şehriye çorbası yapabilirsiniz. Artık ütüde mi yoksa elektrik sobasının üstünde mi pişirirsiniz, orası size kalmış.
“Abi ben de çorbayı yapayım o zaman ya” diyen o güzel arkadaşımız kendini sürekli telefona veya oyuna kaptırdığı için ocağı kaplayan yemek artıkları zamanla fizikî haritayı andırır. Bir taraf yanan yemek artıkları nedeniyle kahverengi, temizlenemeyen köşeler ormanlık alanlar gibi küften yemyeşil… Uygun fiyata tedarik edebileceğiniz bir paket alüminyum folyo ile bu sorunun da üstesinden gelirken, aynı zamanda mutfağınızda fütüristik bir görüntü elde ediyorsunuz.
Sıradan mutfak önlüklerinin aksine yıkamaydı, kurutmaydı gibi polemiklere mahal vermeyen bu projenin yapımı da gayet zahmetsiz. Bir adet büyük boy çöp torbası ve makas sayesinde kıyafetlerinize zeval gelmeden rahat rahat iş yapabilirsiniz. Üstelik kokulu ve çiçekli desenlerle tarzınızı mutfağa taşıyabilmeniz de cabası.
Sadece ayağınıza takılınca varlıklarından haberdar olduğunuz ufak tefek çöpleri tamamen tarihe gömüyoruz. Ters çevirdiğiniz taburenin bacaklarının arasına gerilen bir torba, semtin marka nayloncusunda satılan değme çöp kutuları kadar iyi iş görecek. Bu sayede sadece mutfakta değil, evin diğer noktalarında da hijyen oranları gözle görülür derecede yükselecek.
Şayet şu ana kadar yazdıklarımızdan senin derdine çare olan bir çözüm bulamadıysan, eline geçirdiği malzemelerle ortaya türlü çeşitli icatlar koymayı başaran MacGyver gibi düşün! Gördüğün her şey, aslında çözülmeyi bekleyen bulmacanın bir parçası. Mesela ev arkadaşının yeni aldığı bot, her zaman bir bottan daha fazlası.