Rahim, kadın üreme organlarından biri olarak alt karın boşluğunun da alt kısmında oturmuş şekilde ve hepimizin kendi yumruğu büyüklüğünde bir organ olup, temelde düz kaslardan ibaret olduğu söylenebilir. Ancak dış kısmı periton isminde ince bir zar ile örtülü, iç kısmı ise endometrium adı verilen farklı bir doku ile döşenmiştir.
HER BİR ADET DÖNGÜSÜNDE BİR YUMURTA HÜCRESİ BÜYÜR
Her bir adet döngüsünde, bir yumurta hücresi büyürken salınan östrojen hormonu etkisi ile rahmin iç boşluğunu döşeyen endometrium hücreleri sayıca çoğalma gösterir. Yumurtlama sonrası ise östrojen yerine progesteron hormonu baskın etki göstererek hücresel çoğalmayı sınırlar ve endometrium dokusunu daha dolgun hale getirerek olası bir gebeliğe hazırlamaya çalışır.
Eğer o adet döngüsünde döllenme oluşmadıysa bir noktadan sonra rahim iç duvarını döşeyen endometrium dokusu desteğini kaybederek kanama şeklinde dökülür ve adet kanaması olarak bildiğimiz dönem başlar, daha sonra da tüm bu döngü yeni baştan tekrar eder.
RAHİM DUVARI KALINLAŞMASI NASIL OLUŞUR?
“Rahim duvarı kalınlaşması” olarak tabir edilen durum, rahim iç duvarı hücrelerinin uzun süre östrojen hormonuna maruz kalması sonucu sürekli olarak çoğalma göstermesi ile oluşur. Herhangi bir sebeple, östrojene karşılık salınması gereken progesteron dengesi sağlanamazsa, sık aralıklı uzun süren yoğun kanamalarla bulgu veren, anormal kalınlaşma söz konusu olur.
KİMLER RİSK ALTINDA
Kalınlaşma her kadın için olası bir risk olmakla birlikte özellikle şu durumlarda risk bir miktar daha artmış olacaktır; 35 yaş üstü olma, ilk adetin erken yaşta başlaması, menopozun geç yaşlarda başlaması (yumurtalıkların aktif çalıştığı dönem ne kadar erken başlar ve geç biterse o kadar fazla östrojen maruziyetimiz olur), beyaz ırk, obezite, hamile kalmamış olmak (hamilelikte progesterondan zengin bir süreç yaşıyoruz), polikistik over sendromu (östrojen baskın durum), diyabet ve ailede rahim yumurtalık veya kolon kanseri öyküsü bulunması.
HÜCRESEL İNCELEME ETKİSİ
Özellikle kanama düzensizliği (yoğun ve sık kanama) ile başvuran kadınlarda, yapılan tetkikler de rahim duvarı kalınlaşması düşündürüyorsa, kesin tanı için biyopsi alınarak rahim iç duvarının hücresel incelemesini görmek gerekir. Hücresel inceleme, kalınlaşma varlığını kanıtlamanın yanı sıra kalınlaşmanın derecesini ve kanserleşme açısından yüksek risk içeren herhangi bir bulgu olup olmadığının da netleşmesini sağlayacaktır.
Rahim duvarı kalınlaşmasının tedavisinde ağızdan ilaç kullanımı, ilaçlı spiral uygulanması ile progesteron desteği sağlanması düşünülebildiği gibi, belirtilerinizin süresi ve şiddetine, tıbbi öykünüz ve hücresel inceleme sonuçları ile belirlenen risk durumunuza ve son olarak gebelik beklentinize göre operasyon seçenekleri de düşünülebilir.
NASIL BAŞ EDEBİLİRİZ?
Rahim duvarının anormal kalınlaşması, tedavisiz bırakıldığında ciddi kan kayıplarına yol açmanın ötesinde rahim kanserine ilerleme riski de gösterebilir. Kalınlaşmanın engellenmesi için bireysel olarak yapılacaklar ne yazık ki kısıtlı olsa da, etkin kilo kontrolü ile obezitenin önlenmesi, adet döngüsünün süre sıklık ve kanama miktarı açısından takibi, hormonal içerikli ilaçların hekim kontrolü olmaksızın kullanılmaması ve rutin check up alışkanlığının edinilmesi ile erken tanı ve tedavisi mümkün olabilir.
Op. Dr. Tuba Tarhan
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
www.bolgehastanesi.com
Facebook: @pendikbolge
Instagram: @pendikbolgehastanesi
YouTube-Pendik Bölge Hastanesi