Prof.Dr. Ateş: Mevlana’nın Düşünce Kaynağını Kur’an Ve Sünnet Oluşturuyor

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Osman Ateş, Mevlana’daki dini–tasavvufi düşüncenin kaynağını...

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Osman Ateş, Mevlana’daki dini–tasavvufi düşüncenin kaynağını Kur’an–ı Kerim ve Hz. Peygamber’in (sav) sünnetinin oluşturduğunu söyledi. Kendisinin bunu, “Bu canım var oldukça ben Kur’an’ın kölesiyim/ Ben, Muhammed Mustafa’nın yolunun tozuyum/ Benden bundan başka bir söz nakleden olursa/ O sözden de, onu söyleyenden de şikayetçiyim.” diye dile getirdiğini anlatan Ateş, Mevlana’dan Allah aşkı ve peygamber sevisinin her şeyden önce geldiğini kaydetti.

Reklam
Reklam

ÇÜ Ramazanoğlu Konağı Kültür Merkezi’nde düzenlenen 'Hz. Mevlana’nın İzinden' konulu konferansta konuşan Prof. Dr. Ali Osman Ateş, Mevlana’nın hayatı, eserleri ve felsefesini anlattı. Ona göre semanın, ruhun olgunlaşarak birliğe ulaştığı ve Allah’a doğru yaptığı manevi bir yolculuk olduğunu hatırlatan Ateş, “Semazenler, gezegenlerin hem kendi, hem de güneşin etrafında dönmeleri gibidir. Semazen bu yolculuktan sonra tekrar günlük yaşamına ve insanoğluna hizmet etmeye dönüyor.” diye konuştu.

Hz. Mevlana’nın sağlığında her sanat ve meslekten insanın onun sema meclisine katıldığını dile getiren Ateş, görüşleri ve eserlerinden yapılan tercümelerin dünyada geniş bir kitleyi etkilediğini belirtti. Hindistan, Pakistan, Afganistan, İran, Arap ülkeleri, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve Amerika’ya kadar geniş bir coğrafyada Mevlana üzerine araştırmaların yapıldığına dikkat çeken Ateş, şöyle devam etti: “Mevlana’ya göre her ne kadar görünüşte ayrılık olsa da, varlıkta birlik (vahdet–i vücud) esastır. İkilikten kurtuluş, gerçek tevhid, insanın kendi varlığından soyulmasıyla gerçekleşir. ‘Sen, ben diyorsun, O da; ben diyor. Yas ne öl, ya da O ölsünki; bu ikilik kalmasın. O’nun ölmesi imkânsız olduğuna göre, ölmek sana düşer’ diyerek, tasavvufun hedefi olan ilkeye dikkat çeker. Mevlana’ya göre kul benliğinden sıyrılmakla gerçek anlamda irade hürriyetine kavuşmaktadır. Mevlevi yolculuk için ilahi aşk gereklidir. Aklın yetersiz kaldığı analardan birisi de aşk ve ahvaldir. Kur’anda, ‘Onlar Allah’ı, Allah da onları severler’ buyrulmuştur. Aşkın kaynağı ilahidir.”

Reklam
Reklam

Mevlana’da tasavvufun ince imbiğinden geçmiş, ince, zarif, çelebi, hoşgörülü, sevgi dolu bir İslam anlayışının görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Ateş, bu yaklaşımda şiddet, kavga, terör, acımasızlık, katılık, hoşgörüsüzlük, bağnazlık ve yobazlığın olmadığını söyledi. Mevlana’nın İslam düşüncesinin Türk milletinin temsil ettiği anlayışla aynı olduğunu vurgulayan Ateş, “Yunus’un, Hacı Bektaş, Hacı Bayram Veli, Ahmed Yesevi’lerin yoğurduğu bu güzel anlayış sayesinde asırlardır bu topraklarda cami, kilise ve havra yan yana yaşayabilmiş. Ülkemiz batılı yazarlar tarafından ‘güneş ülke’ diye adlandırılmıştır. Hz. Mevlana’da sevgi, konuşma ve sohbet; diyalog ve kardeşlik vardır. Nitekim, o söyle diyor: Sevgide güneş gibi ol. Dostluk ve kardeşlikte akarsu ol. Hataları örtmede gece gibi ol. Alçak gönüllükte toprak gibi ol. Her ne olursa ol; ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. Mevlana’nın engin insan sevgisi ve hoşgörüsü tüm insanlığı kuşatmıştır.” şeklinde konuştu.

Çok sayıda davetlinin katıldığı programda Ç.Ü. İlahiyat Fakültesi Din Musikisi Ana Bilim Dalı Başkanı Süleyman Tuna’nın ney dinletisi beğeniyle izlendi.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: