"Dershaneler Sınav Sisteminin Doğurduğu Bir Reçetedir"

İstanbul Pendik Milli Eğitim Şube Müdürü ve Demokratik Eğitimciler Sendikası Disiplin Kurulu Başkanı Mustafa Sarıca,...

İstanbul Pendik Milli Eğitim Şube Müdürü ve Demokratik Eğitimciler Sendikası Disiplin Kurulu Başkanı Mustafa Sarıca, dershaneleri eğitim sisteminin ortaya çıkardığını söyledi. Sarıca, “Dershaneler isteğe bağlı kurumlardır. Kimse buraya zorla gitmez. Gidip gitmemekte özgürdür. Dolayısıyla bizim görüşümüz devlet, dershane de açmaz dershane de kapatmaz. Dershaneler kapatılırsa, değişik adlar altında kurulan, adı sanı belli olmayan kurumlar da belki ehil elde olmayan yanlışlıklar olabilir diye endişemiz var.” dedi. Milli Eğitim Şube Müdürü Sarıca, eğitim sisteminin sorunlarını bilen 28 yıllık bir eğitimci olarak dershanelerin kapatılması konusunda Cihan Haber Ajansı’na (Cihan) konuştu. 7 yıl öğretmen, 7 yıl müdür yardımcısı, 2 yıl okul müdürlüğü ve 12 yıldır şube müdürü olarak görev yapan Mustafa Sarıca, iki çocuğunu da dershaneye göndererek Boğaziçi Üniversitesi’ni kazanmalarını sağlamış.Dershanelerin isteğe bağlı kurumlar olduğuna dikkat çeken Sarıca, kimsenin zorla gitmediğini ve herkesin gidip gitmemekte özgür olduğunu söyledi. Çocuğunu dershaneye kaydettirip kaydettirmemenin velinin elinde olduğunu ifade eden Sarıca, “Tabi ki bir beklenti var bu beklenti de sınav sonucunun, sınavın doğurduğu bir reçete olarak ortaya gelmiştir. Dershanelere gitmeden de bu sınavlara hazırlananlar var mıdır, mutlaka vardır. Başarılı olanlar da vardır. Ancak velilerden önemli bir kısmı dershanelere giderek çocuğunun rehberlik almasını arzu etmekte ve buralara yönlendirmektedir. Dolayısıyla bizim görüşümüz devlet, dershane de açmaz dershane de kapatmaz. Dershanelere ihtiyaç varsa halk yönlenir gönderir, dershanelere ihtiyaç yoksa ya evrilerek başka şekle dönüşür veyahut kapanır.” diye konuştu.Dershanelerin kapanması durumunda işini ciddi yapan kurumların zarar göreceğine dikkat çeken Sarıca, şöyle devam etti: “Değişik adlar altında kurulan dershane hizmeti veren ya da vermeye çalışan adı sanı belli olmayan kurumlar zuhur edebilir veya çocuklar ehil olmayan kişilere yönlenecek diye endişemiz var. Gönlümüzün arzusu şu ki, yani bu dershane tartışması başlamışken, eğitimin tartışılması, okulların rollerinin belirlenmesi ve gerekiyorsa yeni yapılandırmaların yapılması ve bundan Türk milletinin karlı çıkmasıdır. Dolayısıyla şu an sınav olduğu sürece dershaneler bir şekilde olacaktır. Adı değişebilir veyahut başka şekil alabilir. O açar bu açar kim açar bilemem ama halk bir yere yönlenecektir. Dershanelerin varlığının birden bıçak gibi kesileceğini düşünmüyorum.”HİÇ FAYDASIZ GİBİ BİR YAKLAŞIM AKLA MUHALİFTİRİki çocuğunun da dershaneye gittiğini anlatan Sarıca, evde baba, okulda hoca olduğunu belirterek, evde hocalık rolünün geçerli olmadığını söyledi.Mevcut eğitim sisteminde dershanelerin rolüne değinen Sarıca, “Devletin ulaşamadığı yerlerde, devletin ve ailenin yeterince ilgi gösteremediği çocuklarda dershaneler, hem veli rolünü üstlenerek hem de okulun yapamadıklarını üstlenerek çocuklardaki yetenekleri bularak, çocukları yetiştirmeye gayret göstermektedirler. Bu hiç faydasız gibi bir yaklaşım akla muhaliftir. Dolayısıyla devlet gerçekten rolünü yapabilse, bölgeler arası eşitlik olsa olabilse, öğretmenlerin sıkıntısı kaldırılabilse, öğretmen eğitimi yapılabilse, öğretmenin güncel eğitime ayak uydurabilecek şekilde yeniden rolleri paylaşılıp yeniden kazanım sağlanabilse bunlar tabi dershane rolünü azaltacaktır.” dedi. Dershanelerin kaldırılması durumunda doğacak sonuçların pozitif olmayacağını belirten Sarıca, “Bundan kim zarar görür işte o bölgedeki insanlar. Dolayısıyla bunun tartışılması lazım. Tartışmanın çok da kısa tutulmasında yarar görmüyorum. Uzunca ve sağlıklı ortamlarda tartışılması lazım. Hükumetimizin bu tartışmalardan mutlaka yararlanacağını düşünüyorum. Yoksa ‘kapattım’,‘kaldırdım’ ya da ‘serbest bıraktım, açtım’ falan bunlar eğitimin zaten ruhuna aykırıdır. Eğitimde kesin doğrular ve kesin yanlışlar olmaz. Her doğrunun bir yanlış tarafı, her yanlışın da bir doğru tarafı olabilir. Eğitim bunlardan yararlanır, birleştirerek faydalı hale getirmeye çalışır. Biz eğitimcilerin de eğitim planlayıcılarının da rolü budur.” şeklinde konuştu.MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLERİ SINAVLA DEĞİL SİYASETLE ATANIYOREğitimin hassas bir konu olduğunu belirten Şube Müdürü Sarıca, siyasetin dikkatli olması gerektiğine dikkat çekti. Eğitimde fırsat eşitliğinin önemine değinen Sarıca, “Eğitimde özellikle atamalarda kendisini iktidara yakın hissedenler veya iktidarın, sadık olacağını düşündüğü kişilerin, belli bir seleksiyondan geçmeden atamasının yapıldığına tanık olmaktayız. Buralarda başarılı insanların, eğitim adına bir şeyler yapabilecek kişilerin gelmesi o halkın yararınadır. Yoksa sadece sadakatten dolayı atanan insanların halka çok şey vereceğini düşünmüyorum. Bu görünen bir kısım.” dedi.Şu anki eğitim sisteminde sadece okul müdürü, yardımcılığı ve yeni olarak şube müdürlüğü için sınav yapıldığını ifade eden Sarıca, şunları kaydetti: “İlçe müdürlüğünün atamalarında il müdürlüğünün atamalarında sınav şartı yok. Burada üç yıllık okul müdürü olan kişi ilçe müdürü, 5 yıllık okul müdürü de il müdürü olarak atanabiliyor. Burada sadece bakış açısının siyasi kaygı taşıdığını düşünüyorum. Bunlar en azından belli bir rasyonalite ile atanırsa bunun halka daha fayda vereceğini düşünüyorum. Burada bir kriter yok. Sadece uygun görülen kişi atanıyor. Bunun bir seçme biçimi yok. Seçme biçimi siyaset. Aralarından birini seçiyor ve atıyor.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: