Prof.dr. Doğru: "türkiye’de 0-19 Yaş Arası 63 Bin İşitme Kayıplı Birey Var

Ülkemizde, son yıllarda yeni doğan çocukların binde ikisinde işitme kaybı görüldüğü belirtildi.Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Kulak Burun ve Boğaz Bölümü’nde görevli Prof.Dr. Harun Doğru, 3 Mart Dünya Kulak ve İşitme Günü nedeniyle işitme engelinin tespiti konusunda dikkatli olunması ve geç kalınmaması gerektiğini söyledi.Son yıllarda yapılan çalışmalarda ülkemizde yeni doğan çocukların binde ikisinde işitme kaybı görüldüğünün tespit edildiğini belirten Prof.Dr. Doğru, şöyle konuştu: “18 yaşın altındaysa her 100 çocuktan ikisinde farklı tip ve derecelerde işitme kaybı olduğu saptandı. Türkiye’deyse 0-19 yaş arası 63 bin civarında işitme kayıplı birey bulunduğu rapor edildi.”ANLAMA VE ÖĞRENME BAKIMINDAN İLK İKİ YIL ÇOK ÖNEMLİİşitme engelinin, çocuğun diğer gelişim süreçlerini de etkilediğinin altını çizen Prof.Dr. Doğru, sözlerini şöyle sürdürdü: “İşitme engeli, bir çocuğun anlama ve ifade edici dil gelişimini, öğrenme sürecini, psikososyal adaptasyonunu, beceri gelişimi ve mesleki seçim olasılıklarını sınırlar. Çocuğun anlama ve öğrenme bakımından ilk iki yılı önemlidir. Yeterli ve gerekli işitsel uyaranlar bu yıllarda alınamazsa, daha sonra uygun işitme cihazı kullanılmak bile işitme yolları zarar gördüğü için beklenen işitsel gelişim tam olmayabilir.”Prof.Dr. Doğru, hayatının ilk iki yılında çok sık orta kulak enfeksiyonu geçiren veya orta kulak sıvı toplanması durumunda geçici de olsa iletişim ve işitme kaybı yaşayan çocuklarda akustik bilginin işitme merkezinde değerlendirme sorununun oluştuğuna vurgu yaptı. Prof.Dr. Doğru, buna bağlı olarak anlama kavrama, problem çözme ve kelime hazinesi gibi becerilerde gecikme görüldüğünü belirterek, “Çocuklarda işitme kaybının erken tanısı çok önemlidir. Günümüzde işitme engelinin doğumu takiben 24 saat içinde tespiti mümkün” dedi.İŞİTME ENGELLİ ÇOCUKLARI SOSYAL HAYATA YÖNLENDİRİNSağlık Bakanlığı’nın yeni doğan ve süt çocuklarında işitme taramalarını ülke genelinde yaygınlaştırdığını anlatan Prof.Dr. Harun Doğru, sözlerine şöyle devam etti; “İşitme engelli çocukların sosyal yaşama adaptasyonları için aile ve topluma büyük görev düşüyor. Ebeveynler çocuğun üstün olduğu alanları ortaya çıkarmalıdır. Böylece başarma, kabul görme gibi farklılıklar sağlanacaktır. Bu nedenle erken yaşlardan itibaren resim, müzik, spor, satranç, tiyatro, drama gibi alanlara yönlendirilmelidir.”DEVLET DAİRELERİNDE TERCÜMAN BULUNDURULMALIİşitme engelli çocukların normal işiten akranlarıyla aynı sınıflarda öğrenim görmelerinin topluma adaptasyonları hızlandırdığını kaydeden Doğru, sözlerini şöyle tamamladı: “İşaret diliyle iletişim kuran işitme engelli bireylerin toplumlarda ihtiyaçlarını daha rahat karşılayabildikleri için bütün devlet daireleri, okullar, hastaneler, adliye, emniyet gibi birimlerde işaret dili bilen tercümanları görevlendirmeliler. Kesinlikle işitme engellinin bir özür olarak değil aşılabilecek bir engel olduğu kabul edilmelidir.”