Sütle ilgili yapılan analizlerin ilk bulgularını değerlendiren Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ve Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Abdurrahman Kadayıfçı, sonuçların normal olduğunu söyledi. Kadayıfçı, "Sütlerden alınan numunelerin temiz çıktığı haberleri gelmeye başladı. Aslında ortada hiç de şaşırılacak bir durum yok. Buradaki durum, Türkiye genelinde öğrencilere dağıtılan sütler sonucu oluşan hassasiyete yetkililerin önceden hazırlıklı olmamasıdır." dedi.
Süt içimi ile ilişkili yaşananların birçok spekülasyonlara neden olduğunu belirten Prof. Dr. Kadayıfçı, "İlk bulgular bir zehirlenme olmadığı yönünde. Sütlerden alınan numunelerin de temiz çıktığı haberleri gelmeye başladı. Aslında ortada hiç de şaşırılacak bir durum yok. Çünkü süt içenlerin bazılarında şiddetli karın ağrısı, şişkinlik, gaz, kusma ve ishal nadir olmayarak görülebilen bir durum. Bunun nedeni sütte bulunan laktoz isimli şeker. Bu şekerin sindirilebilmesi için bağırsak duvarında bulunan laktaz isimli bir enzime ihtiyaç var ve bu enzim laktozu glikoz ve galaktoz adlı şekerlere parçalayarak vücuda alınmasını sağlıyor. Bu enzim yok veya yetersiz ise laktoz yeterli sindirilemiyor ve emilemeyen laktoz su çekerek ve bağırsaklarda yük oluşturarak yukarıda belirtilen şikayetlere yol açıyor. Enzimi hiç olmayanlar az miktar süt aldığında dahi şikayetler görülebilir. Laktaz enzimi var, ancak yetersiz olanlarda genellikle 200 ml’den, sonra şikayetler ortaya çıkar. Bu şikayetler geçici olup 1 -2 gün içerisinde düzelir ve önemli bir sağlık problemine yol açmaz." açıklamasını yaptı.
Laktoz intoleransi önceden saptanabileceğini anlatan Kadayıfçı, oluşan durumun tedavisiyle de ilgili bilgi verdi: "Çeşitli testler ile bunun saptanması mümkündür, ancak bu testler zor, zaman alıcı ve maliyetlidir, bu nedenle pratikte pek kullanılmaz, daha çok araştırma amacı ile kullanılır. Pratikte tekrarlayan süt içimi sonrası şikayetlerin olması genellikle teşhis için yeterlidir. Bu kişilere bir tedavi gerekmez, özellikle enzimin tam eksikliği olanların süt içmemesi gerekir. Fakat özellikle büyüme çağında insanları böyle faydalı bir üründen mahrum etmek de doğru değildir. Bu nedenle ticari olarak laktaz enzimi içeren veya laktoz şekeri içermeyen süt ürünleri hazırlanmış olup marketlerde bulunmaktadır. Yine laktaz enzimi tablet veya damla şeklinde alınarak şikayetler engellenebilir."
Laktaz eksikliğinin sıklığının toplumlara göre değişiklik gösterdiğini kaydeden Kadayıfçı, şu kıyası yaptı: "Avrupa'da yapılan çalışmalarda yüzde 10-30 arasında değişirken, Asya ülkelerinde daha yüksek bulunmuştur. Kişisel gözlemlerimiz Türkiye’de, Avrupa’ya benzer şekilde yüzde 10-30 arasında tam veya kısmi eksiklik vardır. Primer laktaz eksikliği ailevi geçiş gösterir, bu nedenle kendisinde eksiklik olanların çocuklarında da görülme ihtimali artar."
"Hükümetin yaptığı bu proje öncesi tüm çocukların laktaz eksikliğinin araştırılması pratik olarak mümkün değildi." diyen Kadayıfçı, "Ancak dağıtım yapılmadan uzmanlar ile görüşülerek, bu gelişmeler önceden öngörülebilirdi ve en azından süte karşı daha önce şikayeti olan çocuklara verilmeyebilirdi. Yine aileler ve çocuklar, hatta kamuoyu bu konuda önceden bilgilendirilmiş olsaydı bu panik yaşanmayabilirdi." şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz