O güzel, başarılı ve yer aldığı projelere bakılırsa son derece cesur bir kadın! "Wipe Out" ve "Fear Factor"u da milyonlara sevdiren isim... Bu programlar için albüm tanıtımını bir kenara atıp yollara düşen, Arjantin-Türkiye hattını su yoluna çeviren Asuman Krause, televizyon macerasını D-Smart dergisine anlattı.
"Wipe Out" projesine nasıl dâhil oldunuz?
- Hazırlık aşamasında akıllarına gelen ilk isim benmişim, dolayısıyla kendimi bir anda görüşmelerde buldum. Karşılıklı fikir alışverişleri sonrası Arjantin'e doğru yola koyuldum. O kadar güzel gelişen bir süreçti ki; hayatım Wipe Out öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrıldı.
Sık sık Arjantin'e gidip geliyorsunuz. Oradaki atmosferden biraz bahsedebilir misiniz, uyum sağlayabildiniz mi?
- İlk gittiğimde tabii ki bir yadırgama dönemim oldu. Biraz yemek sıkıntısı çektik. Ama çok geçmeden bize hitap eden restoranları keşfettik. Meksika restoranları tamamen bizim yemek kültürümüze uygun... Bu ufak sıkıntıyı aştıktan sonra da çok rahatladık. Çünkü insanları bize o kadar benziyorlar ki... Bizim insanımızın sıcaklığını onlarda bulabiliyoruz bile diyebilirim.
Sizi şu an "Fear Factor"de izliyoruz. "Wipe Out" bitti mi?
- Hayır. O da yeni sezonda tüm hızıyla devam edecek. Sadece bir süreliğine ara verdik, onun yerine "Fear Factor"le izleyici karşısındayız. Çünkü ekip olarak "Bir program çok izleniliyorsa, onları sıkana kadar bunu devam ettirmemeliyiz" mantığını yok etmek istedik. "Wipe Out"u biraz özletelim dedik yani... Ama dediğim gibi, yeni heyecanlarla tekrar seyircimizle buluşacağız.
MEĞER NE KADAR SOĞUKKANLIYMIŞIM
"Wipe Out" ve "Fear Factor" sizi Türkiye'den uzaklaştıran iki proje. Hiç "buradaki şansımı riske atıyorum" düşüncesine kapılmadınız mı?
- "Her reddediş yeni bir başlangıçtır" sözü benim hayat felsefem gibidir. ılk "Wipe Out" teklifini kabul ettiğimde, albümüm yeni çıkmıştı. Burada olup promosyonumu yapmam gerekirken Arjantin'e gitme kararı aldım. Çünkü bu programda kendimi bulmuştum. O nedenle de asla reddetmeyi düşünmedim. Birkaç iş yapmak yerine tek bir tane devamı gelebilecek iş yapmayı tercih ediyorum. Kaybedeceklerimi düşünmeden, kazanacaklarıma odaklanıyorum.
"Fear Factor Extreme"de izleyicilerin tüylerini ürperten bölümler olabiliyor. Sizin hiç dayanamadığınız durumlar oldu mu?
- Sınırları zorladığımız durumlar elbette oluyor. Ama ben bu program sayesinde aslında ne kadar soğukkanlı olduğumu fark ettim. Hayvanlarla ilişkim hep iyiydi, ama bu kadar cesaretli olduğumu bilmiyordum. "Fear Factor"de de bir ilki başardım bu arada. Bu programı sunan dünyadaki tek kadın sunucuyum.
RİSK ALMAYI SEVİYORUM
Mankenlik, sunuculuk ve iki albüm... Bundan sonra sunuculuğa mı ağırlık vereceksiniz?
- Albüm için acelem yok. şarkı söylemeyi çok seviyorum, ama sesim ben olduğum sürece var. Dolayısıyla son dönemde tam anlamıyla sunuculuğa kanalize olmuş durumdayım. Bundan sonra albüm çıkartırsam, bu büyük bir proje olur. Yıllar sonra raftan albümümü aldığımda "Çok güzel bir iş yapmışım" demek, tozlanmış bir albümden şarkılarımı ilk günkü zevkle dinlemek istiyorum.
Hayatınızında riskin yeri nedir? Sizin için risk, bir kaçışı çağrıştırabilir mi?
- Risk almayı severim. ılk olarak kalbimin ne isteğini düşünürüm; beni mutlu edecek bir şeyse, riskli olmasına rağmen gözümü kırpmadan kabul ederim. Önemli olan neyi istediğimdir. Plan yapıp, düşünüp karar veren biri hiç olmadım. Bu yüzden risk, hayatımın tam ortasında yer alıyor.
ÖZEL HAYATIMA DAİR PİŞMANLIKLARIM VAR
Hayatınızdaki en büyük pişmanlığınız nedir?
- Pişmanlık duyduğum konular var. Buna özel hayatım da dâhil... "Pişmanlığım yok" gibi vitrin bir laf kullanmak istemem. Ama duyduğum her pişmanlık, beni bir sonraki hatadan bir adım daha uzaklaştırıyor. Yaşadığım her şey, beni ben yaptı. Eğer albümüm yeni çıkmışken, tanıtım telaşına düşüp "Wipe Out" teklifini reddetseydim, pişmanlıklarıma yenisini eklemiş olurdum. Çünkü o program benim için bir dönüm noktası.