Bahri KARATAŞ/İZMİR, İzmir 9'uncu Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü duruşması, salonun yetersiz olması nedeniyle 7'nci Ağır Ceza Mahkemesi salonunda yapıldı. Duruşmaya sanık Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü, avukatları Murat Fatih Ülkü, İrfan Koçana, Erdoğan Özer ve Dilara Bulut ile dört şikayetçiden sadece Neşra Gökdağ ve avukatları Mehmet Gün, Hasan Erdoğan katıldı.
Prof. Dr. Pekünlü'nün avukatı Murat Fatih Ülkü, sanığın eyleminin kanunda suç olarak tanımlanmadığını, bu nedenle CMK maddeleri gereğince, müvekkili hakkında derhal beraat kararı verilmesi gerektiğini söyledi.
Şikayetçi avukatı Mehmet Gün, sanığın hareketinin yasal olup olmamasının öneminin bulunmadığını, öğrencinin başörtüsüyle derslere girip giremeyeceği kararının hukukçulara ait olduğunu belirterek, "Beyefendi infaz memuru gibi önüne geçip derse girmemesini sağlamak gibi bir görevi yok, yetkili mercilere ihbarda bulunup yasal yoldan adımlar atardı. Olaya dair görüntülerin incelenmesini talep ediyoruz" dedi. Kanunları uyguladığını söyleyen Prof. Dr. Pekünlü'nün böyle bir görevi olmadığını ileri süren avukat Mehmet Gün, "Dekanlık onlarca öğrenciyi dinlemiş ve bu suçu işlediği açığa çıkmış, benzer davalarda sanık ceza almıştır. Bir öğrenci 'Su makinesinin başına geçti, başörtünü açmadıkça sana su yok dedi, bir kenara geçip ağladım' demiştir. Bir başka öğrenciye, 'Senin başörtün taharet bezine benziyor', bir diğerine 'Senin başörtünü Asurlarda fahişeler takıyordu' demiştir. Bunun hakla, adaletle, insan haklarıyla hiçbir alakası yoktur. Kanunen suçtur. Beraat talebinin reddini ve görüntülerin izlenmesini istiyoruz" dedi.
Ege Üniversitesi Fen Fakültesi'nde Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümünde profesör olarak görev yaptığını belirten tanık Mustafa Serdar Emre, 16 Mayıs 2012 tarihinde, C Blok önünde birkaç başörtülü öğrenciyi gördüğünü, daha sonra Prof. Dr. Pekünlü'nün bir ara kapıda belirdiğini, ancak öğrencilerle herhangi bir diyaloguna şahit olmadığını söyledi. Emre, sanığın Anayasa Mahkemesi kararlarına göre sınıfta bulunan başörtülü öğrencilere başörtüsünü çıkarmak durumunda olduklarını belirttiğini, çıkarılmaması durumunda ise tutanak tutarak imzalattığını belirterek, "Tutanak tutup bildirilmemiz bize üst makamlar tarafından iletilmişti" dedi.
Aynı bölümde doçent olan tanık Ömer Çetiner ise olay günü başörtülü öğrencilerin bahçede toplu halde durduklarını, içlerinden birinin konuşma yaptığını, ardından basın mensuplarının geldiğini gördüğünü, ancak öğrencilerin içeriye alınmadığı gibi bir olaya tanık olmadığını anlattı.
Tanık Halime Akyar, şikayetçi öğrenci arkadaşları ve diğer birkaç öğrenciyle binaya girmek istediklerinde Prof. Dr. Pekünlü'nün kollarını açarak içeri giremeyeceklerini belirterek, "Nereye giderseniz gidin, şikayet edin" dediğini, bu olay nedeniyle derslere giremediklerini, kendisinin de dava açtığını ancak YÖK'ten izin alınmadığı için davanın durdurulmasına karar verildiğini dile getirdi.
Olay günü bahçede bulunan gazeteci Tekin Gürbulak da tanık olarak dinlenildi. Gürbulak, bir hocanın başörtülü öğrencileri içeri almadığına dair ihbar gelmesi üzerine üniversiteye giderek başörtülü öğrencilerle röportaj yaptıklarını, Prof. Dr. Pekünlü'nün ise röportaj taleplerini reddettiğini, öğrencilerin okula girişlerinin sanık tarafından engellenmesine dair de görüntü çektiklerini, bu görüntülerin televizyonlarda yayınlandığını anlattı.
Avukat İrfan Koçana'nın görüntüleri hangi saatte çektiğini sorması üzerine Gürbulak öğleden önce yanıtını verince, Koçana öğrencilerin ikinci öğretimde eğitim gördüklerini, dolayısıyla derslerin 17.30'da başladığını, basın mensuplarının sabah saatlerinde çağrılmasının olayın kurgu olduğunu gösterdiğini kaydetti.
Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü, olay döneminde Danıştay 8. Dairesi'nin türbanlı öğrencilerin derslere giremeyeceği yönündeki kararının kapılara asılı olduğunu, anayasal görevini ifa ettiğini söyledi. Bir haber ajansı muhabirlerinin fakülte önüne geldiklerini, bir öğrencinin odasına gelerek bildirmesi üzerine haberdar olduğunu, bahçede öğrencilerin toplandığını, bir öğrencinin diğerlerine konuşma yaptığını gördüğünü, bir provokasyon olduğunu düşündüğünü, bu nedenle provokasyonun görüntüsünü çektiğini söyledi.
Prof. Dr. Pekünlü, neden sadece bu haber ajansı muhabirlerinin çağrıldığı, bu gazetecilerin fakülteye gelmek için izin alıp almadıkları sorularının yanıtlanması gerektiğini söyleyerek, beraatını talep etti.
Hakim Süleyman Çekilmez'in sorusu üzerine Prof. Dr. Pekünlü, öğrencileri uyardığını, yasaları hatırlattığını, uyulmaması durumunda da tutanak tuttuğunu, ancak öğrencileri engellemediğini ifade etti.
Hakim Çekilmez, beraat talebinin esasla birlikte değerlendirilmesine, diğer tanıkların dinlenilmesine, olaya ilişkin görüntülerin taraflara verilmesine, öğrencilerin başarı durumlarına dair üniversiteden bilgi alınmasına, ikinci öğretimde olup olmadıklarının sorulmasına karar vererek duruşmayı 30 Haziran'a erteledi.
CEZA VE ÖDÜL
Prof. Dr. Pekünlü, öğrencisi Fatma Nur G.'nin şikayeti üzerine açılan benzer davada 'yasaya aykırı olarak eğitim ve öğretim hakkını engellemek' suçundan 2 yıl 1 ay hapis cezası almış, kararın Yargıtay tarafından onanması üzerine 27 Kasım 2014 tarihinde teslim olarak 4 ay 16 gün Foça Açık Cezaevi'nde kalmış, 16 Nisan'da şartlı tahliyeden yararlanmıştı.
Ege Öğretim Elemanları Derneği tarafından düzenlenen 8. Üniversite Kurultayı'nda alınan karar gereğince tahliye olduğu gün İzmir Barosu da yapılan törenle Pekünlü'ye 'Yılın Direnen Bilim İnsanı Ödülü' verilmişti.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz