Prof. Dr. Yıldırım NEVÜ’de “Kur’ân Bize Yeter” söylemi üzerine konuştu

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Enbiya Yıldırım, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ)’de “Kur’ân Bize Yeter” söylemi üzerine konferans verdi.
NEVÜ İlahiyat Fakültesi tarafından NEVÜ Kültür ve Kongre Merkezinde düzenlenen konferansa; NEVÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zülfikar Durmuş, İlim Yayma Cemiyeti Nevşehir Şube Başkanı Ahmet Avlanmaz, akademik ve idari personel, öğrenciler ile davetliler katıldı.
Saygı duruşu, İstiklal Marşı’nın okunması ve Kur’an-ı Kerim Tilaveti ile başlayan etkinliğin açılış konuşmasını NEVÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zülfikar Durmuş yaptı. Durmuş, “2019-2020 Eğitim-Öğretim yılının İlahiyat Fakültesinin bu ilk programı olup, Rabbim bundan sonraki bütün çalışmalarımızı, panel ve konferanslarımızı hayırlara vesile kılar inşallah. Buraya bizleri kırmadan vakit ayırdıkları için şahsım ve fakültem adına Sayın Prof. Dr. Enbiya Yıldırım hocamıza öncelikle çok teşekkür ediyorum. “Kur’ân Bize Yeter” söylemi kadim bir problem. Aslında bir problem değil ama insanlar öyle algıladıkları için öyle algılattırdıkları için bir problem gibi gözüküyor. Oysa ki, Kur’ân-ı Kerim’e baktığımız zaman, onlarca, yüzlerce diyebileceğimiz ayetinde Allah (c.c.) ile beraber Peygamberimizin yan yana zikredildiğini görüyoruz. Nitekim okunan ayetlerin bir kısmında da bunlar dile getirilmiştir. O halde sadece ve yalnızca Kur’ân-ı Kerim bizim için asla yeterli değildir. Mutlaka bu Kur’ân-ı’n bilgilerinin hayata nasıl taşınacağını biz bir önderden, bir rehberden öğrenmek durumundayız. Onun içindir ki, Allah-u Teâlâ Peygamber efendimizi bize örnek ve rehber olarak sunmaktadır. Buna dikkat çekmek istiyorum. İslam dediğimiz şey benim anladığıma göre eşittir Kur’an, artı Hz. Muhammed’in hayatı. İşte bu ikisi İslam’ı oluşturuyor” diye konuştu.
Konferansa konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Enbiya Yıldırım, hadis ilminin İslam ilim dünyasındaki yerinden bahsederek, hadis üzerindeki tartışmaların tarihsel sürecinden günümüze değin değişmediğini ve İslam dünyasının yeni problemlerle değil tarihsel sürecin başından beri aynı problemlerle karşı karşıya kaldığını belirtti.
Yıldırım “Öncelikle şunu kabul etmemiz gerekiyor ki hadis alanı, İslami bilimler içerisinde en problemli alandır. Ama İslam’ın temelini de hadis ve sünnet oluşturmaktadır. Kur’an-ı Kerim iki kapak arasında olduğu için, Kur’an’la ilgili tartışmalar tarihi süreçte metin üzerinde yürümüyor. Kur’an üzerindeki tartışmalar metnin yorumlanmasından kaynaklanmaktadır. Kur’an açısından bizim sağlam dayanağımız ise hadislerdir. Hadis metinleri Kur’an metni gibi tek bir metin olarak iki kapak arasında getirilerek bizlere ulaştırılmamıştır. İlk asırda hadisler daha ziyade şifai, sözlü anlatımla kuşaklar boyunca bir kısım sahabelerin yazmış olmasıyla birlikte ama büyük çoğunluğu şifai gelenekle bizlere geldiği için bu ister istemez bir tartışma alanı oluşturmaktadır. Diğer taraftan elimizde var olan hadis metinlerini nasıl anlayacağımız da başka bir taştırma alanı oluşturuyor. Demek istediğim, ‘Hadis’ İslam Bilimleri içerisinde en tartışmalı alandır, bu ilk asırdan bugüne kadar günümüze kadar gelip devam etmiştir.
Ülkemizde de bazı kesimlerde “Kur’ân bize yeterlidir” diyen bazı grup bulunmaktadır. Bunlar Arapça bilmemekte ve birilerinin yaptığı çeviriler üzerinden konuşmaktadırlar. “Allah’ın kitabı sadece Araplara ve hocalara hitap etmemektedir. Bu nedenle Arapça bilmek şart değildir, tercümesi üzerinden de pekâlâ konuşulabilir” iddiasındadırlar. Lakin çevirisi üzerinden Kur’ân’ı özellikle de bazı ayetleri anlamanın çok zor olduğunu, kitabı anlamaya yönelik diğer ilim dallarına müracaat etmek gerektiğini bilememektedirler. Hadislerin güvenilmez olduğunu iddia edenlerin en büyük dayanaklarından birisi hadislerin sayısıdır.
Burada önemli bir sorun daha vardır ki, sadece Kur’ân diyenler çeşitli gerekçelerle bütün hadisleri bir yana bırakmakta, Hz. Peygamber ile Kur’ân arasına girmektedirler. Adeta Kur’ân’ın nasıl anlaşılması gerektiğini Peygambere ve bizlere dikte etmektedirler. Sanki bu kitabı Allah Peygamberine değil de onlara vahyetmiş gibi davranmaktadırlar. Daha da kötüsü, bir tane Muhammed’in Kur’ân’ı bizlere açıklamasını çeşitli gerekçelerle bir yana koyarlarken her biri kendisini Hz. Muhammed yerine koymakta ve Kur’ân ile aramıza binlerce yeni Muhammed dikilmiş olmaktadır. Oysa Hz. Muhammed’e ihtiyaç yoksa onun rolüne soyunmuş olan yeni Muhammedlere hiç hacetimiz yoktur. Bu nedenle Kur’ân ile aramıza girmemeleri icap eder.
Pek çok şeyi biz Hz. Muhammed ve hayatından almışızdır. Çoğu şey Kur’an-ı Kerimde belirtilmemiştir. Bunlardan bazıları, Cuma namazını, bayram namazlarını, hac dışında kurban kesmeyi, kefenlemeyi, cenaze namazını ve bir çok önemli şeyi Kur’an-ı Kerim’de bulamazsınız. Bizim İslam medeniyeti dediğimiz şeyi inşa eden Hz. Peygamberdir. Biz bu hadisleri bir tarafa koyar isek bütün problemlerin biteceği düşüncesi yanlıştır” diye konuştu.
Prof. Dr. Enbiya Yıldırım’ın konuşmalarının ardından soru-cevap kısmıyla devam eden konferans, Prof. Dr. Enbiya Yıldırım’a İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zülfikar Durmuş’un plaket takdimiyle son buldu.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz