Ömürleri sadece 3 ay gibi kısa bir süredir. Kanda bulunan en yoğun hücre grubudur. Kan içerisinde bulunan eritrositlerin kan hacmine oranı hematokrit ismini alır. Hematokrit değeri, kadınlara ve erkeklere göre değişiklik gösterir. Kadınlarda eritrositlerin kan hacmine oranı %38 ile %46, erkeklerde ise %40 ile %54 arasındadır. Eritrositler, 100 santimetre küplük sıvıları içerisinde ise 34 gram hemoglobin adı verilen madde konsantre edebilirler. Hemoglobin sentez mekanizmasının sınırı bu değerdedir. Eritrositler, embriyonal adı verilen dönemin ilk 1 ile 2. hafta aralığında gelişirler. Normal bir eritrositin ortalama olarak yarı çapı 8 mikrondur. Kalınlığı ise kalın olarak alınan noktasından ölçüldüğünde 2 mikrondur. Şekli ise her iki yüzeyi de iç bükey olan bir diske benzemektedir. Ortalama bir alyuvarın hacmi ise 83 mikron küptür. Hemen hemen tüm şekillere bürünebilen bir poşet gibidir.
Oksijen ve glikoz, vücutta bulunan her hücrenin doğru ve tam verimli çalışabilmesi için gereklidir. Nefes alırken vücuda oksijen enjekte etmiş sayılırsınız. Vücuttaki tüm hücreler bu oksijeni kullandıktan sonra karbondioksit olarak geri bildirim sağlarlar. Oksijen ise vücudun tüm bölgelerine alyuvarlar yani eritrositler aracılığıyla sağlanır. Eritrositler kan damarı bulunmayan (dış vücut) bölgeler hariç, vücudun tamamındaki hücrelere oksijen taşırlar. Eritrositlerin bir diğer görevi ise vücuttaki karbondioksiti hücrelerden dışarıya çıkarmaktır.
Eritrositlerin vücuttaki oksijen ve karbondioksit transferi dışında daha farklı görevleri de bulunmaktadır. Eritrositler yüksek miktarda anhidraz içerirler. Anhidraz ise karbondioksit ve su arasındaki tepkimeyi katalize eden bir tür enzimdir. Bu enzim sayesinde vücuttaki reaksiyon hızlanır. Bu hızlı tepkime, kanda bulunan suyun yüksek miktardaki karbondioksit ile birleşmesi sonucu bikarbonat iyonları adı verilen iyonlar ile dokulardan akciğere taşınır. Aynı zamanda eritrosit hücresinde bulunan hemoglobin bir asit-baz tamponu görevi görür. Bunun sayesinde ise eritrositler kanda bulunan tampon gücün toplamının %50'sini oluştururlar.
RBC testi, vücuttaki eritrosit sayısının ölçümü için uygulanan tıbbi bir yöntemdir. Kolunuzdan iğne ile kan örneği alınır ve bu kanın laboratuvar ortamında incelenmesi ile eritrosit seviyeniz tespit edilir. Bu yöntemle birçok hastalığın da teşhisi koyulabilir.
Kandaki RBC sayısının normal varsayılan değerlerin daha aşağısında olması durumu eritrositopeni olarak adlandırılır.
Eritrosit düşüklüğü için öncelikle hastahanelerin ''Dahiliye'' polikliniğine gitmeniz gerekiyor. Eritrosit düşüklüğünün tedavisi düşüklüğün nedenlerine ve semptomlarına göre değişiklik gösterebilir.
Hareketsiz yaşam tarzınıza ek olarak sigara gibi sağlığa zararlı alışkanlıklarınız varsa spor yapıp sigaradan uzaklaşmanız eritrosit değerlerinizin tekrardan normale dönmesini sağlayabilir. Ayrıca demir ve bakır açısından zengin gıdalarla beslenmeniz, yeterli miktarda folik asit ve A vitamini takviyeleri yapmanız da yine eritrosit değerlerinizin normale dönmesinde etkili olacaktır.
Doktorunuzun durum değerlendirmesine göre gerekli gördüğü takdirde size kan nakli yaparak eksik olan kırmızı kan hücrelerinin dışarıdan temin edilmesini önerebilir.
Eritrosit yüksekliğinin tedavisi için hastahanelerin ''Dahiliye'' bölümüne gitmelisiniz. Doktorunuz gerekli testleri yaptıktan sonra uygun gördüğü tedaviyi gerçekleştirecektir. Eritrosit tedavisinde genellikle eritrosit değerlerinin düşmesini sağlayan ilaçlar reçete edilir. Kırmızı kan hücrelerinin üretimini yavaşlatan bu ilaçlardan hangisinin kullanılması gerektiğine ise yaş, genel sağlık gibi kriterler gözetilir. Bunlara ek olarak doktorunuz yine kan vermenizi isteyerek vücudunuzdaki eritrosit değerlerinin düşmesini sağlayabilir. RBC eksikliğinde hastaya düşen görev ise günde 8-10 bardak su içmeye özen göstermek ve demir içeriği yüksek besinlerden kaçınmaktır.