Özellikle genç kadınların sağlığını tehdit eden bir hastalık olarak öne çıkan rahim ağzı kanseri, önleme, tanı ve tedavideki gelişmeler sayesinde korkutucu olmaktan çıkıyor. Peki, bu hastalıktan korunmak için neler yapmalı? Erken tanı yöntemleri var mı? Genç kadınlarda görülme nedenleri neler? Acıbadem Adana Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ali Vardar, bu sorulara cevap verirken “Erken aşamada tanı alan rahim ağzı kanserleri küçük müdahalelerle tedavi ediliyor. Ancak ileri aşamalarda hastalık ölümcül hale gelebiliyor” diye uyarıyor.
Rahim ağzı kanserine HPV (Human Popullama Virüsü) olarak bilinen virüs ailesi neden oluyor. Onlarla türü bulunan HPV’nin özellikle 16 ve 18 olarak bilinen tipleri, bu kanser türünün büyük bir kısmından sorumlu tutuluyor. Kadınlar bu virüsü özellikle cinsel yaşamın ilk yıllarında, çoğunlukla 20’li yaşlarda aldığını belirten Prof. Dr. Mehmet Ali Vardar, “Bu virüs erkeklerde de benzer oranlarda görülüyor ancak hastalık yapma riski çok düşük” diyor. HPV’yi alan genç kadınların yaklaşık yüzde 80’inde vücudun doğal savunma sistemi sayesinde birkaç yılda virüsü temizleniyor. 30’lu yaşlarda hala virüsü taşıyanların kanser için asıl risk grubunu oluşturduğunu anlatan Prof. Dr. Mehmet Ali Vardar, şöyle devam ediyor:
“Kanser birdenbire oluşmaz. Mikrobun alınmasından ortalama 5-15 yıllık bir süre sonra hastalık ortaya çıkar. Yani erken dönemde riskli kadınları yakalayabilmek için uzun bir zamana sahibiz. Tanı yöntemleri sayesinde cinsel yolla bulaşan bu virüslerin ve neden oldukları hücre değişikliklerinin fark edilmesi ve kanserin önlenmesi mümkün.”
Özellikle ilk evrelerde belirti vermeden ilerleyen rahim ağzı kanseri kimi zaman kanama, vajende doluluk ya da kitle hissi, akıntı ya da ağrılı cinsel ilişki gibi şikayetlerle kendini gösteriyor. Rahim ağzından alınan akıntı örneklerinin incelendiği PAP smear testi erken tanı konusunda büyük önem taşıyor. Ancak HPV testlerinin smear testinden daha önce geçtiğini kaydeden Prof. Dr. Mehmet Ali Vardar, “Vajenden alınan bir akıntı örneğinde kadının HPV taşıyıp taşımadığını, taşıyorsa hangi tiplerini taşıdığını anlayabiliyoruz. Bunun sonucunda ileriki yıllar için yüksek riskli kadınları ayırt edebiliyoruz. Bu teknoloji sonucunda virüsü taşımayan kadınların smear taramalarının süresi de uzuyor. Bir kadın HPV taşımıyorsa 5 yılda bir smear aldırması yeterli oluyor” diye bilgi veriyor.
Rahim ağzı kanserine HPV’nin yol açtığının bilinmesi, önleyici çalışmalar konusunda da çok etkili adımlar atılmasını sağladı. Rahim ağzı kanser aşısı geliştirilerek tüm dünyada yaygın şekilde kullanılmaya başlandı. Bu aşıların özellikle henüz virüsü almamış gençler için gerekli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Mehmet Ali Vardar, “Bu aşılar tedavi edici değildir. Aşının etkin olabilmesi için kişinin virüs ile karşılaşmamış olması gereklidir. Önce 2’li ve 4’lü aşılar piyasa sürüldü, bugün 9’lu aşılar üretildi. Yani virüsün en tehlikeli 9 tipine karşı koruma sağlayan aşılar var artık. Henüz Türkiye’de bulunmayan bu 9’lu aşılar ile rahim ağzı kanserinden yüzde 90 oranında korunmak mümkün hale geldi” diyor.
Acıbadem Adana Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ali Vardar, rahim ağzı kanserinin tedavi yöntemlerinin cerrahi ve radyoterapi olarak ikiye ayrıldığını belirterek “Erken aşamada yakalandığında küçük müdahalelerle hayat kurtarmak mümkün iken ileri aşamalarda çok ölümcül bir hastalıkla karşı karşıyayız. Bunu önlemek için tek yapmamız gereken düzenli kontrol” uyarısıyla sözlerini tamamlıyor.