Recai Kutan: Kurt-kuzu Hikayesi, Illa Seni Yiyeceğim

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)'nde 28 Şubatı araştırmaya yönelik kurulan alt komisyon, SP eski Genel...

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)'nde 28 Şubatı araştırmaya yönelik kurulan alt komisyon, SP eski Genel Başkanı Recai Kutan’ı dinledi. Dönemin önemli aktörlerinden Çevik Bir’in, ‘Askerin ihtiyacı olan parayı vermiyorlar’ iddiasında bulunduğunu söyleyen Kutan, “Erbakan Hoca, Çevik Bir’i de, Maliye Bakanı Abdüllatif Şener’i de çağırdı, bak böyle diyor, diye. Abdüllatif Şener, şunu şu tarihte, şunu şu tarihte istediklerini belgeleri ile gösterdi. Hoca, ‘Peki ne istiyorsun öyleyse?’ dedi. Adam, verecek cevap bulamadı. Yani kurt-kuzu hikâyesi. İlla ben seni yiyeceğim, kararını vermiş.” diye konuştu.

Reklam
Reklam

TBMM’de, 28 Şubat 1997 ve 27 Nisan e-muhtırasını araştırmaya yönelik kurulan alt komisyon, dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve Saadet Partisi eski Genel Başkanı Recai Kutan’ı dinledi. Kutan komisyonda yaptığı konuşmada, 1960 darbesi olduğunda kendisinin Amerika’da bulunduğunu belirterek, “Türkiye’ye döndüğümde gördüğümüz manzara fevkalade üzücü. Ordunun disiplini, hiyerarşisi alt üst olmuş durumda. Bir bakıyorsunuz bir yüzbaşı, Genelkurmay Başkanı’nı, işte zaten tutukladılar o dönemde… Milli Birlik Komitesi’nde üst teğmen de vardı, göstermelik olarak bir orgenerali getirdiler başkan olarak, o zaman öyle yorumlandı.” diye konuştu.

1960 darbesinden sonra Türkiye’ye 10 sene içinde ABD ile yapılan bir anlaşma sonrasında bin 580 Barış Gönüllüsü geldiğini hatırlatan Kutan, “Bunlar Türkiye’nin tabiri caizse, en başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu olmak üzere orada ne kadar muhtemel problemler, kan davaları, etnik, mezhep problemleri varsa tüm bunları tespit ettiler, sonradan bunlarla ilgili enteresan yayınlar da yapıldı. O arada barış gönüllüsü olarak gelmiş olanların itirafları da onun içerisinde var. ABD Dışişleri Bakanlığı’na bağlı… Biz İdil’e adam gönderemezken, bu bahsettiğim kişiler anlaşma gereğince 28 ay orada kaldılar.” diye konuştu.

Reklam
Reklam

GAP çalışmaları dolayısı ile adım adım tüm Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu dolaştığını söyleyen Kutan, “Üzülerek söyleyeyim, biz 1970 sonuna kadar buraları dolaştık… 1970 yılına kadar bir tek anarşi, bir tek terör olayı olmadı. Şu anda terörün en yoğun olduğu illerde dolaşıyoruz. Şunun cevabını net bulmak lazım. Ne oldu da 70’e kadar bir tek terör olayı yokken, birden bire 70’li yılların sonunda terör ve anarşi başladı?” diye sordu.

Kutan şöyle devam etti: “71 muhtırası ile ilgili şöyle bir örnek vereyim. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı bize bir proje ısmarladı. Kuzey Irak’ta üretilen ham petrolle ilgili… Projeyi yaptık. Tahkikat safhasına tam geleceğiz, 1971 olayları oldu ve ondan sonra yurt dışından bazı uzman kişiler davet edildi… Başlanmış olan bir sürü yatırım hamlesi akamete uğradı.”

“ANARŞİ –TERÖR ARTTIYSA BUNUN SORUMLUSU SIKIYÖNETİM KOMUTANI”

Bir soru üzerine 1980 darbesinin işaretlerinin olduğunu söyleyen Kutan, “Burhaniye’de teyze oğlu bir subay telefon etti; 'Baba iki gün sonra ihtilal olacak ben döneyim mi?' dedi. Yani ihtilal öyle habersiz de değil. Dedim ki, 'Oğlum ihtilalin gerekçesi ne?' Efendim, ‘Anarşi, terör iyice azdı.’ Peki, sorumlusu kim? ‘Sıkıyönetim var. Anarşi ve terör önlenemiyorsa bunun bir numaralı sorumlusu sivil iktidar değil, sıkıyönetim komutanıdır. Sen canını sıkma gelme’ dedim… 12 Eylül döneminde bulvara bombalı pankartlar asılırken, ne oldu da birden bire asılmaz hale geldi?” sorusunu yöneltti.

Reklam
Reklam

“KUDÜS MİTİNGİ’NDE BİR PROVAKASYON VAR”

Bir üyenin, Konya’da yapılan Kudüs Mitingi’nin 1980 darbesine gerekçe olarak sunulduğunu hatırlatarak, “Mitingdeki olaylar nedeniyle bir provokasyona uğradığınızı düşündünüz mü?” şeklindeki sorusu üzerine Kutan, söz konusu mitingin İsrail’in Kudüs’ü işgaline duyulan bir tepki olarak gündeme geldiğini, öncesinde Meclis çatısı altında elçilerin geri çekilmesi gibi bazı teklifleri gündeme getirdiklerini aktardı.

Konya’daki miting sırasında İstiklal Marşı söylenirken bir grubun ayağa kalmadığını, bunun üzerine rahmetli Necmettin Erbakan’ın mikrofonu alarak İstiklal Marşı’nı söylediğini, alana kendi listeleri dışında pankartlar sokulduğunu aktaran Kutan, “O arada da bizimkilerin polisin yapmadığı tedbirleri… Yani bir sürü pankart afiş toplamışlar. Mahkeme sırasında bilirkişiler o depodan gittiler, tespit ettiler, bunları toplatmışlar, diye. Velhasıl bir provokasyon mutlaka var… Bunda Türkiye içindeki asker ve sivil cuntacılar o arada da İsrail ve uzantısı, Amerika ve uzantısı… Yani elbette bütün bunların hepsinin etkisi mutlaka oldu.” şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

“KURT - KUZU HİKAYESİ İLLA BEN SENİ YİYECEĞİM, KARARINI VERMİŞ”

MHP’li Özcan Yeniçeri’nin, darbe sinyallerine rağmen daha önceki deneyimlerle neden önlemek adına bir adım atılmadığı yönündeki sorusu üzerine Kutan, “Erbakan Hoca, bizi rahatsız edecek kadar orduya bir tek söz söyletmezdi. 'Bu işleri yapan ordu içindeki cuntacılar' derdi. Ancak kurt –kuzu denildi ya, Çevik Bir çıktı ortaya, dedi ki; ‘Efendim, askerin ihtiyacı olan parayı vermiyorlar.’ Maliye Bakanımız da Abdüllatif Şener. Erbakan Hoca, Çevik Bir’i de Abdüllatif Şener’i de çağırdı. 'Bak böyle diyor' diye. Şener, şunu şu tarihte, şunu şu tarihte istediklerini belgeleri ile gösterdi. Hoca, ‘Peki ne istiyorsun öyleyse?’ dedi. Adam, verecek cevap bulamadı. Yani kurt-kuzu hikâyesi. İlla ben seni yiyeceğim, kararını vermiş. Ben uzun süre Fazilet Partisi Genel Başkanı olarak ana muhalefet lideri oldum. Dolayısı ile protokol hizmetleri içerisinde hep Genelkurmay başkanları ile beraber olduk, aynı masanın etrafında. Oradaki tavırlarını da gördüm. Yani, birçoğunda peşin bazı hükümler ve alenen ortaya çıkan antipatiler var. Niye öyle? Çünkü belki sırf bizim için söylüyorum, o döneme kadar Türk siyasetinde görülmemiş bir çizgimiz oldu. Yadırganıyor, bunlar nereden çıktı diye. Dolayısı ile tedbirler imkân nispetinde alındı.” cevabını verdi.

Reklam
Reklam

Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, Cavit Çağlar aracılığı ile Necmettin Erbakan’a istifa çağrısında bulunduğu iddiaları da Kutan’a soruldu. Kutan, “Bunu ilk defa duyuyorum. Bazı telkinler olmuyor değil. Çünkü o dönemde Cumhurbaşkanı olarak Demirel’in yazdığı mektuplar var. Şu tedbirleri alın, bu tedbirleri alın, diye. Ancak sonradan hep ifade edildi ki; askerlerin bu hareketlerinde Sayın Demirel’in karşı durma gibi bir durumu olmadı, diye.” ifadelerini kullandı.

Kutan, 28 Şubat’ın darbeler arasında en iyi planlanmış, toplum mühendisliğinin örneklerinin görüldüğü darbe olduğunu kaydetti. Başka bir soru üzerine de 28 Şubat soruşturmasına müdahil olmayacağını söyledi.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: