Referanduma 3 gün kala İngiliz basınından kritik yazılar

2017 referandumuna sayılı günler kala, Türkiye'deki atmosfere ve tartışmalara ilişkin Türk medyası kadar dünya basını da oldukça ilgili... İngiliz basınının önde gelen gazetelerinden Financial Times'ta, Türkiye'deki anayasa değişikliği referandumunun ekonomiye etkisini dünya haberleri sayfasının manşetinde yer alırken, Economist dergisi ise Erdoğan fotoğrafını kapağına taşıyarak "Türkiye diktatörlüğe sürükleniyor" diye manşet attı.

Referanduma sayılı günler kala, dünya basını Türkiye'deki son durumu takibe aldı. İngiltere'de yayınlanan Financial Times gazetesi, referandum sonrası iş dünyasının Türkiye'nin daha çok sakinleşeceği yönünde bir beklentisi olduğunu yazarken, İngiltere'de yayımlanan haftalık Economist dergisi ise bu hafta düzenlenecek referandumu kapağına taşıyarak 'Türkiye'nin diktatörlüğe sürüklendiği'ni ileri sürdü.

"HAYIR OYU DAHA FAZLA EKONOMİK BELİRSİZLİK RİSKİ TAŞIYOR"

Financial Times'taki, Mehul Srivastava imzalı haber "İş dünyası referandumun Türkiye'deki çalkantıyı dindirmesini umuyor" başlığı ve "Hayır oyu daha fazla ekonomik belirsizlik riski taşıyor" alt başlığıyla yayınlandı.

Reklam
Reklam

Ülker'in 1 Nisan reklamında kullandığı "şimdi hesaplaşma zamanı" sözlerinin AKP'li bir milletvekili tarafından bir darbe girişimi göstergesi olarak gösterildiğini ve ardından şirket hisselerinin yüzde 5 değer kaybı yaşadığını hatırlatan haberde, bunun 'Türkiye'deki şirketlerin darbe girişimi sonrasında Erdoğan'ın baskılarından ne kadar etkilendiğinin bir örneği' olduğu ifadeleri kullanılarak şöyle denildi:

"İş dünyasının liderleri tereddüt için sandıktan 'evet' çıkmasını ve bunun bir zamanlar gelişmekte olan ülkeler arasında en hızlı büyüyen ekonomilerden biri olan Türkiye'nin son dönemde yaşadığı, özel sektöre korku salan çalkantılı dönemin sonunu getirmesini umuyor.

"Syracuse Üniversitesi'nden Michael Harris, Erdoğan'ın olağanüstü hâli kaldırmasının insanların psikolojisini rahatlatacağını, kaldırmaması durumunda ekonominin potansiyelinin altında büyüyeceğini söylüyor.

"Lira bu yıl gelişmekte olan ülkeler arasında en fazla değer kaybeden para birimi ve darbeden bu yana yüzde 27 değer yitirdi"

Reklam
Reklam

"Fakat eğer Türkler Erdoğan'ın daha fazla güç için uzun zamandır tasarladığı başkanlık sistemini reddederse siyasal belirsizlik ve ekonomik çalkantı riski bulunuyor. Lira bu yıl gelişmekte olan ülkeler arasında en fazla değer kaybeden para birimi ve darbeden bu yana yüzde 27 değer yitirdi.

'ÖNGÖRÜLEBİLİR GELECEK NEGATİF'

"Ekonomist Ahmet Yeşilada 'hayır' oyu çıkması durumunda Türkiye siyasetinde uzun süreli bir çalkantı ve AKP'nin kazanamama ihtimali bulunan bir erken seçim öngörüyor.

"Evet oyu piyasalarda pozitif bir hareketlilik yaratsa da analistler bunun kısa vadeli olacağını düşünüyor. Hükümetin uzun zaman önce hayata geçirme sözü verdiği reformları gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceği konusunda belirsizlik var.

"Adını vermek istemeyen büyük bir tekstil firması sahibi işsizlik ve enflasyon sorunlarının zaman içinde çözülmesinin mümkün olduğunu fakat hükümetin odak noktasında ekonomiden ziyade politika olduğunu söylüyor.

Reklam
Reklam

"Teneo Intelligence danışmanlık firmasının eşbaşkanı Wolfango Piccoli ise 'evet' çıkması durumunda başkanlık sisteminin gerektireceği diğer düzenlemeler nedeniyle en az bir yıl boyunca ekonomik reform gerçekleşmesini beklemiyor ve ekliyor: 'Öngörülebilir gelecekte Türkiye'nin ekonomik ve politik doğrultusu negatif olacak.'

"10 binden fazla kişiye iş veren bir aile şirketinin başındaki bulunan ve ismini açıklamak istemeyen işadamı ise şunları söylüyor: 'Eğer referandumu desteklediğimi fakat bazı şüphelerimin olduğunu söylersem basında hedef gösterilirim. Eğer referandumu desteklemediğimi söylersem doğrudan hapse girerim. O yüzden en iyisi susup en iyi sonucun gerçekleşmesini dileyeyim."

ECONOMIST: SON YILLARDA GÖRÜLEN EN BÜYÜK BASKI

Economist'te yer alan makalede ise, Türkiye ile ilgili üç makalenin yer aldığı sayıda "Türkiye diktatörlüğe sürükleniyor" başlıklı yazıda, Erdoğan'ın 'son yıllarda görülen en büyük baskıyı uyguladığı ve Batı'nın Türkiye'yi yalnız bırakmaması gerektiği' belirtildi.

Reklam
Reklam

Türkiye'nin hem tarihi hem de jeopolitik açıdan önemine vurgu yaparak başlayan makalede, Türkiye'nin 'Erdoğan liderliğinde son yıllarda geriye gittiği' kaleme alındı.

"Güçlü bir başkanın hiçbir sorunu yok; ancak Türkiye'nin yeni anayasası bunu aşıyor. Ülke, parlamento tarafından çok az kısıtlanan bir 21'inci yüzyıl sultanıyla karşı karşıya kalabilir. 'Evet' Türkiye'yi Erdoğan'ın seçilmiş diktatörlüğüne mahkum edebilir. 'Hayır' ise Türklerin Erdoğan'ı sınırlamasını sağlayabilir" denen makalede 2003 yılında ekonomik ve siyasi olarak Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) iyi bir iş çıkardığı, ancak son dönemlerde ülkenin sorunlarının arttığı vurgulanıyor.

Yazı şöyle devam ediyor:

"Suriye iç savaşının gölgesinde cihatçılar ve Kürt militanlar Türkiye devletine karşı savaş açmış durumda. Geçen yaz, ordu bir darbe girişiminde bulundu. Darbe girişimi muhtemelen ABD'de yaşayan dini lider Fethullah Gülen'in bürokrasiye, yargıya ve orduya sızmış ve sayıları on binleri bulan destekçileri tarafından düzenlenmişti. Bir zamanlar ülkenin güçlü yanı olan ekonomi, adam kayırmalar, kötü idare ve turizmde yaşanan çöküşle yavaş büyüyor."

Reklam
Reklam

'BAŞKANLIK SİSTEMİYLE GELEN İSTİKRAR BOŞ'

Başkanlık sistemiyle geleceği iddia edilen istikrarın 'boş' olduğunu söyleyen makale, başarılı demokrasilerin güçler ayrılığını hayata geçirip, hükümetlerin karar alma süreçlerini yavaşlattığını belirtiyor. Başkanlık sistemiyle idare edilen ABD anayasasının da başkanı bir kral gibi davranmaktan alıkoyduğu vurgulanıyor.

"Türkiye, seküler, muhafazakar, ulusalcılar arasında bölündüğü gibi, Türkler, Kürtler, Aleviler, kalan bir avuç Rum, Ermeniler ve Yahudilerden oluştuğu için bütün gücü elinde toplayan bir hükümete özellikle uygun değil" diyen makalede muhafazakar bir yönetimin kendisiyle aynı fikirde olmayan kesimleri dışlamasıyla ülkenin hiçbir zaman istikrar kazanamayacağı yazılıyor.

'Erdoğan'ın olağanüstü hal ile gücünü suistimal ettiğini' öne süren yazıda "Sorunun siyasi İslam'da değil Erdoğan ve yakın çevresinde olduğu" iddia ediliyor.

Ancak Türkiye'nin NATO müttefiki olması, Suriye ve mülteci krizinde önemli bir rol üstlenmesi, Avrupa'nın önemli bir ticaret ortağı olması sebebiyle dış dünyanın Türkiye'den vazgeçmemesi gerektiği vurgulanıyor.

Reklam
Reklam

Yazı şu sözlerle noktalanıyor:

"Türkiye 16 Nisan'dan sonra da önemli bir rol oynamaya devam edecek. Eğer Erdoğan kaybederse, Türkiye zor bir geleceği olan zor bir müttefik olacak. Ama eğer kazanırsa ülkeyi seçilmiş bir diktatör gibi yönetebilecek."

'TÜRKİYE KARANLIK BİR DÖNEME GİRİYOR'

Dergide yayımlanan bir diğer makale 'Darbe girişiminin mirası' başlığını taşırken üçüncü makale ise 'Türkiye demokrasisinin kaderini belirleyecek oy' adıyla yer aldı.

'Türkiye demokrasisinin kaderini belirleyecek oy' başlıklı makalede referandum yarışının HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş gibi muhalif liderlerin hapiste olması nedeniyle adil bir ortamda gerçekleştirilmediği belirtiliyor.

Erdoğan'ın 'bütün muhaflileri düşman olarak gördüğü' aktarılarak Erdoğan'ın darbenin ardından topladığı destek ile 'Evet' oyunu alacak gibi göründüğü kaleme alınıyor.

Yazının sonunda ise "16 Nisan'da ne sonuç çıkarsa çıksın Türkiye karanlık bir döneme giriyor. 'Evet' ülkeyi seçilmiş bir diktatöre mahkum ederken 'Hayır' oyu Türk demokrasisini kurtaracak. Ancak mücadele etmek için yeni bir gün başlayacak" deniyor.

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: