Diyet: kırmızı et ve yağdan zengin diyetle beslenme rektum kanseri için risk faktörü oluşturur. Buna karşın, liften zengin ve hayvani yağdan fakir diyet ise, dışkıyı yumuşatır ve kanser için risk faktörlerini azaltır ve böylelikle rektum kanseri açısından koruyucudur.
Ailede kalın bağırsak kanseri: rektum kanseri hastalarının sadece % 5-10’unda ailede kalın bağırsak kanseri öyküsü vardır. Birinci derecede aile bireylerinden birisinde rektum kanseri varsa risk 2.4 kat, birden çok aile bireyinde rektum kanseri varsa, risk 4.3 kat artar. Birinci derecede aile bireyinde rektum kanseri 45 yaşın altında görülürse, rektum kanseri riski 12 kat artar. Ailesinde kalın bağırsak kanseri olan kişilerde kolonoskopi ile taramaya 50 yaş yerine, 40 yaşta başlamak gerekir.
Kalın bağırsak polipleri: rektum kanserlerinin % 15-20’sinde kalın bağırsak polipleri vardır. Kalın bağırsağın herhangi bir bölümünde kanser olan kişilerin aynı anda kalınbağırsağın diğer bir bölümünde de polip gibi bir sorun görülme olasılığı % 30’dur ve bu durum ‘’senkron tümör’’ ad verilir. Takip kolonoskopilerinde bu hastaların yaklaşık % 40-50’sinde yeni kalın bağırsak polipleri geliştiği gözlenir. Kalın bağırsağından polip alınan kişilerde kalın bağırsak veya rektum kanseri yönünden riski, sağlıklı nüfusa oranla 3-8 kat daha fazladır. Kalın bağırsağında polip belirlenen kişilerde 1-3 yıl içinde kontrol kolonoskopisi gerekir ve kontrol kolonoskopisinin normal bulunması durumunda ise, 5 yıl sonra kolonoskopi tekrarlanır.
Kalıtsal nonpolipozis kolorektal kanser: rektum kanserlerinin % 4-7’sinde görülür. Kalıtsal nonpolipozis kolorektal kanserde (HNPCC) ise 2, 3 ve 7. kromozomlarda bozukluk vardır. Bu hastalarda normal nüfustaki kadar polip vardır, ancak kanserleşme eğilimi daha fazladır. Bu hastalarda rahim, mide, tiroid, ince bağırsak, böbrek ve beyin kanserleri daha sık olur. Nonpolipozis kolorektal kanserli (HNPCC) hasta grubunda 20-40 yaş arasında her 1-2 yılda bir ve 40 yaştan sonra yılda bir kolonoskopi yapmak gerekir. Bu tür kanserlerin ağırlıklı olarak kalın bağırsağın sağ bölümünde olması nedeniyle rektoskopi, sigmoidoskopi incelemeleri yeterli olmaz ve kolonoskopi yapılması gereklidir.
Ailevi (familyal) adenomatöz polipozis (FAP): Familyal adenomatöz polipozis (FAP) kalıtsal yolla iletilen bir hastalık olup, kalın bağırsak (kolorektal) kanserlerininin % 1’ini oluşturur. ‘F’ harfi familyal yani ailevi kelimesinin kısaltması, ‘A’ harfi belirlenen poliplerinin türünü ifade eden adenomatöz kelimesinin kısaltması ve ‘P’ harfi çok sayıda polip’i ifade eden polipozis kelimesinin kısaltmasıdır. APC geni adı verilen FAP geni, 5. kromozomun uzun bacağında yer alır. Ailesinde FAP hikayesi olan kişilerde genetik tarama testleri yapılabilir, bu testlerin tanı değeri % 80 kadardır.
İltihabi bağırsak hastalığı: rektum kanseri hastalarının sadece % 1’inde iltihabi bağırsak hastalığı görülür. Yaygın iltihabi bağırsak hastalığının 8 yılı ve bölgesel iltihabi bağırsak hastalığının 15 yılı dolduran hasta grubunda her 1-2 yılda bir kolonoskopi ile kontrol gerekir. Burada kalın bağırsağın ve rektum’un değişik yerlerinden çeşitli biyopsiler alınması gerekir. Displazi adı verilen hücrelerde kanser öncesi değişim belirlenirse kalın bağırsağın laparoskopik cerrahi veya robotik cerrahi ile alınması önerilir.
Alkol: Günde 30 gramdan fazla alkol alımı
Sigara
Yaş: 50-75 yaş arası kişiler
Safra kesesinin alınması: safra kesesi alınması (kolesistektomi) ameliyatından sonra bağırsağa kanser açısından risk oluşturan safra asitlerinin geçişini artar.
Kalın bağırsak kanseri: Hastaların % 2-5’inde farklı bir bölgede kalın bağırsak kanseri gelişebilir. Kalın bağırsak kanserli hasta grubunda bir yıl sonra kolonoskopi ile kontrol gerekir. Kontrol kolonoskopisinin normal bulunması halinde tekrar 3 yıl sonra, buda normal bulunursa, her 5 yılda bir kolonoskopi tetkiki ile takibe devam edilir.
Makat siğili: Makat siğili (anal kondilom) kısaca HPV olarak adlandırılan human papiloma virüsü ile bulaşır ve tedavi edilmezse daha büyür. Bilinen 130’un üzerinde HPV tipi mevcuttur. Sıklıkla HPV veya ‘’human papilloma virüs’’ HPV-6, HPV-11, HPV-16 veya HPV-18 olarak adlandırılan virüslerle bulaşır. Bu virüslerden HPV-16 ve HPV-18’in kanserleşme riski içerdiği (onkojen virüs) ve makat kanserine neden olduğu bilinmektedir. Makat siğili, cinsel temasla bulaşır ve bu nedenle cinsel temasla bulaşan makat hastalıkları içinde sınıflandırılır. Sıklıkla eşcinsel (homoseksüel) erkeklerde görülmekle birlikte, kadınlarda ters ilişki sonrasında görülebileceği gibi, normal cinsel temasla da makat bölgesine bulaşabilir. Ancak, makat yolu ile cinsel temasta rastlanma olasılığının yıllar içinde giderek arttığı bilinmektedir. Olguların yaklaşık % 46’sının eşcinsel erkekler olduğu gözlenmektedir. Watson ve ark. ile Gillison ve ark. çalışmasında, erkeklerde ve kadınlarda belirlenen 4,595 makat kanseri ve rektum kanseri, olgusunun % 93’ünün, HPV kaynaklı olduğu belirlenmiştir.