Q, W, X alfabeye girecek mi?

"Anayasa'ya ve kanunlara aykırı olan bu girişim ülkeyi sonu belli olmayan bir yola doğru sürüklemektedir"

ANKARA (İHA) - Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Türkçe'de bulunmayan q, w ve x harflerinin alfabeye dahil edilmesine tepki göstererek, "Anayasa'ya ve kanunlara aykırı olan bu girişim ülkeyi sonu belli olmayan bir yola doğru sürüklemektedir" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Güvenlik Toplantısı'nda açılımla ilgili 8 bakanlığının atılacak adımlarının belirlendiğini ifade eden Koncuk, bu noktada Milli Eğitim Bakanlığı'nın Türk alfabesinde olmayan q, w,x harflerinin alfabeye dahil edilmesi konusunda teknik çalışmalar yürüttüğünü öğrendiklerini kaydetti. Türk Eğitim-Sen, Ulu Önder Atatürk'ün ilke ve inkılapları doğrultusunda yürüyen, milli birlik ve beraberliğimizi önemseyen, ülkemizin bölünmez bütünlüğüne inanan bir sendika

Reklam
Reklam

olduğuna dikkat çeken Koncuk, bu nedenle Türk Eğitim-Sen'in, tehlikeli olarak gördüğü bu girişimi, eğitim çalışanları ve milletin geleceği açısından kabul etmesi mümkün olmadığını söyledi.

Atatürk'ün benimsediği Türk alfabesi 32 harften değil, 29 harften oluştuğuna ve buna karşın yıllardan beri q, w, x harflerini Türk alfabesine alma girişimleri mevcut olduğuna dikkat çeken Koncuk, "Hatta bu talep teröre destek veren bir partinin talebidir. Hatırlanacağı üzere terörle özdeşleşen DTP; w, q, x harflerinin alfabeye girmesini talep etmişti. Bugün gelinen noktada ise Türkiye'nin bölünmesini isteyenlerin, teröre destek verenlerin talepleri birer birer gerçekleşmektedir" dedi.

Demokratik açılım adı altında hükümetin, Anayasa'ya, kanunlarımıza aykırı bir uygulamaya doğru harekete geçtiğini ve bu gidişin Türkiye Cumhuriyeti Devleti için iyi bir gidiş olmadığını savunan Koncuk, şunları söyledi:

"Bu çalışmaların özellikle ülkeyi, eğitim camiasını yönetenler tarafından yürütülmesi Türkiye'nin sonu belli olmayan bir yola girdiğinin kanıtıdır. Teröre destek veren bir partinin talebinin kabul görmesi ve bunun demokratik açılım adı altında sunulması hakikaten düşündürücüdür. Ayrıca iktidarın 'alfabeye bu üç harfi eklesek ne olacak?' gibi bir düşünceyle hareket etmesi, bunun sonuçlarını hesap etmemesi inanılır gibi değildir. Q, w, x harfleri zaten herkes tarafından bilinmektedir. Buna karşın Türkçe'de

Reklam
Reklam

bulunmayan bu harflerin alfabede yer almasının mantığı nedir? Bu harflerin alfabede yer alması önerisinin ihtiyaçtan kaynaklanmadığı ortadadır. Hangi Türk vatandaşı yazı yazarken bu harflerin eksikliğini hissetmiştir? Q, w, x harfleri alfabede yer almıyor diye yazamadığımız bir tek Türkçe kelime var mıdır? Ayrıca ilköğretim 1. sınıflara okuma-yazmayı alfabeye bu harfleri de ekleyerek öğretmek ciddi sorunlar yaşanmasına neden olacaktır. Dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı böyle bir çalışma yürüterek ne

hedeflemektedir? Bakanlık bu soruların cevabını bir an önce vermelidir."

Milli Eğitim Bakanlığı'nın açılımı alfabenin 32 harfe çıkarılmasından ibaret olmadığına işaret eden Koncuk, Kürtçe'nin seçmeli ders olması ve öğrenci andının kaldırılmasının da Bakanlığın önerileri arasında yer aldığını belirterek, "Zaten kamuoyunda ana dilde eğitim, öğrenci andının kaldırılması gibi konularda bölücü çevrelerce uzun süredir yoğun bir girişim bulunmaktadır. Kürtçe'nin seçmeli ders olarak okutulması, ana dilde eğitimin önünü açmak içindir. Görünen o ki, Türkiye iki dilli bir yapıya doğru

Reklam
Reklam

sürüklenmektedir. İşte tüm bunları hayata geçirmek isteyen zihniyet ilköğretim andının kaldırılması için de mücadele vermektedir. Öğrenci andına farklı anlamlar yükleyenler, andın okutulmasına karşı çıkanlar, milli kimliğimizden, milli birlik ve bütünlüğümüzden rahatsızlık duyan bölücülerdir. Ülkemizde yaşanan bu gelişmeler biz eğitimcileri endişelendirmektedir. Demokratik açılım adı altında yapılanlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin birliğine, bütünlüğüne, üniter yapısına vurulan bir darbedir. PKK'nın

taleplerinin bugün dikkate alınması kaygı vericidir. Bu kirli çalışmaları yürütenler, hangi amaca hizmet ettiklerinin farkına varmalıdır. Bu nedenle özellikle Milli Eğitim Bakanlığı'nın böylesine hassas konularda daha titiz davranması ve toplumu ayrıştıracak değil, bütünleştirecek adımlar atması gerekmektedir" şeklinde konuştu.