"Soykırım olmadığını söyleyenler için büyük hapishaneler mi inşa edecekler"

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoglu, Fransa’da sözde Ermeni soykırımını inkâr edenlere ceza getirecek yasanın çıkartılması ile ilgili ağır eleştiride bulundu. Davutoğlu, Fransa hava limanına inen kendisi, herhangi bir Türk vatandaşının ‘soykırım yok’ diye konuşacağını belirterek, “O zaman siz herkesi tutuklayarak hapse mi atacaksınız. O kadar insanı bir yıl hapiste tutmak için büyük hapishaneler mi inşa edeceksiniz. Ya da soykırım olmadığını yazan kitapları toplatıp Paris meydanında mı yakacaksınız?” diye sordu.

Ahmet Davutoğlu, Erciyes Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Krizden Vizyona; Yeniden Şekillenen Dünya Düzeni ve Türkiye’ konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı.

Davutoğlu, katılımcıların büyük çoğunluğunun üniversite öğretim üyeleri ve öğrencilerinin oluşturduğu konferansta, Türkiye’nin Avrupa, Balkanlar, Afrika, Orta Doğu vizyonu ile ilgili bilgiler aktardı.

Konuşmasında Avrupa’nın önünde iki yol olduğunun altını çizen Bakan Davutoğlu, “Avrupa, ya jeopolitik olarak etkili bir siyasi güç, dünya ekonomisinde de güçlü rekabet yapabilecek ekonomik alt yapı, kültürel olarak insanlık birikimleri birleşmiş bir Avrupa olmalı. Bizim istediğimiz güçlü Avrupa da bu. Güçlü Avrupa ancak stratejik önemi olan, ekonomik rekabet gücü olan, kültürel insanlarla birleşen Avrupa’dır. Ya da siyasi olarak önemini gittikçe kaybeden, ekonomik olarak yaşlanan, kültürel olarak ırkçılığın esiri ve içine kapanmış bir Avrupa olacak. Türkiye’nin AB üyeliği ile ilgili sorunu yok. Biz birinci Avrupa’nın gerçekleşmesi için üye olmak istiyoruz. İkinci senaryodan Avrupa’yı kurtaracak olan da Türk aşısıdır.” dedi.

Davutoğlu, AB’den Türkiye’ye karşı çıkanların ikinci senaryonun zihni karmaşası içinde olduklarını vurguladığı konuşmasında şöyle devam etti: “Bugün Avrupa bu kararı vermektedir. Son ekonomik krizle birlikte Avrupa’nın ikinci senaryoya gittiği, kartopu gibi yuvarlandığını görüyoruz. Üzüntü duyuyoruz. Önemli bir Avrupa ülkesi dışişleri bakanı, Polonya’nın ekonomik başarısını anlattı. Polonya’nın başarısını örnek alacaklarını söylediler. Biz bu başarıya saygı duyacağımızı söyledik. Ama bu Avrupa içinden kendi kendine yapılan aşıdır. Sizlerin ihtiyacı olan şuanda Avrupa Birliği dışında olan Avrupa Birliğine yeni bir kültür, yeni bir ekonomik dinamizm ve yeni bir stratejik konsept oluşturacak aşıdır. Bu aşının da hangi ülkeler geleceğini biliyorsunuz. Ama kibriniz, bunu kabul etmeye izin vermiyor. O Avrupalı kibri Fransız Senatosu'nda kendisini gösteriyor. Fikir özgürlüğünü ayaklar altına alarak, Fransa’yı ve Avrupa’yı tekrar engizisyonun dünyasına götüren bir anlayış.”

“Bir müddet sonra Paris sokaklarında şu mu olacak?” diye soran Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Paris’in Sorbonne Üniversitesi’ndeki kütüphanesine, ‘1915 yılında Ermini soykırımı olmamıştır’ diye yazılan, ‘soykırım değil’ diye yazan kitaplar sokulmayacak mı? O kitaplar toplatılıp Paris meydanında yakılacak mı? Aynı engizisyon mahkemelerinde olduğu gibi. Bu mu istenilen. Tabi burada imtihana tutulan Türkiye’nin tarihi değil. Fransa Senatosu'nda Fransa değerlerinin imtihana tabi tutulmasıdır.”

"FRANSA TOPLAMA KAMPLARI MI YAPACAK"

Ahmet Davutoğlu, Paris’e inen her Türk'ün, ister dışişleri bakanı olsun herhangi bir Türk olsun, ‘bu tasarıyı tanımıyorum. Soykırım tasarısını tanımıyorum’ diye konuşacağını hatırlattı.

Davutoğlu, bu durumda Fransa’ya seslenerek, şöyle konuştu: “Herkesi tutuklayacaklar mı? Önceki günlerde 35 bin insan 5 kilometrelik güzergâhta Türk ve Fransız bayraklarıyla, Fransız vatandaşları da, bizim için 1915 olayları de soykırım değil dediklerinde toplama kampları mı yapılacak, toplama kamplarına mı götürülecek. Toplu hapishanelere mi alacaklar. Büyük hapishaneler mi inşa edecekler. Bizim zihniyetimizdeki Avrupa insanlıkla bütünleşmiş. Bütün insanlık değerleriyle kaynaşmış, fikir özgürlüğünün kaynağı olan ve geleceğini garanti eden ekonomik dinamizme ve stratejik çıkarlara, geleceği sahiplenen Avrupa istiyoruz. Biz böyle bir Avrupa istiyoruz. Türkiye’nin bu vizyonu Paris’teki vizyondan çok çağdaştır. Tarihi yorumlama hakkına da oradan daha çok sahiptir.