Prof. Kalayoğlu: Karaciğer ve böbrek nakli bekleyenlerin sayısı 60 bini geçti

Memorial Şişli Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, ‘3-10 Kasım Organ Nakli...

Memorial Şişli Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, ‘3-10 Kasım Organ Nakli Haftası’ öncesinde, karaciğer ve böbrek nakli bekleyen hastaların sayısının 60 bini geçtiğini belirtti.
Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, organ yetmezliklerini tetikleyen etkenler ve organ nakli ile ilgili bilinmesi gerekenler hakkında bilgi verdi. “Obezite diyabeti, diyabet böbrek yetmezliğini artırdı.” diyen Kalayoğlu, “Diyabet (şeker hastalığı) bugün böbrek yetmezliğinin en sık görülen sebebidir ve her üç kronik böbrek yetmezliği hastasından birinin sorumlusudur. Dolayısıyla böbrek nakli olan hastalar arasında da en sık rastlanan neden diyabettir. Bazı hekim ve hastalarda diyabet hastalarına böbrek nakli yapılamayacağıyla ilgili yanlış bir inanış vardır. Ancak yapılan çalışmalar göstermiştir ki; diyabet hastaları, diğer böbrek hastalarından da acil olarak böbrek nakli olmalıdırlar. Bu hasta grubu; diyabet gibi birçok organda hasara yol açan bir olgunun yanında bir de böbrek yetmezliği yaşadıklarında ve diyaliz aldıklarında beklenen yaşam süreleri ve kaliteleri çok düşmektedir. Oysa böbrek nakli olduklarında, böbrekleriyle birlikte şeker hastalığı da yakından takip edilir. Böylelikle 3-4 kat daha uzun ve çok daha kaliteli yaşarlar.” ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

HEPATİT B, ÇOK ÖNEMLİ BİR SAĞLIK PROBLEMİ
Hepatit günümüzde ciddi sonuçlara neden olan, çok önemli bir sağlık problemi olduğunu kaydeden Kalayoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak ülkemizde özellikle Hepatit B virüsü nedeniyle karaciğer yetmezliği yaşayan insanlarımızın sayısı oldukça fazladır. Üstelik birçok kişi Hepatit B virüsü taşıdığından dahi haberdar değil. Bu tip virüsler kan ve vücut sıvılarıyla bulaşabildiğinden, toplum için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Diğer taraftan Hepatit B virüsü tespit edilen birçok hasta, karaciğer yetmezliği yaşamadan tedavi edilebilir. Buradaki önemli nokta, hangi hastanın ilaçla tedavi edileceği hangisinin organ nakline yönlendirileceğidir. Nedeni ne olursa olsun ‘siroz’ lafını duyan her hasta mutlaka bir organ nakli merkezi tarafından da değerlendirilmelidir. Aksi takdirde organ nakli için de geç kalınabilir.”
Kronik organ yetmezliği hastalarının tek tedavi seçeneğinin organ nakli olduğunu belirten Kalayoğlu, karaciğer ve böbrek nakli bekleyen hastaların sayısının 60 bini geçtiğini vurguladı. Kalayoğlu, “İnsanlarımız organ nakliyle yeniden hayata dönebilir ve aktif olarak okumaya, çalışmaya, sosyal yaşantılarına hepimiz gibi devam edebilir. Diğer taraftan hastaların ilaç, bakım, diyaliz gibi temel maliyetlerin yanı sıra; bu yatarak tedavi gerektiren sorunları da düşünüldüğünde sosyal güvenlik sistemine çok ağır yükler getirmektedir. Oysa başarılı bir organ naklinden sonra bu kişilerin yıllık maliyetleri organ bekleyenlere göre çok daha düşük olmaktadır. Ayrıca organ naklinden sonra insanlar normal işgücüne kavuştuklarından üretime katkılarıyla da ülke ekonomisine kazanç getirmektedir.” diye konuştu.

Reklam
Reklam

‘KADAVRADAN ORGAN NAKLİ EN İYİ YÖNTEM’
Kadavradan organ alınarak gerçekleştirilen organ nakillerinin, hastalar, hekimler ve devlet için en iyi yöntem olduğunu ifade eden Kalayoğlu, şu ifadeleri kullandı: “Gönül ister ki; tüm nakillerimizi bu şekilde yapalım. Ancak bu maalesef günümüz şartlarında mümkün olmamaktadır. Ağırlıklı olarak kadavradan alınan organlarla organ nakli yapabilen ülkeler dünyada da çok fazla değil. Ülkemiz ise bu konuda oldukça alt sıralarda. Hasta sayıları, organ bağışıyla mukayese dahi edilemeyecek bir hızla artmaktadır. Bu artış da organ bekleme listelerine yansımaktadır. Akrabaları arasından vericisi olup da nakil imkanı bulanların haricindeki diğer hastalar umutla kendilerine uygun bir organ beklemektedirler.”
Türkiye’de organ bağışının az olması nedeniyle organ nakillerinin büyük bölümünün canlı vericilerden alınan organlarla gerçekleştirildiğini söyleyen Kalayoğlu, “Amerika ve birçok Avrupa ülkesinde ise kadavradan yapılan organ nakilleri ağırlıkta. Ülkemizde organ bekleyen kişi sayısı gün geçtikçe artmakta ancak organ bağışının istenilen düzeylere ulaşamaması nedeniyle kısıtlı sayıdaki hasta organ nakliyle hayata dönebilmektedir. Bu sistemin Türkiye’de henüz iyi işlememesi nedeniyle organ bağışının az olması, hastaları ve organ nakli merkezlerini canlıdan nakillere yöneltmektedir. Türkiye, organ bağışında gelişmiş ülkeler seviyesine çıktığında, sağlıklı insanların ameliyat olmasına gerek kalmayacaktır. Bu konuda tüm toplumu aydınlatacak projeler üretilmelidir.” ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

TÜRKİYE’DE ORGAN NAKLİYLE İLGİLİ ÇARPICI VERİLER
Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, Türkiye’de organ nakilleriyle ilgili çarpıcı verileri şöyle sıraladı:
“Ülkemizde karaciğer nakillerinin yaklaşık yüzde 40’ı kadavra vericilerden, yüzde 60’ı ise canlı vericilerden yapılıyor.
Karaciğer naklinde milyon nüfus başına canlı nakil sayısı İspanya’da 0.6, İtalya’da 0.3 iken, Türkiye’de 5.5 oranında.
Kadavra karaciğer nakli ise, milyon nüfus başına İspanya’da 23, İtalya’da 17 iken Türkiye’de sadece 5.5 düzeyinde.
Böbrek naklinde de kadavra nakil oranı yaklaşık yüzde 20, canlı vericiden nakil oranı yüzde 80 civarında.
Dünyada milyon nüfus başına canlı böbrek nakli sayısı İspanya’da 3.4, İtalya’da 2.2 iken, Türkiye’de 17.7.
Kadavra böbrek nakli ise milyon nüfus başına İspanya’da 45, İtalya’da 27, iken Türkiye’de sadece 5.7.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz