Profesörden genç kıza cinsel saldırı! İç çamaşırında DNA'sı ortaya çıktı

Ankara'da hayvan hastanesi sahibi profesör H.B.'nin, 23 yaşındaki veteriner Ç.B.'ye cinsel saldırıda bulunduğu suçlamasıyla yargılandığı davada yeni gelişmeler yaşandı. Suçlamaları kabul etmeyen H.B.'nin DNA'sı, genç kadının iç çamaşırında tespit edildi. Öte yandan sanıkların o gece iş yerinin kameralarına yansıyan görüntüleri de ilk kez ortaya çıktı.

Ankara'da 23 yaşındaki Ç.B.'nin cinsel saldırıya uğradığı iddiasıyla görülen davada yeni gelişmeler yaşandı. İstanbul Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesinden gelen rapora göre cinsel taciz iddiasıyla suçlanan H.B.'nin DNA'sı genç kadının iç çamaşırında tespit edildi. Ç.B. "İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda gelen rapor da aslında delillerin karartıldığını ispatladı" ifadelerini kullandı. Öte yandan sanıkların o gece iş yerinin kameralarına yansıyan görüntüleri de ilk kez ortaya çıktı.

GÖZALTINA ALINIP TUTUKLANDI

Veteriner profesör H.B., Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi'nde öğretim üyesi olduğu 2019 yılı Nisan ayında, kendisine ait hayvan hastanesinde çalışan veteriner Ç.B.'ye cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla gözaltına alınıp tutuklandı, daha sonra savcılık tarafından resen tahliye edildi. Olayla ilgili idari soruşturma kapsamında üniversitedeki görevinden alınan H.B. ile yardımcısı veteriner hekim S.D. hakkında, 'nitelikli cinsel saldırı', 'cebir ve tehdit ile hürriyeti yoksun kılma', 'tehdit' ve 'hakaret'; Ç.B.’nin olay sonrası götürüldüğü jinekolog doktor H.Ş. hakkında da 'delilleri yok etmek' suçundan dava açıldı.

Reklam
Reklam

"BEN OLAYDAN DOLAYI MAĞDUR OLDUM"

Ankara 31'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasında savunmasını yapan sanıklar suçlamaları kabul etmedi, sanık H.S., "Ç.B.'ye kesinlikle cinsel saldırıda bulunmadım. Ben bekareti olmadığını öğrendim. Bunu benim üzerimden kapatmak için böyle bir şey yaptığını düşünüyorum. Ben olaydan dolayı mağdur oldum" diye savunma yaptı. Ç.B., ise H.B'nin kendisine zorla içki içirdikten sonra cinsel saldırıda bulunduğunu, ardından yardımcısı sanık S.K.'nın kendisine zorla serum takarak uyuttuğunu, klinikte temizlik yaparak delilleri yok ettiğini, zorla götürdükleri jinekolog sanık H.Ş.'nin de cinsel saldırının delillerini temizlediğini iddia etti.

DOSYA İSTANBUL ADLİ TIP KURUMU'NA GÖNDERİLDİ

Davanın aşamalarında Ankara Şehir Hastanesi’nden alınan raporda, elde edilen bulguların cinsel saldırıyı destekler nitelikte olduğu belirtildi. Ancak Ankara Adli Tıp Kurumu’nda alınan raporda ise bu bulgulardan bahsedilmedi. Ç.B.’nin avukatı Şubat 2020’de yapılan duruşmada, raporlar arasındaki çelişkinin nedeninin, delillerin karartılmasından kaynaklandığını iddia ederek, dosyanın tamamı ile daha önce incelenmediğini söylediği bazı delillerin İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek yeniden rapor alınmasını talep etti. Mahkeme de bu yönde karar vererek, dosya İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.

Reklam
Reklam

BEKLENEN RAPOR GELDİ! DNA ÖRNEĞİ İÇ ÇAMAŞIRINDA ÇIKTI

İstanbul Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi, delillerin incelenmesinin ardından hazırladığı raporu mahkemeye gönderdi. Raporun büyük bir bölümünde daha önce tespit edilen bulgulara ver verilirken, ilk kez mağdurun iç çamaşırında sanık H.B.’ye ait DNA örneği tespit edildiği bilgisi yer aldı. Raporda; "Külot üzerinden alınan 'D' ve 'H' kodlu örneklerden, en az biri erkek birden fazla şahsa ait olabilecek karışık DNA profilleri elde edildi. Elde edilen karışık DNA profillerinin Ç.B.'ye ve H.B.’ye ait DNA profillerini içerdiği tespit edildi" denildi.

"TÜKÜRÜĞÜM SIÇRAMIŞTIR" DEMİŞTİ

Raporla ilgili konuşan Ç.B., raporun H.B.'nin cinsel saldırıyı gerçekleştirdiğini gösterir bir delil olduğunu söyledi. Ç.B., "H.B., sürekli cinsel saldırıda bulunmadığını iddia ediyordu. Daha önce formam üzerinde tespit edilen DNA örneği için, 'tükürüğüm sıçramıştır' diyordu. İç çamaşırımdan çıkan DNA için ne diyeceğini çok merak ediyorum" dedi. Olay sonrası klinikte delilleri toplamadıkları için polisler hakkındaki şikayetleri sonrası açılan davanın devam ettiğini, delilleri yeterince incelemeden rapor düzenledikleri için şikayet ettikleri doktor ve adli tıp uzmanları hakkında da dava açılığını belirten Ç.B., "Ben 3 yıldır bunlar yüzünden normal hayatıma devam edemiyorum. Sadece bu adam tutuklanıp içeri tıkılırsa benim için rahatlayacak. Deliller yeterince toplanmayıp, karartıldığı için bu dava 3 yıldır devam ediyor. 3 yıldır ben mesleğimi yapamıyorum. Kliniklerde çalışmak dursun önlerinden bile geçmeye cesaret edemiyorum. Bu nedenle Kamu Personeli Seçme Sınavına girdim; inşallah atamam yapılırsa daha güvenli olduğunu düşündüğüm için kamu kurumunda mesleğimi yapmak istiyorum" dedi.

Reklam
Reklam

"BU RAPOR DELİLLERİN KARARTILDIĞININ İSPATI"

Ç.B., sanıkların olay sonrası kendisini susması, olayı kimseye anlatmaması için tehdit ettiklerini de ileri sürerek, "Bana 'boşuna uğraşma, elimiz kolumuz çok uzun, bir şey ispatlayamazsın' demişlerdi. Dediklerini yaptıkları için dava 3 yıldır sürüyor. Bununla ilgili polisler, doktor ve adli tıp uzmanları hakkında delilleri kararttıkları için şikayetlerimiz üzerine 2 farklı dava daha açıldı. İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda gelen rapor da aslında delillerin karartıldığını ispatladı" ifadelerini kullandı.

GÖRÜNTÜLER İLK KEZ ORTAYA ÇIKTI

Öte yandan, sanıkların o gece iş yerinin kameralarına yansıyan görüntüleri de ilk kez ortaya çıktı. Görüntülerde sanık H.B.'nin akşam saatlerinde kliniğe geldiği ve kapıyı içeriden kilitlediği görüldü. H.B.'nin, mağdurun olayın yaşandığını söylediği mutfak kısmına birkaç kez girip çıktığı, yaklaşık 1 saat sonra da giriş kapısına gölgelerinin yansıdığı görüldü. Ç.B.'ye ait cep telefonunun koridora fırlatılması, H.B.'nin odadan çıkarak telefonu alması da görüntüye yansıdı. Yaklaşık 1 saat sonra H.B.'nin, kliniğe gelen sanık S.D.'ye kapıyı açmaya giderken sendeleyerek yürümesi de dikkat çekti. Ardından da defalarca görüntülere giren S.D.'nin, elinde paspasla, daha sonra da serumla Ç.B.'nin bulunduğu odaya girdiği görüldü.

Reklam
Reklam

(DHA)

Anahtar Kelimeler: