"Anlaşma, Ada’nın kıta sahanlığının tümü üzerindeki hakları dikkate alıyor"

Dışişleri Bakanlığı, Türkiye ile KKTC arasında imzalanan anlaşmada, "Kıbrıs Türklerinin, aynen Kıbrıslı Rumlar gibi Ada’nın kıta sahanlığının tümü üzerindeki meşru, eşit ve ayrılmaz haklarını da dikkate aldığını" açıkladı.

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu arasında bugün New York'ta imzalanan anlaşma, "Türkiye ile KKTC’nin Akdeniz’deki kıta sahanlıklarının bir bölümünü, uluslararası hukuka uygun olarak ve hakça ilkeler dikkate alınarak belirlenen 27 coğrafi koordinatın birleştirilmesiyle elde edilen bir çizgi ile sınırlandırıyor." Anlaşmada ayrıca Türkiye ve KKTC’nin Kıbrıs meselesine kapsamlı çözüm bulunması çabalarını sürdüreceği de açık bir şekilde ifade ediliyor.

Türkiye, Rumların sondaj faaliyetlerine başlaması halinde KKTC ile bir Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması yapılması hususunda mutabakata vardığını daha önce duyurmuştu. Bundan sonra atılacak adım ise KKTC tarafından Ada'nın çevresindeki deniz alanlarında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na petrol ve doğalgaz arama ve çıkarma ruhsatları verilmesi olacak. Dışişleri Bakanlığı, bu konuda iki ülkenin ilgili kurumları arasında gerekli danışma ve eşgüdümde bulunulduğunu bildirdi.

"RUM TARAFININ SONDAJ FAALİYETLERİNİ DURDURMASI BEKLENMEKTEDİR"
Bakanlık açıklamasında, Türkiye'nin BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’ta yıl sonuna kadar bir kapsamlı çözüm anlaşmasına varılması beklentisi doğrultusunda, Kıbrıs Türk tarafının kararlılıkla sürdürdüğü yoğun ve samimi çabalara tam destek vermeye devam edeceği vurgulandı.

"Rum tarafının da enerjisini çözüm sürecine zarar verecek şekilde gerginlik yaratmak yönünde sarf etmektense, barış ve uzlaşma yönünde benzer bir irade ortaya koyarak sondaj faaliyetlerini durdurması beklenmektedir." denilen açıklamada, Doğu Akdeniz’in bir barış, istikrar ve işbirliği sahasına dönüşmesini de sağlayacak kalıcı bir uzlaşıya varılması ve Kıbrıs’ın doğal zenginliklerinin Ada’nın ortak sahibi olan iki halk tarafından hakça paylaşılmasının böylece mümkün olabileceğine dikkat çekildi.