Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu: Laik hukuk devletinden verilen ödünler, bugün 'FETÖ' yarın başka bir isimle karşımıza çıkar

Necip Hablemitoğlu’nun 18 Aralık 2002’de silahlı saldırı sonucu katledildi. Eşi Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu, eşinin ölümü ve Gülen cemaati hakkında sorularımızı yanıtladı.

Yusuf Demirtaş-Diren Selimoğlu/Mynet Haber

Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu, Gülen Cemati'nin devlete ve çeşitli kurumlara sızmasıyla ilgili, "

Laik hukuk devletinden verilen ödünler, bugün 'FETÖ' yarın başka bir isimle karşımıza çıkar" ifadelerini kullandı.

Hablemitoğlu, dönemin siyasetçilerinin eşinin cinayetinin aydınlatılacağına dair yapılan açıklamaların hatırlatılması üzerine, "

Namus sözünün çok kolay verilebildiğini, böyle bir suikastın ayda yapıldığını ve iktidarın olan biteni uzaktan izlediğini düşündüm" dedi.

Reklam
Reklam

Şengül Hablemitoğlu'nun sorularımıza verdiği yanıtlar şu şekilde:

Necip Hablemitoğlu Fethullahçı örgütlenmeyle ilgili yıllar önce “bunlar organize bir suç örgütü” diyen ilk kişi. Necip Hablemitoğlu’nun bu uyarıları o dönem neden kimsenin dikkatini çekmedi?

Yani Necip Hablemitoğlu bunu söylediğinde, esasında herkesin fazlası ile dikkatini çekti. Öyle çok dikkat çekti ki; tehdit edildi, hakkında tazminat davaları açıldı, üniversitede rahatsız edildi ve hatta sahte Anadolu Ajansı orijinli haber yapılarak iftira atıldı. Yazdığı kitap bastırılmasın diye baskı yapıldı. Ayrıca öldürüldükten sonra da dikkat çekmeye devam etti, Köstebek kitabı basıldı ve dağıtımı engellendi, dağıtımı yapılsa raflara çıkması engellendi.

Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmeden önce tamamladığı ‘Köstebek’ kitabını bugünün verileriyle incelediğimizde Gülen cemaatiyle ilgili yaptığı tespitlerin ne kadar net ve doğru olduğunu görüyoruz. Necip Hablemitoğlu bu kitabı nasıl bir araştırmanın sonucunda ortaya çıkardı?

Reklam
Reklam

Necip Hablemitoğlu’nun yazdığı Köstebek kitabı akademik bir yaklaşımla ve araştırmaya dayanan bir çalışma. Necip Hablemitoğlu gazeteci. Tam bir akademik disiplin ve gazeteci bakışı ile yazılmış bir kitap. Bazı kamu kurumları tarafından hazırlanan resmi raporlar, basına yansıyan haberler ve adı geçen örgütün erişime açık, herkesin takip edebileceği faaliyetlerine ilişkin bir analiz ve değerlendirmeye dayanıyor.

Gülen Cemaati'nin devlete ve diğer kurumlara sızdığı gibi günümüzde başka cemaat ya da tarikatların içeride 'köstebek'lik yapma ihtimalinin olduğunu düşünüyor musunuz?

Laik hukuk devletinden verilen ödünler, hatta vazgeçmek bugün FETÖ olarak gelir yarın başka bir şey olur adı. Cemaat ya da tarikatların iyisi kötüsü mü olur?

Sizce Gülen Cemaati, neden darbe için bu zamana kadar bekledi ya da neden şimdi de daha sonra değil? Son dönemlerinin geldiğini mi düşündüler?

İnanın buna ilişkin bir değerlendirme yapamam. Aklım yetmez buna, sağlıksız, tuhaf bir yapı. Kiminin derdi para, kiminin derdi nüfuzlu olmak. Ancak devleti kangren gibi sardıkları çok net. Kim bilir hangi akılla darbe yapmaya kalkıştılar. Belki onlar da kandırıldı. Değil mi? Neden olmasın?

Reklam
Reklam

Akademisyenler, siyasiler, gazeteciler Gülen Cemaati'nin yapılanmaları hakkında uyarılarda bulunurken, mevcut iktidarın ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 'kandırıldık' ifadeleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu ifade karşısında düşünemiyorum bile...

Yaşanan gelişmeler ve tasfiyeler sonucu Gülen Cemaati'nin tamamen bittiğini ya da yakın zamanda biteceğini düşünüyor musunuz?

Bu benim yorumlayabileceğim, fikir yürütebileceğim bir durum değil.

Eşinize yapılan suikastin ardından dönemin başbakanı Abdullah Gül,'Bu cinayeti çözmek namus borcumuzdur' ifadesini kullanmıştı. Bu açıklamadan 4 yıl sonra dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ise; "Bu ülke Hablemitoğlu cinayetini yaşamış, sonrasında her şey örtbas edilmiş bir ülke" diyerek kafaları karıştırmıştı. 2002 ve 2006’da hükümet kanadından bu açıklamalar yapılırken neler hissetmiştiniz? Şimdi neler düşünüyorsunuz?

Namus sözünün çok kolay verilebildiğini, böyle bir suikastın ayda yapıldığını ve iktidarın olan biteni uzaktan izlediğini düşündüm. Hatta umurlarında bile olmadığını düşündüm.

Reklam
Reklam

Geldiğimiz son süreçte Hablemitoğlu ailesi FETÖ çatı davasına müdahil oldu ve siz geçtiğimiz günlerde Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesiyle ilgili bir kez daha ifade verdiniz. Hatta “14 yıl sonra bir savcıyla karşılaştık” diye bir söyleminiz var. Necip Hablemitoğlu cinayetinin çözülebileceğine inanıyor musunuz?

İnanmak istiyorum, bu açıdan yeniden soruşturuluyor olması bizim açımızdan çok önemli.

Necip Hablemitoğlu’nun Fethullahçı örgütlenmenin yanı sıra Alman vakıfları üzerine de ciddi çalışmaları oldu. Suikastte bu gruplardan birinin ya da hepsinin birden ilgisi olabileceği şüphesi var mı?

Her şey olabilir.

Ergenekon sürecinde Necip Hablemitoğlu cinayeti de bir dönem bu davayla birlikte anıldı hatta Savcı Zekeriya Öz tarafından size Ergenekon davasına müdahil olma çağrısı yapıldığını açıklamıştınız. Bunu reddetme gerekçeleriniz nelerdi? Bu iddialar hiç mi kafanızı karıştırmadı?

Ergenekon davasında o kadar çok saçmalık vardı ki, basına yansıdığı kadarı ile Necip Hablemitoğlu’nu öldürdüğünü itiraf eden insanlar salıverildi. Başka garip ifadeler de vardı. Aslında dava süreci çok acayipti. Şimdi olduğu gibi, 'FETÖ' ile beraber muhalif isimlerin göz altına alınması, tutuklanması gibi bir süreçti. Biz savcısını, dosyasını bile bulamazken bu cinayetin Ergenekon’a dahil olmak reel gelmedi. Bugüne geldiğimizde ise, en azından şunu biliyoruz; dosyanın karartıldığını ve içinin boşaltıldığını...

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: