"Kerbela Hadisesinden Her Kesimin Ders Çıkartması Gerekiyor"

Kahramanmaraş İl Müftüsü Muhammet Gevher, Müslüman aleminin sosyal ve siyasi ilişkilerini düzenleyen Muharrem ayının hicri...

Kahramanmaraş İl Müftüsü Muhammet Gevher, Müslüman aleminin sosyal ve siyasi ilişkilerini düzenleyen Muharrem ayının hicri takvim için yılın ilk ayı olduğunu bildirdi.

Hz. Ömer (r.a)’in halifeliği döneminde Muharrem ayının ilk gününün hicri takvimin başlangıcı olarak kabul edildiğini vurgulayan Gevher, İslam tarihinde bu ay içerisinde önemli olaylar yaşandığını belirtti. Müslümanların, müşriklerin zulmünden kurtularak, İslam'ı yayma adına Miladi 622 yılında Mekke’den Medine’ye hicret ettiğini anlatan Gevher, “Bu nedenle hicretten 17 yıl sonra, Hazreti Ömer’in halifeliği döneminde, Peygamberimiz(s.a.s)'in, hicret ettiği yıl olan miladi 622 yılı Müslümanların sosyal ve siyasi ilişkilerini düzenleyen hicri takvim için takvim başlangıcı olarak kabul edilmiş, senenin ilk ayı olan Muharrem ayının ilk günü ise İslam aleminde yılbaşı olarak kabul edilmiştir.” dedi.

Reklam
Reklam

İslam tarihine kara bir leke olarak geçen Kerbela hadisesinin de Muharrem ayı içerisinde gerçekleştiğini aktaran Gevher, İslam'a ve Hz. Peygamber'e bağlı olduğunu söyleyen her kesimden insanın bu acı olaydan ders çıkartması gerektiğini kaydetti Müslüman alemi arasında fitneye sebep olan Kerbela hadisesinin Hicri 61, Miladi 680 yılında yaşandığını ifade eden Gevher şöyle konuştu: “Kerbela'da Peygamberimiz'in torunu Hz. Hüseyin ile aile fertlerinden 70 kişi şehit edildi. Kerbela olayında önemli rol alan Amr İbni As ölüm döşeğinde, gözleri yaşlı bir vaziyette 'Hz. Muaviye’nin tahtını kurtardım, ama benim halim nice olacak?' diyerek pişmanlığını dile getirmiştir. Kerbela vakası İslam tarihine, gönülleri sızlatan acı bir facia olarak geçmiştir. Neticeleri bakımından çeşitli dini ve siyasi olayları tetiklemiştir. Tüm İslam alimleri Kerbela olayını Emeviler devrinde 1’ci Yezid’in iktidarında, Ubeydullah bin Ziyad’ın Kufe valiliğinde işlenmiş büyük bir cinayet, kapkara bir zulüm olduğunda hemfikirdir. Çünkü bu olayda başlar vücuttan ayrılmış, mübarek başların yere düşmesiyle de Emevi iktidarı sallanmıştır. Hazreti Hüseyin’in mübarek başının gövdesinden ayrılmasında alınacak dersler vardır. Şöyle ki, Hazreti Hüseyin kendini öne çıkarsaydı o da saltanata tabi olurdu. Son Peygamber'in torunu kendini öne çıkarmamış, hakkın ortaya çıkması hususunda mübarek başını ve canını feda etmiştir.”

Reklam
Reklam

İslamiyet’ten önceki çeşitli din ve mezheplerin de Muharrem ayının 10’cu gününe değer verdiğini hatırlatan Gevher, “İslam’dan önce Yahudiler oruç tutarlardı. Hazreti Peygamberimiz 'Bu orucu tutmaya biz onlardan daha layığız' diyerek Ramazan orucu farz oluncaya kadar bu orucu tutmuşlardı. Daha sonraları onlara benzememek için bu orucu 9 ile 10 Muharrem veya 10 ile 11 Muharrem arasında tutmaya devam etmiştir. Müslümanların da bu şekilde yapması sünnettir. Bu nedenledir ki halk arasında aşure günü olarak bilinen Muharrem ayının 10’cu günü, İslam’dan önceki din ve mezhepler arasında da ayrı bir öneme sahipti. Müslümanların hayatında da önemli bir yer tutan aşure, Muharremin 10. günü başlamak üzere daha sonraki günlerde de pişirilip dağıtılan tatlıya ad olmuştur. Bu tatlı Osmanlı zamanında saraylarda hazırlanıp halka dağıtılırdı. Bu durum ileriki zaman dilimlerinde o kadar yaygınlaştı ki evlerde, mahallelerde, esnaflar arasında hazırlanıp dualarla dağıtılır oldu.” ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: