İSTANBUL (İHA) - Rekabet Hukukçuları Derneği (RHD) Başkanı Prof. Dr. Arif Esin, Rekabet Kurulu'nun bir senedir 10 üye ile görev yaptığını hatırlatarak, "Cuma günü görev süresi bitecek 3 üye ile sayıları 7 üyeye düşen Kurul'un karar alması yasa gereği imkansızlaşıyor. Böylece AB üyeliğinin olmazsa olmaz koşullarından olan Rekabet Kurulu fiilen bitmiş oluyor" dedi.
5 Mart 1997 tarihinde kurulan Rekabet Kurulu kuruluşunun 8. yılına sıkıntılı giriyor. Cumhurbaşkanı'nın, Hükümet'in önerdiği bir üyeyi bir yıla yakın bir süredir atamadığını söyleyen RHD Başkanı Prof. Dr. Arif Esin, görev süresi sona erecek üyelerle birlikte karar alabilmek için en az 8 üye şartı arayan Rekabet Kanunu'nun da işlerliğini yitireceğini bildirdi. Prof. Dr. Esin, Ankara toplu taşıma zammı gibi pek çok dosya hakkında karar verileceği sırada Kurul'un karar nisap sayısını kaybetmesinin büyük sakıncaları olduğunu belirterek, Hükümet'ten ayrılan Kurul üyelerinin, en azından atama tarihleri olan mayıs başına kadar görevde kalmalarını istedi.
Pek çok sakıncalarına rağmen soruna çözüm getirebilecek "Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar Hakkında Kanun Tasarısı"nın TBMM Plan Bütçe Komisyonu'nca Alt Komisyon'a gönderilmesi ile durumun daha da belirsizliğe sürüklendiğine dikkat çakan Prof. Dr. Arif Esin, şöyle devam etti:
"Tasarı bu hali ile komisyonlardan geçerek TBMM Genel Kurulu'nda yasalaşırsa Rekabet Kurulu'nun özerkliği ortadan kalkar. Kanun Tasarısının 5'inci maddesinde Kurul üyelerinin tamamının Bakanlar Kurulu tarafından atanması öngörülmekte. Böyle bir uygulama Kurul'un özerkliğini tamamen ortadan kaldırır. Ayrıca Tasarının 16'ncı maddesine göre, belli unvanlara sahip olanlar dışındaki personelin maaşları 657 sayılı Devlet Memurları Kanuna tabi olacak. Aynı kurumda çalışan personel arasında maaş rejimi açısından sözleşmeli ve kadrolu ikiliği yaratmak çalışma barışını olumsuz etkileyebilir. Yönetici, müşavir ve meslek personeli unvanlarını haiz olmayan personelin oranı, kuruluş kanunu ekindeki cetvelde yer alan toplam kadro sayısının yüzde 30'unu geçemez biçiminde bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu düzenlemeye dayanılarak objektif kriterlere dayanılmaksızın kurumun bazı personelinin keyfi olarak tasfiyesi mümkün kılınabilecektir" diye konuştu.
Bu objektif kriterlerin idarenin takdirine bırakılmaksızın açıkça kanunda belirtilmesi isteyen Prof. Dr. Esin, Rekabet Kurumu'nda siyasi otoritenin bir tasfiye hareketine girmesinden korktuğunu belirtti. Esin, "Oysa, söz konusu tasarı yasalaştığında kurum çalışanları kamudaki diğer eşdeğer kurum çalışanlarının maaşlarından fazla maaş alamayacağına göre, bu personeli başka kurumlara veya Devlet Personel Başkanlığı emrine göndererek aynı ücretle tamamen atıl bırakmak kamu personel politikasına da uygun düşmeyecektir" dedi.
Rekabet Kanunu'nun AB - Türkiye Ortaklık Hukuku'nun ve Türkiye'nin taahhütlerinin başında geldiğini Kurul'un özerkliğine halel getirici bir girişimin Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin başlamasına engel teşkil edeceğini bildiren Arif Esin, Rekabet Hukukçuları Derneği'nin Brüksel'de yaptığı temaslarda bu durumun açıkça ifade edildiğini vurguladı. Konunun takipçisi olduklarını belirten Prof. Dr. Arif Esin, yasal girişimlerde bulunmadan önce Başbakan'dan anlayış beklediklerini ve AB - Türkiye ilişkilerine şu aşamada zarar verilmemesi gerektiğini savundu.