Aralarında spor dünyasının ünlü isimleri Arda Turan, Emre Belözoğlu, Fernando Muslera ve Selçuk İnan'ın da bulunduğu toplam 21 kişiyi dolandırdığı iddiasıyla 252 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Seçil Erzan'ın davası gündemdeki yerini korurken yeni gelişmeler de yaşandı. Dolandırıldığını iddia eden futbolculardan bir kısmının avukatlığını yapan Rezan Epözdemir'in katıldığı bir canlı yayındaki açıklamalarının ardından Denizbank'tan yeni bir hamle geldi.
Bankanın açıklamasında "Hedefe giden her yolu mubah kabul eden, ilgisi olmadığını bildiği kağıt parçalarıyla televizyon kanallarını dolaşan, DenizBank ismini karalayarak medya üzerinden algı operasyonu yapmak ve popülarite kazanmak amacıyla hareket eden bu kişiyle ilgili, önceki dönemde olduğu üzere mesnetsiz ve gerçekleri çarpıtan açıklamaları ve söz konusu tekzip metnine konu olan ifadelerinden hareketle, mensubu olduğu baroya şikayette ve Cumhuriyet Savcılığına da suç duyurusunda bulunulacaktır." denildi.
Denizbank'ın açıklamalarının ardından ise Rezan Epözdemir sosyal medyadan çok konuşulacak iddialarda bulundu. Epözdemir paylaşımlarında şunları ifade etti:
"Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, turizmci olan bir müvekkilim vasıtasıyla onu bitireceğim, ona soruşturma açtıracağım şeklinde tarafıma haber yollamıştır. Muhalif medyada kredi ve ticari iliski içerisinde olduğu ve maaşının anılan banka üzerinden alan bazı basın ve yayın organlarının patronlarını arayarak beni yayınlara çıkarmamak ve Denizbank lehine haberler yaptırmak için baskı uygulamıştır. İş dünyasından kıramayacağım çok önemli isimlere rica ederek, dosyadan çekilmem ile ilgili baskı uygulamıştır. Bunlara ilişkin kayıt, belge ve bilgiler mevcuttur.
Müvekkillerim ve konuya vakıf olanlar da bütün detayları bilmektedir. Son tahlilde, yarınki duruşma öncesi yapılan açıklama, tarafıma uygulanan sansür ve baskıların yegane amacı, dosyadan çekilmem için psikolojik baskı uygulamak ve kamuoyunu manipüle etmektir. Bu gibi açıklamalar ve baskılar, daha önce kamuoyuna malolmuş bir çok dosyada mağdur aile vekilliği yapmış olan ve bunlarla karşılaşmış olan tarafımda hiç bir etki yaratmayacağı gibi, hukuki sürecin tamamlanması, olayda sorumluluğu olan tüm faillerin hukuken hesap vermesi ve adaletin tecellisi ve maddi gerçeğin ortaya çıkması için hukuken mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir. Bu açıklama ve yapılan başvurulara ilişkin Denizbank yetkilileri hakkında tarafımca TCK m. 267 uyarınca iftira ve TCK m. 1251//2/4 uyarınca Hakaret suçundan ötürü şikayet ikame edilecek ve gerekli hukuki yollara başvurulacaktır. Gereği kamuoyunun bilgilerine saygılarımla sunulur. Bir kısım Müştekiler Vekili Av. Dr. Rezan Epözdemir"
Epözdemir diğer bir paylaşımında ise şu ifadeleri kullandı:
Denizbank tarafından yapılan basın açıklaması açıkça gerçeğe aykırı, hukuki dayanaktan yoksun, mesnetsiz ve kamuoyunu manüple etmeye yöneliktir. 12.01.2024 tarihli duruşmada C.M.K m. 201 uyarınca Sanık Seçil Erzan'a tarafımızca katılan vekili olmamız hasebiyle doğrudan sorular sorulmuş, bu kapsamda akrabası olan Tanın Yılmaz ile 28.01.2023 tarihli megeve yazışması ve yazışmada kastedilen " dünyaları alan, % 50 alan kim? 3 ve 4 numara kim? " diye sorular sorulmuş, kendisinin konuşmanın tarafı olan kişinin eşi ve kardeşleri demesi üzerine verilen cevabın mantık kurallarına aykırı olması hasebiyle bütün salon ve müştekiler gülmüştür. Bunun üzerine tarafımızca anılan konuşmadan 5 gün sonra yani 03.02.2023 tarihinde açık kaynaklarda yer alan " Quality " dergisinde yer alan ve konuşmanın yapıldığı tarihlerde Hakan Ateş ve iş dünyasında bir grubun eşleriyle orada olduğuna dair fotoğraf ve basındaki haberler sorulmuş ve kastedilenin Hakan Ateş olup olmadığı sorulmuştur. Bu haber ve açık kaynaklardaki fotoğraflar da dosyaya sunulmuştur. % 50 alan kim? Zenginleşen kim? 3 ve 4 numara kim diye sorulmuştur. Kovuşturma aleni olduğundan içerideki basın mensupları da bu soruyu haber yapmışlardır. Burada aslında kastedilenin kimin olduğunun gayet açık olduğu da tarafımızca beyan edilmiştir. Bu soru karşısında yaşanan panik, bizim sürecin başından beri olayın zimmet olduğu, Hakan Ateş'in 12 müşteki iddiası ve onlarca delil olmasına rağmen bırakın şüpheli olarak, tanık olarak dahi ifadesinin alınmamasının bir hukuk garabeti olduğu, bu suça ilişkin verilen karara karşi kanun yararına bozma ve aym'ye bireysel başvuru yapmamız, Hakan Ateş ve diğer banka yöneticileri hakkında, Seçil Erzan'ın 02.05.2023 tarihli beyanında etraflıca anlattığı üzere Hakkında suç delillerini gizleme, yok etme ve değiştirme ile hürriyeti tahditten şikayetçi olmamız, BDDK kararının iptali için idare mahkemesine başvuru yapmamız ve bu süreci etkili bir şekilde hukuken takip etmemiz nedeniyle hasmane tavırlarla ve psikolojik baskı uygulamak amacıyla iş bu kötü niyetli açıklama yapılmıştır.
Sayın Hakan Ateş ve Denizbank'ın bu süreçte cevaplaması gereken asıl sorular şunlardır.
1) Madem
olaya herhangi bir dahilleri yok, niçin Seçil Erzan'ı 02.05.2023 tarihli kendi beyanına göre iki gün gözaltında tutmuşlardır? İfadesini yönlendirmişlerdir?
2)Telefonunu kırıp yeni bir telefon vermişlerdir?
3)İki telefonunu da avukatları marifetiyle dosyaya kendileri sunmuştur. Sanığın telefonlarının Avukatların elinde ne işi vardır?
4) Ha keza kamera kayıtların 10 Nisan'da genel müdürlüğe alıp niçin 28 Nisan'da mali şubeye teslim etmişlerdir? 18
gün kamera kayıtlarına ne yapmışlardır?
5) Bilirkişi raporunda bu kayıtların silindiği, zamanların tutmadığı, tahrif edildiği yazılmaktadır? Bu kayıtları kim silmiştir?
6) Whatsapp konuşma dökümlerinde Seçil Erzan'ın herkesle konuşması yer alırken niçin banka yöneticileriyle
Olan yazışmaları yoktur?
7) Banka teftiş kurulunun tek yanlı raporunu hazırlayan kişi aynı zamanda savcılıkta yürüyen Suç delilleriniz gizleme ve hürriyeti tahdit dosyasında şüpheli midir? Şayet böyleyse bu nasıl objektif rapordur?
8) 8) bu konuda yürüyen soruşturmaların akıbeti nedir? İşte tam da bu soruların cevaplanması gerekir