Renk terapisi, Eski Mısır medeniyetinde de çok yaygın olarak kullanılmıştır. Eski Çin medeniyetinde ise, muhabbetlerde ve şifahanelerde duvarları farklı renklere boyayarak tedavi etme amaçlı renkler kullanılırdı.
Renk terapisi aslında herkese uygulanabilir. Belirli bir yaş aralığı yoktur. Çocukluk çağlarından yaşlılık dönemine kadar her dönemde uygulanabilir. Önemli olan kişinin buna ne kadar ihtiyacı olup olmadığıdır. Renk terapisi, vücutta genel dengeyi kurmak için de uygulanır. Dolayısıyla tamamen sağlıklı insanlarda da uygulamanın hiçbir mahsuru yoktur.
Kendini depresif hisseden birinin üzerine giyebileceği kırmızı ya da turuncu gibi canlı renkler, gün içerisinde daha aktif olunmasını sağlayabilir. Her yaş grubunda çok etkili bir şekilde kullanılabilecek yöntemdir.
Renk terapisinin yararları saymakla bitmez denebilir. Ruhani ve fiziksel durumları, sinir sistemini etkiler. Dolayısıyla genele bakıldığında renkler hayatın tamamını etkiler. O gün mutlu ya da mutsuz olmanızı bile organize edebilir.
Gün içerisinde ormana gittiğinizde daha dingin, güvenli ve mutlu hissedersiniz. Simsiyah bir ortama girdiğinizde ise daha depresif hissedersiniz. Bunlardan yola çıkarak bakıldığında renkler hayatın her alanında çok ciddi anlamda etkilidir. Bütün hastalıklarda kullanılacak farklı farklı renkler de vardır.
Renkler hayatımızın tamamını kaplar. Dolayısıyla renklerin artı etkileri olabileceği gibi negatif etkileri de çok net bir şekilde olabilir. Seçeceğimiz, giyeceğimiz, duvarlarda kullanacağımız hatta yiyeceğimiz besinlerdeki renkleri bile çok düzgün şekilde seçmeliyiz.
Eğer ki vücutta tümör varsa asla ve asla yeşil rengin kullanılmasını istemeyiz. Çünkü yeşil büyümeyi tetikleyen bir renktir. Çok fazla yeşil kullanırsanız tümörü de büyütebilirsiniz. Kırmızı rengin yoğun olması, yüksek tansiyonunun bulunduğunun bir göstergesidir. Uzman kişiler tarafından belirlenmiş renkleri kullanmak aslında çok elzemdir.
Kişiler karşımıza geldiğinde genelde değerlendirme yaparız. Kişinin genel sağlık durumu ve genel mental durumu incelenir. Depresif hissedip hissetmediği, korkuları, güven duygusu gibi iniş çıkışlarından bahsedilir. Buna artı olarak fiziksel durumu, kan durumu, sistemik hastalıkları değerlendiriliriz.
Kişilerin vücudundaki enerjileri ölçmek bile mümkündür. Dolayısıyla çakralardaki renklere de bakılabilir. Her çakranın bir enerjisi vardır, bu çakraları kontrol ederek neye ihtiyacı olduğunuzu bulabiliriz. Çakraların dengelenmesi demek, sinir sisteminin ve organların dengelenmesi demektir.
Renk terapisinin farklı farklı uygulama çeşitleri vardır. Öncelikli olarak kişinin kendi rengini bulması çok önemlidir. Eğer yanlış renk seçimi yapılırsa, tamamen negatif durumlarla karşılaşılabilir. Evde kullanılabilir, duvarlar ona göre dizayn edilebilir. Çalışma odasında sarı, dinlenme odasında mavi, yatak odasında kırmızı renkler kullanılabilir. Kıyafetlerde çok daha rahat bir şekilde kullanılabilir. O gün kendinizi üşütmüş hissediyorsanız, kırmızı giyerek kan dolaşımını arttırabilirsiniz. Kendinizi daha depresif hissediyorsanız, turuncu giyin neşelenin, insanlara enerji dağıtın, kendiniz o enerjiden yararlanın.
Enerji boyutunda üzerimizde uygulamayı çakraları dengelemek için yapabiliriz. Her çakranın kendine ait bir rengi vardır. Çakraların bulunduğu bölgelerin üzerine bu renklere ait kartonlar ya da kumaş parçaları konur. Böylelikle o bölgedeki frekansı ve titreşimi dengeleyerek, çakranın düzgün bir şekilde çalışması sağlanır. Çakralar dengelendiği anda bütün vücudun dengesi kurulmuş olur.
Işık projektörleri ile, bir bölgeyi uyarmak için ışıklar kullanılabilir. Bir bardak suyun üzerini renkli bir mukavva veya kumaş parçasıyla kapatıp, onu güneş ışığının altında 1-3 saat arasında bekletebilirsiniz. O süre içerisinde rengin frekansı ve enerjisi suya geçer. Bu suyu içerek kendinizi tedavi etmiş olabilirsiniz.