Şarkıcı Rafet El Roman, Kıbrıs'taki bir otelde sevenleriyle buluştu. Bayram akşamında sevenleriyle buluşmanın mutluluğunu yaşayan sanatçı, sahne öncesi röportajında şunları söyledi:
Böyle özel günlerde Kıbrıs’ta konser vermek beni çok mutlu ediyor. Bu bayram akşamında insanlar çok keyifli dakikalar yaşayacaklar. Zaten keyif alsınlar, anı yaşasınlar. Hayat kısa, değmez gidenin arkasından ağlamaya demiş ya şair... Az önce yanıma gelen bayan çok ilginç bir şey söyledi. "Rafet Bey biz sizi hep aşk şarkılarıyla tanıyoruz ama siz James Bond’a benziyorsunuz" dedi. Benimle dalga mı geçiyor, iltifat mı ediyor bilemedim.
"ŞİMDİ GELENLERDE O İZLERİ GÖREMİYORUZ"
Belli başlı eserlerinin unutulmayacak eserler arasına girmesiyle ilgili hislerini paylaşan sanatçı, "Şarkılarımız bizi yaşatan, geriye kalan tek miras olacak. Ben zaten hep şunu söylüyorum; müzik adeta bir zaman tüneli gibi. Örneğin 80'li yıllardan 'Can bedenden çıkmayınca' şarkısını dinliyoruz, Barış Manço aklımıza geliyor. 90'lı yıllarda bizim senelerimiz aklımıza geliyor. 90'lı yıllarda çıkan sanatçılar, bizler iyi bir iz bıraktık. Şimdi gelenlerde o izleri göremiyoruz. Şimdiki zamanda bizden bir şeyler alıp eskilerden bir şeyler alıp derliyorlar ama mutlaka yeni bir nesil gelecektir müzik adına" ifadelerini kullandı.
"ÇAPKINLIK DOĞRU İNSANI BULANA KADARDIR"
Yazdığı aşk şarkılarıyla ilgili de konuşan Rafet El Roman, şu ifadeleri kullandı:
Aşk şarkıları yazmak demek, aşk adamı olmak demek değildir. İnsanı sadece bir biçime koyamazsınız. Ama aşkında yeri bende bir başkadır tabii ki. Güzel ve derin yaşarım. Çünkü hayatta birçok tene, birçok dokuya dokunabilirsiniz ama aşık olduğunuz insanla yaptığınız bu eylem çok başkadır. Eğer sevildiğinizi bilmezseniz sırf sevmek sizi bitirebilir. Bu hep sizin canınızı acıtır. Ben aşk acısı çekenlere hep derim ki; bırakın çeksinler acısını ama çok da sürmesin. Çünkü hayat kısa. Evlilik çok ciddi güzel bir müessesedir. Şu anda evlenmeyi düşünmüyorum. Son basın toplantısında çapkın olduğum söylendi. Ben de söyledim ki; çapkınlık doğru insanı bulana kadardır. Kadın, erkek fark etmez. Hepimiz zaten dengimizi, hayat arkadaşımızı arıyoruz. Onu bulduğumuzda hemen hayatlarımız değişebilir.