15 Temmuz darbe girişiminin yeni anayasa tartışmalarını körüklediğini savunan Carnegie Europe analisti Marc Pierini, anayasa değişikliği referandumunda sandıktan evet' çıkması halinde, Türkiye'yi tek adam sisteminin beklediğini kaydetti.
Başbakanlık pozisyonunun ortadan kalkacağını ve cumhurbaşkanının, yardımcılarını ve bakanları atayacağını belirten Pierini, "Kararname çıkarma yetkisine sahip olacak olan cumhurbaşkanı, partisinin kontrolünü elinde tutacak. HSYK'daki 11 üyeden 4'ünü cumhurbaşkanı ve 7'sini parlamentonun seçecek olması, devletin başına, HSYK üzerinde de daha doğrudan bir yetki verilecek" diye yazdı.
Sputnik'in haberine göre, Pierini makalesinde şu görüşlere yer verdi:
"MUHAFAZAKARLAR TOPLUMU KENDİ İSTEDİKLERİ BİÇİMDE ŞEKİLLENDİRECEK"
"Anayasa değişikliği kabul edilirse, (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip) Erdoğan sadece tüm gücü eline almakla kalmayacak, aynı zamanda halkın yarısının görüşlerini yansıtan muhafazakar bir toplum dayatma imkanına kavuşacak. 1923'ten bu yana Kemalizm'in baskısını hisseden dini muhafazakarlar, Türk toplumunu kendi istedikleri biçimde şekillendirecek.
Eğer Erdoğan amacına ulaşırsa, 1923'te Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu laik cumhuriyetin temelleri sarsılacak. 94 yıl önce kurulan sistemi değiştirmenin siyasi, sosyal ve ekonomik sonuçları, derin ve öngörülemez olacaktır.
Türk lider, amaçlarına ulaşmak için muhtemelen komplo teorilerini kullanmaya devam etmek, ülkenin liberal kesim üzerinde baskı yapmak, Kürtlerle işbirliğini devre dışında tutmak ve anayasa tasarısını güçlü bir referandum kampanyasıyla teşvik etmek zorunda kalacak."
"NATO VE AVRUPA KONSEYİ ÜYELİĞİ TARTIŞMALI HALE GELECEK'
"Uluslararası düzeyde, ABD ve AB, referandumdan sonra Türkiye'nin etnik, sosyal ve dini çeşitliliğine değer veren bir müttefik olmayabileceği uyarısı yapıyor. Otoriter bir rejim, Türkiye'nin NATO ve Avrupa Konseyi üyeliğini tartışmalı hale getirecek ve Ankara'nın AB üyelik başvurusunu geri dönülemez bir komaya sokacak."
"AVRUPALI LİDERLER VE ERDOĞAN SEVİNECEK"
"Bazı uzmanlara göre, Türkiye ve Batı arasındaki bu denli derin bir boşluk, Avrupalı liderleri gizlice sevindirecek. Zira Erdoğan ile ilişkileri ticaret, terörle mücadele ve sığınmacılar ile kısıtlamak isteyen Avrupalı liderler bundan mutluluk duyacak.
Diğer taraftan da Erdoğan, Türkiye'de uygulanması halinde, yetkilerini engelleyecek AB normlarından memnuniyetle kurtulmak isteyecektir. Hal böyle olunca, her iki taraf da böyle bir ayrılığın negatif yansımalarını ölçme yoluna gidecektir."