"Prostat kanserinden ölümleri erken tanıyla engelleyebiliyoruz"

Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Cemil Uygur: - "Prostat kanseri erkeklerde en sık görülen kanserdir. Erken tanı konulması koşuluyla ölümlerinin önüne geçilebildiği nadir kanserlerden bir tanesidir" - "Eğer bir ailede birden fazla erkekte prostat kanseri varsa o ailenin genetik yatkınlığı olabilir. Bu ailelerin erkeklerini 40 yaşından itibaren kontrole çağırıyoruz. Ailesel olanların genelde daha erken ve daha hızlı seyretme özelliği var"

İSTANBUL (AA) - Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Cemil Uygur, "Prostat kanseri erkeklerde en sık görülen kanserdir. Erken tanı konulması koşuluyla ölümlerinin önüne geçilebildiği nadir kanserlerden bir tanesidir." dedi.

"Prostat Kanseri Farkındalık Ayı" kapsamında, Taksim'de bir otelde gerçekleştirilen Uluslararası Üroonkoloji Sempozyumu'yla ilgili AA muhabirine açıklama yapan Uygur, sempozyumda, prostat kanserinin tanı, tedavi, sonrasına dair izlenimlerini bilgilerini paylaşmak amacıyla dünyadaki hekimlerin bir araya geldiğini belirtti.

Reklam
Reklam

Prostatın insan vücudunda ulaşılması en zor yerde bulunduğunu ifade eden Uygur, bu sebeple erkeklerin düzenli olarak muayeneye gitmesinin büyük önem taşıdığının altını çizdi.

Erkeklerin prostat kanserini önlemek için 50 yaşından itibaren yılda 1 defa muayene olmaları gerektiğine dikkati çeken Uygur, genetik yatkınlığa da işaret ederek, "Eğer bir ailede birden fazla erkekte prostat kanseri varsa o ailenin genetik yatkınlığı olabilir. Bu ailelerin erkeklerini 40 yaşından itibaren kontrole çağırıyoruz. Ailesel olanların genelde daha erken ve daha hızlı seyretme özelliği var." diye konuştu.

Prof. Dr. Uygur, iyi huylu prostat büyümesinin zor ve sık idrar yapma gibi belirtileri olduğunu belirterek, öncelikli olarak ilaçlı tedavi yaptıklarını ancak bu durum böbreklere olumsuz yansıyorsa ameliyat tedavilerine başvurduklarını aktardı.

Prostatın tanı ve tedavisiyle ilgili bilgi veren Uygur, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Prostat muayenesi ve prostatın kendisinin üretip salgıladığı belli bir yaştan sonra yavaş yavaş kana karışan Prostat Spesifik Antijen (PSA) diye bir tetkikimiz var. Bu tetkiki muayeneyle birleştirerek kişinin prostat kanserine sahip olma riskini belirliyoruz ve riski olanlara tanıyı koyabilmek, kanserinin varlığını kanıtlayabilmek için biyopsiye yönlendiriyoruz. Bu diğer organların biyopsisi gibi basit bir işlem değil. Gereksiz biyopsi yapmaktan da korkuyoruz ve bundan kaçınmaya çalışıyoruz. Muayene ya da PSA'sında anormallik olan kişilere, Multiparametrik Emar (MR) tetkiki yapıyoruz bu kanser şüphesi olan alanları gösteriyor. Biz de biyopsiyi o alanlara yönelik yaparak mikropla sıkıntıya girme olasılığını azaltıp, kanser varsa yakalayıp tanı koyma olasılığını artırıyoruz. Prostat kanseri erkeklerde en sık görülen kanserdir. Erken tanı konulması koşuluyla ölümlerinin önüne geçilebildiği nadir kanserlerden bir tanesidir."

Reklam
Reklam

Genetik yapı, yaşam tarzı, yüksek kolesterollü beslenme, yüksek kırmızı et tüketiminin prostat kanserinin en önemli sebeplerinden olduğuna dikkati çeken Uygur, Akdeniz tarzı balık ve zeytinyağlı sebzeye dayalı diyet ve pişmiş domates tüketiminin prostat kanseri riskini azalttığını vurguladı.

Sempozyumda konuşmacı olarak yer alan Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Richard Hindley ise, prostat kanseri şüphesi bulunan ya da üriner birtakım belirtilerin söz konusu olduğu erkeklerin doktora başvurmaları ve tedaviden çekinmemeleri gerektiğini belirtti.

Gelecekte, prostat kanseri tanısı alanlar için genetik test yöntemleri kullanılabileceğini aktaran Hindley, bu testler sayesinde kanser türlerinin tespitinde ilerleme kaydedilerek ona uygun tedavilerin uygulanacağını söyledi.

Prof. Dr. Richard Hindley, "Teknoloji ilerledikçe bütün prostat bezini almadan sadece kanserli kısmı almayı başarabileceğiz." dedi.