"Üniversite Kurmak Isteyen Müteşebbislere Güvenilmeli"

Özel üniversite sabihi iş adamları, yeni Yükseköğretim Kurulu (YÖK) yasa tasarısının, özel üniversite kurmayı zorlaştırdığından dert yandı. Özel üniversitelerin kurulmasının önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini belirten işadamları, taslaktaki ağır şartların hafifletilmesini talep etti.

Zaman Gazetesi’nin düzenlediği Ortak Akıl Toplantısı’nın gündeminde özel üniversiteler vardı. Yeni YÖK yasa tasarısını değerlendiren katılımcılardan Özyeğin Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Hüsnü Özyeğin, "Yasada vakıf üniversitelerinin alanı genişletilmeli. Türkiye’de özel liseler var. Üniversitelere de özel liseler kadar özerklik verilmeli. Çünkü bizim hammaddemiz oradan geliyor." diye konuştu. Uluslararası Antalya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Fettah Tamince, “Bizim gibi vakıf üniversiteleri kuran ve yükün tamamını neredeyse sırtına alan müteşebbislere daha fazla güvenilmeli.” dedi. Süleyman Şah Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ali Dumankaya, “Vakıf üniversitesi kurmak isteyenler teşvik edilmeli.” ifadesini kullandı. Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel, üniversitelerin finansman problemi üzerinde durdu ve “En öncelikli konu budur. Üniversiteler hesap verebilir hale gelmeli. Bir sözleşme yapalım. Başaramayanlar batabilir ama bu sayede çok iyi üniversitelerimiz de olur.” önerisinde bulundu. Toplantıya katılan işadamlarının konuyla ilgili görüşleri şöyle:

HÜSNÜ ÖZYEĞİN: BAŞARIYI ÖLÇMEK İÇİN REYTİNG SİSTEMİ KURULSUN

"Kamudan hiçbir şey almadan kendim 400 milyon liralık yatırım yaptığım için üniversitemin geleceği için fevkalade hassas ve ilgiliyim. Yasayla mütevelli heyetlere dışarıdan isim atanması söz konusu. Şimdi bizim mütevelli heyetine dışarıdan biri atanacaksa, mevcut üyelerimizden daha çok katkıda bulunan profilde olması gerekir. Son on yılda AK Parti’nin Türkiye’de yaptıklarını bu yasa tamamen göz ardı ediyor. Yasada 2006 öncesi kurulan eski üniversitelere belli ayrıcalıklar tanınmış. Ama Özyeğin Üniversitesi, 2006 sonrası kurulan üniversite olarak Sanayi Bakanı Nihat Ergün’ün açıkladığı ‘yenilikçi ve girişimci üniversiteler’ indeksinde 168 üniversite arasında 4. sırayı aldıysa demek ki kısa sürede de belli başarılara ulaşabilmek gayretle mümkün oluyor. Dolayısıyla bu 2006 ve sonrası gibi bir ayrımı ben ilk defa yükseköğretim sektöründe görüyorum. Bütün mesele Türkiye’deki üniversitelerin aynı bankalar, aynı ülkeler gibi bir reyting sisteminin kurulması. Reyting ölçümlerinin de fakülte bazında yapılması lazım. Öğrencilerin her şeyin merkezinde olması lazım. Biz üç ayda bir mütevelli heyeti toplantısı yapıyoruz. Bu toplantıdan önce heyet üyelerinin her biri, 5 farklı fakülteden öğrenciyle öğle yemeği yemek zorunda. Ayrıca yasada vakıf üniversitelerinin alanı genişletilmeli. Türkiye’de özel liseler var. Üniversitelere de özel liseler kadar özerklik verilmeli. Çünkü bizim hammaddemiz oradan geliyor. Ayrıca Türkiye içinde öğrenci dağılımının homojen olması için doğu ve batıdaki üniversiteler arasında bir öğrenci değişim ve dönüşüm projesi başlatılmalı. Benim üniversiteme Hakkâri Üniversitesi’nden de öğrenci gelebilmeli. Ben burada rektör beye davetimi yapıyorum."

FETTAH TAMİNCE: YABANCI ÖĞRENCİ SINIRLAMASI KALDIRILMALI

"İşadamları iki sebeple üniversite kurar. Biri ülkenin toplam eğitim kalitesine katkı sağlamak. İkincisi ise sanayiciyseniz gerekli işgücünü bulamıyorsanız, bunu üretmek için siz de katkı sağlarsınız. Şimdi böyle bir ihtiyaç görüp zamanlarını ve paralarını böyle bir teşebbüse ayıran ve varlığını rekabet ortamına borçlu olan müteşebbislere güvensizliği ben anlayamıyorum. Siz işadamlarını teşvik edici, onları cesaretlendirici onları ödüllendirici bir tutum ortaya koymazsanız yükün altına girmezseniz, bu müteşebbisleri bir sonraki süreçte bulamayabilirsiniz. Dolayısıyla YÖK’ün yeni yasasında teşvik edici denetleyen ve aynı zamanda ödüllendiren bir sistem olmalı. Antalya’da olmamızdan dolayı dünyadan Antalya’ya hoca öğrenci getirelim diye yola çıktık. Yeni yola çıktık ve öğrencilerimizin yüzde 33’ü yabancı. 50 ülkeden öğrencimiz var. Bu rakam eğer yasadaki kontenjan sınırı olmasaydı daha yukarılara çıkabilirdi. Ayrıca biz fakültemiz sadece Türkiye’de değil bölgede referans bir fakülte olmasını istiyoruz. Bu nedenle yabancı öğretim üyelerini de dekan olarak atayabilmeliyiz. Bölgede de buna çok ihtiyaç var. Bir de mesela iktisadi ve idari bilimler fakültesi var biz buna ‘Bussines School’ demek istiyoruz. Bu tarz basit engeller kalkmalı."

ALİ DUMANKAYA: YÖNETİMDE REKABETÇİ YAKLAŞIMIN TEMEL ALINMALI

"Vakıf üniversitelerinden neden bu kadar korkuluyor? Bunu anlamak gerçekten güç. Vakıf üniversitesini kuranların amacı kendilerinin kazandıklarını topluma tekrar aktarmak. Bu noktada yasada gerçekten büyük sorunlar var. Vakıf üniversitelerini kuranların üzerinde çok büyük bir sorumluluk var. Ama aynı ölçüde bu sorumluluğun bir karşılığı yok. Liberal bir mantıkla, üniversitelerin serbest bırakılması gerekir. Zamanla kapananlar çıkacaktır. Ama ülke gelişir. Biz sosyal bilimler amaçlı bir üniversite olarak kurulduk. Ama hukuk fakültesi başvurumuz hâlâ kabul edilmedi. Belki ülke şartları açısından uygun bulunmadı. Ama teması sosyal bilim olan bir üniversitenin bu talebinin de ona göre dikkate alınması gerekir."

ENVER YÜCEL: ABD MARKETLERİNDE SATILIK ÇOK ÜNİVERSİTE VAR

"Eğer biz finansman konusunu çözemesek bütün tartışmalar kâğıt üzerinde kalır. Üniversitelerimizi memuriyetten çıkaralım. Çıkalım akademisyenlerin bütününü sözleşmeli yapalım. Bu model anlayışını egemen kılarsak özel, vakıf, devlet üniversitelerinin bir ayrımı olmaz. Birisinin parasını devlet, ötekini veli, diğerini vakıflar verir. Üniversiteler batar, batsın bırak. Amerikan marketlerinde çok satılık üniversite var. Ama bazı üniversiteler de çıkıp çok iyi noktalara gider diye düşünüyorum. Üniversitelere rekabeti nasıl getireceğiz? Bir, üniversite kendi öğrencisini seçemiyor. Kendi finansmanını oluşturamıyor. Finansman yaratacak kaynaklara gidemiyor.