Prenses Diana'nın da yaşadığı doğum sonrası depresyon nasıl sonuçlara yol açıyor? Tüm annelerin okuması gerekiyor

Doğum sonrası depresyon, birçok yeni annenin doğumdan sonra yaşadığı uzun süreli bir ruh hali bozukluğudur. Birçok kişi bunu biliyor, ancak Prenses Diana oğlu William'ı doğurduktan sonra oldukça acı çekti. Stresinden ve endişelerinden kimseye bahsetemedi ve tek başına mücadele etmek zorunda kaldı. Yıllar sonra ise karşılaştığı psikolojik sorunları ve doğum sonrası depresyonu verdiği birkaç röportajında anlattı.

Prenses Diana’nın özel savaşının dokunaklı hikayesini paylaşıyoruz. Doğum sonrası depresyondan acı çeken yeni anneleri, duygularını yalnız başına acı çekmek yerine etrafındaki insanlarla paylaşmaya teşvik ediyoruz.

1982 yılında, Prenses Diana ilk çocuğu William'ı doğurduğunda, doğum sonrası depresyon, ne halka açık ne de arkadaşlarıyla ve aileleriyle özel olarak asla tartışılmayan bir şeydi. Prenses Diana, tüm endişelerini ve kaygılarını saklamak zorunda kalan, olumsuz duygularını yayma veya acılarını kimseyle paylaşma şansı olmayan birçok kadından biriydi. Doğum sonrası psikolojik sorunlarından ise sadece birkaç kez bahsetti.

Reklam
Reklam

Ünlü İngiliz yazar Andrew Morton 1992 yılında Diana hakkında "Her True Story" yani "Onun Gerçek Hikayesi" isimli bir biyografi kitabı yayımladı. Kitap görgü tanıkları ve arkadaşların anlattıklarıyla yazıldı denildi. Kimse Diana'nın gerçekten de Saray'ın kurallarını hiçe sayıp bir yazara en özelini anlattığını düşünmemişti. Diana'nın gizli gizli Morton'a röportajlar verdiği, biyografisi için bizzat yardım ettiği ortaya çıktı.

Herkesin imrenerek izlediği, zarafet sembolü Prenses Diana aslında çok ağır bir depresyondaydı. Diana, bu kitapta ilk hamileliği etrafında ne kadar medya baskısı olduğunu ve bebek geldikten sonra işlerin nasıl daha da kötüye gittiğini paylaşıyor.

Diana, 'Eve geldim. Doğum sonrası depresyon bana çok sert vurdu, sanki benim bebeğim değildi' diyerek içinde bulunduğu durumu tanımlıyordu. Aynı anda hem eş, hem anne hem de halkın prensesi olmanın yükünü hissettiği zamandı. Diana çaresiz hissettiğini ve her şey için endişelendiğini, ancak sessizce mücadeleye devam ettiğini itiraf etti. Charles, eve gelmediği zamanlarda panik yaptığını ve çaresiz hissettiğini söyleyen Diana, 'hiç kimse sizi dinlemiyorsa veya hiç kimse sizi dinlemiyormuş gibi hissediyorsanız, her türlü şey olmaya başlar' diyor.

Reklam
Reklam

Diana'nın şiddetli doğum sonrası depresyonu yaşadığı bir başka büyük röportaj, BBC'ye 1995'te Martin Bashir'e verdiği röportajdaydı. Hamileliğin zor olduğunu, bunun içinde kendini iyi hissetmediğini ve doğumdan sonra psikolojik sorunlarla karşılaştığında daha da kötüye gittiğini söyledi: “Doğum sonrası depresyonu kimseye anlatamıyorsunuz, doğum sonrası kendimi iyi hissetmedim. Sabahları uyanmak, yataktan kalkmak istemiyordum. Bunu söylediğimde yanlış anlaşılıyor, küçük düşürülüyordum. Hayatımda hiç depresyon olmadı. Ama sonra, analiz ettiğimde, yaşadığım şeyler beni yakalamış, vücudum tükenmişti.'

Diana tedavi görmesine rağmen, kendisini yeterli hissetmediğini kişisel zamanından, alanından ve destekten yoksun olduğunu söyledi. Dahası, depresyonu yenmeyi sadece fiziksel ve psikolojik sağlığı için değil, aynı zamanda evliliği için de çok istedi. Diana, 'benim bu durum içinde olmam, 'herkese harika bir etiket verdi. 'Diana’nın dengesizliği ve Diana’nın zihinsel dengesizliği' gibi. Ve ne yazık ki bu yıllar içinde takılıp kaldı' diyor verdiği demeçte.

Reklam
Reklam

İşler kötüye gittiğinde ve baskı güçlendiğinde, Diana kendini yaralamaya bile çalıştı. “Hiç kimse sizi dinlemiyorsa veya hiç kimsenin sizi dinlemediğini hissediyorsanız, her şey olmaya başlar. Mesela, kendi içinde o kadar fazla acı çekiyorsun ki, dışarıda kendine zarar vermeye çalışıyorsun çünkü yardım istiyorsun, ama istediğin şeyi alamıyorsun. İnsanlar sizi sizi sürekli ağlayan biri olarak görüyor.

Ağlıyordum, iyi olmak istiyordum. Ancak utandım, kendime küstüm, baskılarla baş edemedim. Charles bana kilo aldığımı söyledi. Yeme bozukluğum gelişti ve bulimia oldum. İnsanlar bunu sürekli kullanıyorlardı. Bütün acılarıma rağmen Galler Prensesi rolünü, oynamaya devam ettim. Herkes benim, kocama zor zamanlar yaşattığımı, şımarık bir çocuk gibi davrandığımı söylüyordu.'

Depresyon düzeldi ancak bulimia devam ediyordu. Bu aynı zamanda Diana'nın gizli hastalığı olarak anılıyordu. Kendine zarar vermeye başlayan Diana ne yese kusuyordu. Tüm bu yaşananlar Diana'nın evliliğinde neler olup bittiğinin bir belirtisiydi. Prenses, yardım için ağladığını ancak hep yanlış anlaşıldığını söylüyordu.

Reklam
Reklam

Diana bu süreçte Kraliyetten ve eşinden göremediği desteği halktan aldı. Her zaman medyanın dikkatini çeken kişi olduğu için, bu yükü kocasıyla bile paylaşamadı. 'Bu yükü paylaşmak zordu, çünkü her zaman öne çıkan kişi bendim, kıyafetlerim, saçım, makyajım, her şey eşim Charles'ı bunaltıyordu' diyor.

Doğum sonrası depresyon varsa, yalnız başına acı çekmekten kaçınmak ve yardım istemek neden önemlidir?

Prenses Diana'nın hikayesi, problemlerinizi konuşmanın ve yardım aramanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Doğum sonrası depresyon, çeşitli fiziksel ve psikolojik faktörlerin neden olduğu karmaşık bir hastalıktır. Bir kadının vücudundaki hormonal denge doğumdan sonra değişir, beyinde kimyasal değişikliklere neden olur ve ruh halindeki değişimlere neden olur. Buna ek olarak, birçok yeni anne, yeni doğmuş bir çocuğa bakarken uykuya, dinlenmeye ve desteğe ihtiyaç duyuyorlar.

Doğum sonrası depresyon tedavi edilmezse, aylarca hatta yıllarca sürebilir, bir kadının fiziksel ve zihinsel sağlığını ciddi şekilde etkiler, çocuğuna ve hatta kendi kendine bakmayı zorlaştırır. Bu hastalığın profesyonel tedavisi gerekirse danışmanlık, konuşma terapisi ve ilaç tedavisini içerir. Aile ve arkadaşlar, yeni bir annede doğum sonrası depresyon belirtilerini farkeden kişilerdir, bu yüzden sevdiğiniz birinin desteğe ihtiyacı olduğunu fark ederseniz, onu bir doktora gitmeye teşvik edin. Doğum sonrası depresyondan muzdarip olan sizseniz, ihtiyaç duyduğunuz yardımı almak için aileniz, arkadaşlarınız veya doktorunuzla ilgili sorun hakkında konuşmaktan utanmayın.

Reklam
Reklam