ABD'de devam eden İran'a yönelik yaptırımların yasa dışı yollarla delinmesi davasında Reza Zarrab yeniden tanık kürsüsüne çıktı. Zarrab, "Erdoğan ve Babacan İran ile altın ticaretinin başlatılması talimatı verdi. Ziraat Bankası ve VakıfBank'a, benim ile ilgili işlemlerime yardımcı olmaları için de talimat verdiler" dedi.
Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın akrabaları ve yakınları tarafından para aktarıldığını iddia ettiği Bellway Ltd. şirketinin sahibi Bahattin Ayan, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, şirketlerinin asıl hesaplarında yaptıkları incelemelerde swift mesajlarda ve dekontlarda böyle bir para hareketinin bulunmadığını ileri sürerek belgelerin sahte olduğunu iddia etti.
NEW YORK TIMES: ABD'DEKİ DAVADA İLK KEZ ERDOĞAN'IN İSMİ GEÇTİ
ABD'de devam eden İran'a yönelik yaptırımların yasa dışı yollarla delinmesi davasını yakından takip eden New York Times muhabiri Benjamin Weiser, iş adamı Reza Zarrab'ın ifadesinde planda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da izni olduğunu söylediğini belirtiyor.
"Manhattan'daki davada Türkiye ve İran vatandaşı iş adamının verdiği ifadeye göre, Recep Tayyip Erdoğan şahsi olarak iki Türk bankasına ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını ihlal eden planda yer almaları izni verdi.
"Duruşmaya tanık kürsüsünden katılan iş adamı Reza Zarrab Perşembe günkü ifadesinde, 2012'de dönemin başbakanı Erdoğan ve dönemin hazineden sorumlu bakanının (Ali Babacan) bankalara İran ile altın ticaretinin başlatılması talimatını verdiğini söyledi."
Haberde Zarrab'ın duruşmadaki bu ifadelerinden hemen önce, Erdoğan'ın "Biz ambargoyu delmedik" açıklaması yaptığına dikkat çekiliyor.
"ERDOĞAN'IN İSMİ İLK KEZ GEÇTİ"
New York Times, Zarrab'ın bu ifadesi ile Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın isminin davada ilk kez geçtiğine dikkat çekiyor.
Haberde planın ilk kez 2013'te Türk polisi tarafından ortaya çıkarıldığı ve Erdoğan hükümetinin soruşturmayı sonlandırdığı belirtiliyor.
"O günden bu yana Erdoğan Amerika'da süren incelemeyi kınıyor ve konuyu sürekli olarak Amerikalı yetkililerle görüşmelerinde dile getiriyordu."
ÖZET
-ABD'de devam eden İran'a yönelik yaptırımların yasa dışı yollarla delinmesi davasında Reza Zarrab yeniden tanık kürsüsüne çıktı
-Reza Zarrab bugünkü duruşmaya mahkum kıyafetiyle değil, takım elbiseyle getirildi
-Zarrab FBI'ın, cezaevinde tehdit edildiği için kendisini koruma altına aldığını söyledi
-İş adamı, "Erdoğan ve Babacan İran ile altın ticaretinin başlatılması talimatı verdi" dedi
-Zarrab ayrıca Erdoğan ve Babacan'ın Ziraat Bankası ve VakıfBank'a, kendisi ile ilgili işlemlere yardımcı olmaları için de talimat verdiklerini öne sürdü
-Tanık kürsüsündeki Zarrab, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler'den nasıl yardım istediğini açıkladı.
-Duruşmayı izleyen gazeteci Zavadsk'ın yorumu: Mehmet Hakan Atilla'nın bu büyük oyunun fikir babası değil piyonu olduğu anlaşılıyor
"ZARRAB COŞKUSUNU BASTIRAMADI, UTANMASA ÇIĞLIK BİLE ATABİLİRDİ"
Habertürk yazarı Serdar Turgut, ABD'nin İran'a yönelik ambargosunu deldiği iddiasıyla tutuklu Türkiye ve İran vatandaşı iş adamı Reza Zarrab'ın yargılandığı mahkemenin ikinci duruşmasını yazdı. Dünkü mahkemede mahkum kıyafetinin yerine sivil giysilerle gelen Zarrab'ın rahat ve şık olduğunu belirten Turgut, "Zarrab’ın son derece komplike olan kara para aklama şemalarını çizerken anlattıklarının şehvetine kapıldığı da görülüyordu. Sanki o anda mahkeme salonunda değil, üniversitedeki ders salonundaydı" dedi.
Turgut, "Kırmızı ve mavi tebeşirle çizdiği çizgiler bir noktada birleştiği anda Zarrab coşkusunu bastıramadı, utanmasa çığlık bile atabilirdi. Çizgiler birleşmiş ve kara para aklama operasyonu başarıyla tamamlanmıştı, yani mutlu olmaması için bir neden yoktu" diye yazdı.
Serdar Turgut'un "2. gün casual chic" başlığıyla yayımlanan (1 Aralık 2017) yazısı şöyle:
DAVADAN NOTLAR-2
- REZA Zarrab, duruşmanın ikinci gününe “rahat-şık” (casual chic) diye tanımlanabilecek bir kıyafetle geldi. Beyaz, yakası açık gömlek üstüne koyu renkli bir ceket ve altına bej pantolon giymişti. İlk günde mahkûm kıyafetiyle getirilmesi Yargıç Berman’ı rahatsız etmiş ve yetkilileri uyarmış. Bunun üzerine avukatları ilk günün sonunda Zarrab’a, ikinci gün istediği kıyafeti giymekte serbest olduğunu söylemişler.
- Bu konuda Yargıç Berman bir espri de yaptı. “Kıyafet konusunda neden bu kadar duyarlı olduğumu soruyorsanız, benim karım hiç durmadan bana ‘Onu neden giydin?’ diye sorar da ondan” deyince salondaki ağır hava biraz dağıldı.
- Savcılık da ilk sorusunu bu kıyafet hakkında sordu. “Hâlâ gözetim altında tutuluyorsunuz değil mi?” deyince Zarrab’dan “Gayet tabii”cevabını aldı. “Neden gözetim altında tutuluyorsunuz?” sorusuna iseZarrab’ın “Almakta olduğum tehditler nedeniyle” diye cevap vermesi dikkat çekti.
- Zarrab, hâkim yerini alırken de jüri yerleşirken de ayağa kalkıp önünü ilikledi. Hâkim kendisi yerleşirken bunu yapmasına gerek olmadığını belirtti, ama jüri için gösterilen saygı konusunda bir şey söylemedi.
- Zarrab’ın sorgulama başlamadan önce sık sık gözlerinin dalıp gittiği görülüyordu. Önündeki ekrana yorumlaması için konulan belgelere bakarken gözlerini çok kıstığından, “Acaba FBI onu bir göz doktoruna mı gönderse” diye de düşündüm.
- Doğası gereği izleyenin içini basan bir ortamda gelişen davada arada bir insanı gülümseten şeyler de olabiliyor. Zarrab’ın mali suçları nasıl işlediği sorulunca anlattıkları öylesine karmaşıktı ki, savcı konuların tamamen dışında olan kafası karışık jüriye konuyu biraz daha anlaşılır kılmak için, “Kalkıp bir şema üzerinde anlat her şeyi” dedi.
- Tabiatı gereği mi yoksa bu davada yaşadığı travmalardan dolayı mı bilmem ama, bu Reza Zarrab çok kibar bir insan. Sanığı suçlarken bile“Hakan Atilla Beyefendi” diyor. Savcı ne sorarsa, “Tabii efendim” diye başlıyor konuşmasına. Savcı, “Şema çizerek anlat” deyince de “Tabii efendim” diyerek yerinden kalktı. Jürinin önüne bir tablo konuldu ve Zarrab, eline kırmızı ve mavi tebeşirler alıp tabelanın önüne geçti. Bir renk altın hareketlerini temsil edecekti, diğeri de para hareketlerini.
- Ayakta anlatmaya başladığında gözlerimin önünde bir dönüşüm gördüm. Birden ilk önce sanıkken sonra tanık oluveren Zarrab, şimdi de bir business doktora dersinde ders veren bir profesöre dönüşmüştü. Hakan Atilla’nın avukatlarından Victor Rocco, Zarrab’ın mahkeme salonunu bir şova dönüştüreceğini daha önce söylemişti, ama o bile herhalde bu kadarını tahmin edemezdi.
- Zarrab’ın son derece komplike olan kara para aklama şemalarını çizerken anlattıklarının şehvetine kapıldığı da görülüyordu. Sanki o anda mahkeme salonunda değil, üniversitedeki ders salonundaydı.
- Bir zamanlar doktora yapmış olduğumdan fena sayılmayacak ekonomi bilgim vardır, ama anlattıklarından bir kelime bile anlamadım. Anlattıkları mali suçlar konusunda bir bilimkurgu senaryosu gibiydi.
- Davayı açmış olan Manhattan güney bölgesi savcıları, mali suçlar konusunda dünyanın en deneyimli savcılarıdır. Onların baktığı bölgeye Wall Street de dahildir. Onların bile anlamakta zorlandığı şemaları, birçoğu uyumamak için mücadele etmekte olan jürinin anlayabilmesi mümkün değildi.
- O kadar çok şema çizdi ki, önüne konulan büyükçe tabela da yetişmemeye başladı. Savcı yanına bir tabela daha koymanın gerekebileceğini söyledi. Sonunda dayanamayarak Zarrab’ın yanına gelip,“Bu noktada neler oluyor, tekrar anlat” deyip tabelada bazı noktalara işaret etmeye başladı. Zarrab da “Tabii efendim” diyerek müthiş bir keyifle tekrardan anlattı.
- Anlatmaktan o kadar keyif almıştı ki oturduğunda sorular sorulurken,“İsterseniz kalkıp şema üzerinde anlatayım” bile dedi. Savcı onu tekrar ayağa kaldırmaktan gözü korkmuş olmalı, “Onu sonra yaparız, sen şimdi cevap ver yeter” dedi.
- Kırmızı ve mavi tebeşirle çizdiği çizgiler bir noktada birleştiği anda Zarrab coşkusunu bastıramadı, utanmasa çığlık bile atabilirdi. Çizgiler birleşmiş ve kara para aklama operasyonu başarıyla tamamlanmıştı, yani mutlu olmaması için bir neden yoktu. Tabii bu arada tabelada vurgulanan 10 farklı alanda yapılanları anlatırken verdiği isimlerle birçok insanın da başı yanmaya başlamıştı. Ama anladığım kadarıyla işin bu yanı Zarrabaçısından bir teferruattı artık.
İkinci gün verdiği isimlerle işin siyasi boyutunu da en üst perdeden mahkemenin kayıtlarına geçirdi. Bu konulara girildiğinde sanık ve avukatların masasının çok hareketlendiği, birbirleriyle yoğun konuştukları görüldü.