İSTANBUL (İHA) - Romatizmanın, yaygın kanaatin aksine yaşlılık hastalığı olmadığına dikkat çeken Memorial Hastanesi Romatoloji Uzmanı Dr. Selda Öktem, "Gençlerde eklem ağrıları önemsenmiyor. Oysa çoğu romatizmal hastalık genç yaşlarda başlıyor. Özellikle
omurga romatizmaları genç erkekleri etkilerken, eklem romatizmaları doğurganlık çağındaki kadınlarda daha sık görülüyor" dedi. Dr. Öktem, bu hastalıkta düzenli doktor takibinin şart olduğunu söyledi.
Romatizmal hastalıklarla ilgili bilgi veren Dr. Selda Öktem, "Romatizma kelime olarak eski Yunan kökenlidir, 'eklemlerde kötü özellikli iltihaplı sıvı birikmesi' demektir. Romatizmal hastalıklar MÖ 8000 yılından beri bilinmektedir; ama aydınlığa kavuşması son 20-25 yılda olmuştur" dedi. Romatizmal hastalıkların genel itibariyle kronik (süreklilik gösteren) hastalıklar olduğunu vurgulayan Dr. Öktem, "Bir kişiye romatizmal hastalık tanısı konduğunda, kişi bu hastalıkla yaşamayı öğrenmelidir. Ama bu kişileri korkutmasın, sürekli ve düzenli olarak hekim takibinde olmasını ve ilaç kullanmasını gerektirir. Şeker hastalığı ve hipertansiyon gibi" diye konuştu. Romatizmal hastalık denilince geniş bir hastalık grubunun buna dahil olduğunu ifade eden Dr. Öktem, "İltihaplı eklem romatizmaları, omurga romatizmaları, gut, behçet hastalığı, ailesel Akdeniz ateşi, kireçlenme (osteoartrit), damar romatizmaları (vaskülit), fibromiyalji sendromu (yumuşak doku romatizması) gibi sayamadığım birçok hastalık romatizmal hastalıklar sınıfına girer ve Romatoloji uzmanları tarafından takip edilmelidir. Romatolojik hastalıklar ayrı bir uzmanlık alanıdır" şeklinde konuştu. Her eklem ağrısının romatizma olmadığını vurgulayan Dr. Selda Öktem, hastalık belirtileriyle ilgili şunları söyledi:
"Çoğu romatolojik hastalıkta ağrıya ek olarak eklemde şişlik, hareketlerinde kısıtlılık ve özellikle güne başlarken eklemlerinde sertlik hali söz konusudur. Toplumumuzda çoğunlukla romatizma kelimesi ağrıyla eşdeğer şekilde kullanılmaktadır; ama bu doğru değildir. Ağrının romatizmal hastalığın göstergesi olup olmadığı hekim tarafından ayırt edilmelidir."
Çoğunlukla romatizmal hastalıkların eklemlerden başladığını söyleyen Dr. Öktem, "Hastalığın tipine göre eklemlerde şekil bozukluklarına ve kalıcı değişikliklere neden olurken, bir kısmında iç organlarda da (akciğer, böbrek, karaciğer vb.) harabiyet yapabilmektedir. Vaskülitler (damar romatizmaları) dediğimiz grupta ise öncelikli hedef damarlardır. Eğer iç organları besleyen damarlar etkilenmişse solunum, böbrek yetmezliği, sindirim sistemi yakınmalarına neden olabilmektedir" dedi.
"ROMATİZMADA GENETİK YAPI ÖNEMLİ" Dr. Öktem, eklem ve omurga romatizmalarında görülen şikayetleri ise şöyle sıraladı:
"Eklemlerde ağrı, şişlik, hareket kısıtlılığı, sabahları eklemlerinde sertlik olması, daha sonra yavaş yavaş gevşemesi, el parmaklarında soğukta beyazlaşma, sararıp solma, cilt altında bezeler, güneşte ciltte aşırı duyarlılık ve yaralar gelişmesi, ellerde veya vücudun herhangi bir yerinde deride sertlik, güçsüzlük, merdiven inip çıkamama, oturup kalkamama ve kaslarda ağrı, özellikle sabahları daha belirgin bel ağrısı ve tutukluk hali, gözlerde sık sık iltihaplanma (üveit)."
Çoğu romatizmal hastalıkta genetik yapının önemine dikkat çeken Dr. Öktem, "Yani bazı genlerin varlığı romatizmaya yatkınlık yaratır. Çevresel koşullar, enfeksiyon etkenleri ve bilemediğimiz bazı durumlarda, genetik olarak romatizmaya yatkın kişilerde hastalık ortaya çıkabilir. Romatizmal hastalıkların nedeni hala tam bilinmiyor ve önlem alabilmek gibi bir durum söz konusu değil" dedi.
Soğuk havanın romatizmada doğrudan etken olmadığını belirten Dr. Öktem, "Soğuk havalarda ve nem oranının yüksek olduğu hallerde eklem içinde bulunan az miktardaki kayganlaştırıcı sıvının akışkanlığı ve dağılımı değiştiği için ağrı ve sızı olması doğaldır. Bu durum sağlıklı bireylerde de görülür, kişisel duyarlılıklar önemlidir. Ancak romatizmaya neden olmaz ve tek başına romatizma düşündürmez" diye konuştu. Romatizmanın, sanılanın aksine yaşlılık hastalığı olmadığına da değinen Dr. Öktem, şunları söyledi:
"Yaş ilerleyip eklem ağrıları başlayınca herkes romatizma olduğunu düşünüyor veya gençlerde eklem ağrıları önemsenmiyor. Çoğu romatizmal hastalık genç yaşlarda başlıyor. Özellikle omurga romatizmaları genç erkekleri etkilerken, eklem romatizmaları doğurganlık çağındaki kadınlarda daha sık görülüyor. Genç erkeklerde görülen bel ve kalça ağrıları maalesef mekanik sebeplere ve bel fıtığına yorulup, romatizma düşünülmüyor. Bu da çok erken yaşlarda omurga hareketlerinin kısıtlanmasıdır" şeklinde konuştu.
"ROMATİZMA ÇOCUKLARDA DA GÖRÜLEBİLİR" Çocukluk yaş grubuna özgü romaiyrı bir uzmanlık alanıdır" şeklinde konuştu. Her eklem tizma tiplerinin de bulunduğunu kaydeden Dr. Selda Öktem, "Çok küçük yaşlarda bile başlayabilir. Eğer erken teşhis edilip tedavi edilmezse kalıcı sakatlıklara ve gelişme geriliğine neden olabilmektedir" uyarısında bulundu. Ailede romatizmal hastalık olmasının diğer kişilerde risk doğurduğuna da değinen Dr. Öktem, "Ailede romatizmal hastalık olması aynı veya farklı bir romatizmal hastalık için yatkınlık olduğunu düşündürür. Ama bu hiçbir zaman kesinlik taşımaz, daha önce de söylediğimiz gibi bilemediğimiz çevresel koşullara maruz kalınmazsa hiçbir şey de olmayabilir. Daha özetle romatizmal hastalıktan kuşkulandığınız kişinin ailesinde de romatizma olması tanınızı kuvvetlendirir; ama ailesinde romatizma olduğu bilinen sağlıklı bir kişide romatizma gelişeceğinin göstergesi değildir" dedi. Dr. Öktem, romatizmal hastalığı olan kişinin gebe kalması halinde bebekteki risk faktörü hakkında şunları söyledi:
"Romatizmanın tipine göre, iç organlarda harabiyet olup olmamasına göre durum değişir. Hastalığının o dönemde aktivitesi azalmış ve kontrol altına alınmışsa, uzun süredir hastalık şiddetinde alevlenme olmamışsa ve bazı incelemelerden sonra gebeliğe izin verilebilir. Bu süreçte çok sıkı takip gerekir."
Bazı romatizmal hastalıklar gebelik esnasında alevlenip artış gösterirken, bazılarının tamamen sessizleştiğini ifade eden Dr. Öktem, "Hekim onayı alınmadan gebe kalınmamalıdır. Tedavide kullandığımız bazı ilaçların uzun süren etkilerinin olması nedeniyle ilaç kesildikten sonra da bir süre beklemek gerekmektedir. Bulaşıcılık gibi bir durum söz konusu olmadığı için bebeğe geçmez. Ama anne kanından bebeğe geçebilen bazı maddeler nedeniyle bazı romatizmal hastalıklarda bebeğin ilk günlerinde olumsuzluklar olabilir; ama bu geçicidir. Örneğin lupuslu gebeden doğan bebek lupuslu doğmaz. Genetik yapıyı taşıyabilir; ama ilerleyen yıllarda lupus hastası olup olmayacağı söylenemez" diye konuştu. Dr. Öktem, romatizmanın tedavisiyle ilgili şunları söyledi:
"Romatizma, şeker hastalığı ve hipertansiyon gibi kronik bir hastalık. Bu nedenle tedavi belli bir süre değil, ömür boyudur. Hastalığın şiddetine göre zaman zaman az, zaman zaman çok ilaç kullanmak gerekebilir. Tamamen hastalığı ortadan kaldırmak mümkün olmaz; ama kontrol altına alınabilir. Kontrol altındaki hastalık birden alevlenebilir, bu nedenle hiçbir yakınma olmasa dahi sürekli hekim takibi gereklidir. Tedavide romatizmanın temel etkili ilaçları ve yardımcı ilaçlar kullanılır. Temel etkili ilaçlar bağışıklık sistemi üzerine etkilidir. Düzenli hekim takibi, kan testleri takibi gerektirir. Kortizon çok sık kullandığımız, kimi zaman hayat kurtarıcı bir ilaçtır. Bu önemli ilaçların mutlaka doktor kontrolünde kullanılıp, doktor kontrolünde bırakılması gerekir " şeklinde konuştu.
Bu hastalıkta egzersizin mutlaka gerekli olduğunun altını çizen Dr. Öktem, "Hareketleri sınırlanmış eklem ve omurganın esnekliğine kavuşması için, kas ağrılarında spazmın çözülmesi için çok egzersiz önemlidir" dedi. Romatizma tedavisinde kaplıca etkisine de değinen Dr. Öktem, genel olarak iltihaplı eklem romatizmalarına kaplıca ve sıcak uygulamaların iyi gelmediğini belirterek, aktif hastalık esnasında yakınmaları daha da artırabildimaiyrı bir uzmanlık alanıdır" şeklinde konuştu. Her eklem ğini söyledi. Dr. Selda Öktem, "Kaplıcanın kireçlenmede faydası vardır. Kaplıcaya gitmeye karar vermeden önce hekim onayı alınması önemlidir" dedi.