Prostat idrar kesesinin altında yerleşik olan ve idrar yapma sırasında idrar torbasından aşağı idrarı taşıyan kanal olan üretranın bir kısmını çevreleyen, ejakülasyon için gerekli olan sıvının bir kısmını sağlayan bir cinsiyet bezidir. Prostat kestane büyüklüğünde bir bezdir. Yaklaşık olarak 20 yaşında kadar büyümeye devam ederek erişkin boyutuna ulaşır.40 yaşlarına kadar bu boyutta kalarak, bu yaşlardan itibaren tekrar büyümeye başlar.
Prostat bezinde 3 tip hastalık görülebilir:
-Prostatit adı verilen prostat inflamasyonu: Bu durumda prostat şişer ve hassaslaşır. Çoğu zaman kaynağı bakteriyel enfeksiyondur.
-Prostatın kanserleşme olmadan büyümesi: Prostat içindeki dokunun tekrar büyümeye başlamasıdır. Bu duruma benign prostatik hiperplazi (BPH) denilmektedir. Tipik olarak prostatın orta kısmında oluşarak üretrayı daraltmakta ve idrar yapmada sorunlara yol açmaktadır.
-Prostat Kanseri: Prostat kanseri dokuların anormal ve kontrolsüz büyümesi sonucu gelişir. Büyümenin bezin içinde olduğu BPH'dan farklı olarak tümörler genellikle bezin dış kısmında gelişir. Prostat kanseri özellikle erken dönemlerinde çok sinsi bir hastalıktır, kişide kanserle birlikte prostat büyümesi ve buna bağlı şikayetler mevcut değilse kanserin kendisine özgü hiç bir belirtisi bulunmayabilir.
Prostat hastalıklarının yarattığı şikayetler arasında geceleri sık idrar çıkma, idrar yaparken zorlanma, acı ve yanma hissi, idrar yaptıktan sonra mesanenin tam boşalmaması, işedikten sonra damlama şeklinde idrar gelmesi, ani işeme hissi , zayıf idrar akımı başta gelir. Bu şikayetler prostatta oluşabilecek bu 3 hastalığı da işaret edebilir. Bu nedenle tetkiklerin doğru olarak yapılarak teşhisin tam ve doğru konması çok önemlidir. Prostat büyümesi yaşam kalitesini ciddi olarak bozabilen bir hastalıktır. Hastaların sosyal yaşamları etkilenmekte, seyahate gitme özgürlükleri kısıtlanmaktadır. Gece uykuları düzensizleştiği için, ertesi gün performans düşüklüğü yaşanmaktadır. Her hastanın bu belirtilerden etkilenme ve rahatsızlık duyma derecesi farklı olduğundan, tedavi gerekip gerekmediği ve gerekiyor ise ne tür bir tedavinin uygun olacağı, yapılacak testlerden sonra, hasta ve doktorun birlikte karara varmalarını gerektirir. Bu testler sırasıyla: Fizik muayene, işeme hızı ölçümleri, gerekirse ek olarak mesane fonksiyonlarının ürodinami ile araştırılması, ultrasonografi ile böbreklerin, mesanenin değerlendirilmesi, prostat büyüklüğünün ölçümü, işeme sonrası mesanede kalan idrar miktarının ölçümüdür. Kandaki PSA (Prostate Spesific Antigen) düzeyi, mutlaka her hasta veya hasta adayında bakılması gereken önemli bir parametredir. PSA, prostattaki büyümenin selim veya habis olduğunu ayırmada çok önemli bir ölçek olarak kabul edilmektedir.
Sertleşme sorunu cinsel performans için yeterli olan sertleşme seviyesini sağlayamama ve/veya bu sertliği koruyamama durumudur. Bu durumun üç ayı aşkın bir süre devam etmesi halinde doktora başvurmak gerekir. Sertleşme Sorununun psikolojik ve organik pek çok sebebi bulunmaktadır. Psikolojik kaynaklı ereksiyon bozukluğu, başarı kaygısı ve iç çatışmaların olumsuz görünümlerine bağlı iken fiziksel nedenler arasında anatomik, sinirsel kaynaklı, endokrinolojik, ilaç bağlantılı ve damar sistemi kaynaklı komplikasyonlar yer almaktadır.
Prostat hipertrofisi organik anlamda sertleşme bozukluğuna yol açan faktörlerden birisidir. Gerek enfeksiyona bağlı prostatit, gerekse prostatın büyümesi durumlarında idrara sık çıkma, idrarda yanma sızı gibi şikayetler cinsel fonksiyon etkilenmesine yol açmakta, hem sertleşme hem de boşalma bozuklukları ortaya çıkmaktadır.. Prostat ameliyatı da - özellikle prostat kanseri ameliyatı- prostatın yanında bulunan sinirlere ve damarlara zarar vererek, sertleşme sorununa neden olabilir. Prostat kanserinde, ereksiyonu sağlayan ve prostata yapışık seyreden sinirler kanser dokusunun onları harap etmesi ile etkilenebildiği gibi kanser için uygulanan tedavi (cerrahi, radyoterapi, kriyoterapi) sonrasında aynı sinirlerin zarar görmesi sonucu da etkilenebilir. Hormon tedavisi sinirleri harap etmemesine rağmen vücuttaki testosteronu tamamen ortadan kaldırdığı için seksüel aktivite için isteksiz hale getirir. Bu nedenlerden ötürü prostat hastalıkları tedavilerinde en önemli nokta, cinsel fonksiyon sorunlarına yol açmayan tedavilerin tercih edilmesidir.
Bu tedavi tercihleri prostatit enfeksiyon tedavisinde ilaç kullanımı, Prostatın kanser olmayan büyümesinde Greenlight buharlaştırma yöntemi ve prostat kanserinin uygun vakalarında Brakiterapi yöntemidir.
Greenlight işleminden önce BPH hastaları etkin ama risk seviyesi yüksek olan ameliyat seçeneği ile daha az etkin ancak daha düşük riskli ısı terapi yöntemleri arasından tedavi metodunu seçmek zorunda kalıyorlardı. Greenlight prosedürü ameliyat seçeneğinin etkin tedavi özelliğini, ısı terapi seçeneğinin düşük risk oranı ile birleştiren basit bir tedavi yöntemidir. Bu prosedür, çok yüksek seviyede bir enerji kullanarak prostatın büyümüş olan bölgelerini buharlaştırarak tam olarak ortadan kaldırır. Çoğu hastalar birkaç saat içinde evlerine gidebilirler ve normal aktivitelerine birkaç gün içinde başlayabilirler. Hastaların büyük çoğunluğunda sonda konulmasına gerek duyulmamaktadır. Kanı sulandırıcı ilaç kullanan hastalarda da ilacın kesilmesine gerek duyulmadan işlem yapılmaktadır. İdrar akışındaki problemler ve diğer semptomlar 24 saat içerisinde büyük ölçüde çözüme kavuşmaktadır. Bu işlem özetle,idrar akışında anında rahatlama sağlayan ve şikayetleri hemen ortadan kaldıran, ağrısız, kansız, sondasız, risksiz ve en önemlisi sertleşme sorununa neden olmayan kesin etkili bir tedavi yöntemidir. Greenlight hastaların ereksiyon ya da orgazm olmalarını genel olarak etkilemez. Düşük oranda geriye dönük ejakülasyon meydana gelir. Hastalar prosedür öncesi cinsel aktivitelerini muhafaza etmektedirler.
Prostat kanseri tedavisinde, Brakiterapi yöntemi, sertleşme sorunu ve idrar kaçırma gibi yaşam kalitesini olumsuz etkileyen komplikasyonlara yol açmadığı için gelişmiş ülkelerde yoğun olarak tercih edilmektedir. Brakiterapi yöntemi, yaklaşık bir yıl boyunca prostat dokusunun ortasına yerleştirilen ve düşük dozda ışın veren iyot 125 radyoaktif kaynakları ile kanserli dokunun yavaş ve sürekli ışınlanması esasına dayanır. Prostat kanserinin organa sınırlı evrelerinde, impotans ve idrar kaçırma gibi yaşam kalitesini olumsuz etkileyen komplikasyonların hiç birine yol açmayan ve cerrahi tedaviye eş anlamda yüksek başarı yüzdesi uzun takiplerle tespit edilmiş olan bir tedavidir. Tedavi, kanser hücrelerinin radyasyona karşı normal hücrelerden daha fazla hassasiyet göstermesi esasına dayanır. Her biri 4,5 cm. uzunluğunda seedler çevrelerindeki dokuya belirli bir dozda radyasyon yayar. Bu seedleri belirli mesafelerde prostatın her tarafına yayarak, kanserli hücreleri yok etmek üzere tam gereken ölçülerde radyasyon ulaştırılmış olunur. Bu işlem doğrudan prostatın içerisinde gerçekleştirildiğinden çevredeki organ ve dokulara hiçbir zarar verilmemektedir. Bu işlem için bilgisayar bağlantılı 3 boyutlu özel bir ultrason kullanılır. Üroloji uzmanı ile radyasyon fizikçisi bir ekip olarak, bilgisayar tarafından işaretlenen tümörlü hücrelerin bulunduğu bölgelere seedleri yerleştirir. Tüm bu işlem yaklaşık 1 saat sürer. Hasta hemen akabinde normal hayatına devam eder.
Bu yöntem için uygun hasta seçimi büyük önem taşımaktadır. Bu işlem:
-Erken safhada tespit edilmiş
-Tümörün kapsül dışına yayılmadığı
-Gleason skor < 7
-PSA < 10
-Prostat volümü < 50ccm
-İdrar Akım Hızı > 15ml/s olan hastalarda rahatlıkla uygulanabilmektedir.
Brakiterapinin Avantajları:
Bu tedavi hastalara son derece önemli avantajlar sağlar:
-Tedavi sonucu sertleşme sorunu görülme oranı son derece düşüktür.
-Tedavi sonucu inkontinans (idrar kaçırma) görülme oranı son derece düşüktür.
-Tedavide Radikal prostatektomi ile eş değerde başarı oranları sağlamaktadır.
-Cerrahi risk son derece düşüktür.
-1 günlük bir prosedürdür. Erken iyileşme ve normal aktiviteye hemen dönüş sağlar.
-Genel sağlık durumu problemli olan daha yaşlı hastalar için de son derece uygun bir yöntemdir.Prostat çevresindeki sağlam dokulara(barsak, mesane ve üretra) zararı yoktur.