Ruh sağlığını korumak için yapılması gerekenler

Ruh sağlığı ve ruh hastalıklarına farkındalık oluşturmak için 1992 yılından beri her 10 ekimde Ruh Sağlığı Günü kutlanıyor. Bu yılın ruh sağlığı teması ise "Ruh Sağlığında Saygınlık". Haberimizin detaylarında ruh sağlığı günü hakkındaki bilgilere ulaşabilir, ruh sağlığını korumak için yapılması gerekenleri okuyabilirisiniz.

10 ekim Dünya Ruh Sağlığı günü. Hastalandığımızda doktora, sağlam bir vücut, form tutmak için spor salonlarına gidiyoruz. Bedenimize, yediklerimize, içtiklerimize bu kadar dikkat ederken ruh sağlığımız aklımıza bile gelmiyor. Oysa ruh sağlığını korumak için de çaba gösterilmeli. Haberimizin detaylarında DÜnya Ruh Sağlığı günü ve ruh sağlığını korumak için nelerin yapılabileceğini bulabilirsiniz.

Kırıkkale Halk Sağlığı Müdürü Dr. Feramiş Ender Güngüneş, toplumun ruhsal hastalıklara yönelik tutumlarının, hastaların çare arama davranışını ve tedaviye uyumunu doğrudan etkilediğini bildirdi. Güngüneş, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, 1992 yılından bu yana her yıl 10 Ekim'de kutlanmakta olan bugünün, 2015 yılı temasının "Ruh Sağlığında Saygınlık" olarak belirlendiğini belirtti. Zihinsel engelli ya da ruhsal bozukluğu olan bireylerin çoğu zaman damgalanmaya maruz kaldığını vurgulayan Güngüneş, şunları kaydetti: "Ruhsal hastalığı olan insanlar gerçeği değerlendirmelerini güçleştiren çeşitli semptomlar yaşamaktadır. Hastaların bir çoğu uygun tıbbi tedavi ve psikososyal destekle iş yaşamına dahil olarak, sosyal ilişkilerini devam ettirmekte ve üretken bir hayat yaşayabilmektedir. Psikiyatrik rahatsızlıklar halk tarafından yeterince anlaşılmadığı için ön yargı ve ayrımcılığa açıktır. Örneğin halk arasında şizofreni hastalarının saldırgan ve tehlikeli olduğu ya da bu hastaların evsiz, sokakta yaşayan kişiler olduğu genel kanısı mevcuttur. Ancak bu, tüm şizofreni hastaları için doğru değildir. Çünkü bu tür hastalar aynı belirtileri yaşamazlar. Bu ve benzeri ön yargılar, ayrımcılık ve damgalamalar hem hasta hem de hasta yakınlarının hayatlarını zora sokmaktadır. Halkımız Kırıkkale Halk Sağlığı Müdürlüğü bünyesinde kurmuş olduğumuz Sağlıklı Yaşam Merkezinde sosyal çalışmacı, psikolog, çocuk gelişimci branşlarında görevli arkadaşlardan bu ve benzeri konularda destek alabilirler."

Reklam
Reklam

Ruh Sağlığını korumak için öneriler

Kendinizi Tanıyın

Tıpkı bedenimizi tanımak, güçlü ve güçsüz yönlerini fark etmek gibi psikolojik yapımızı da tanımalıyız. İnsanın kendisini sürekli başkalarıyla kıyaslaması ve kendi yetenek ve sınırlarını tanımadan bir yarış sürdürmesi hayal kırıklığına neden olabilir.

Değişime Açık Olun

Kişisel öykümüze bakarsak aslında yakın ilişkilerde, karar zamanlarında hep aynı senaryoyu tekrarladığımızı fark ederiz. Sonucun değişmesi için sadece diğer insanların, çevrenin, şartların değişmesini beklemek genellikle işe yarayan bir yöntem değildir ve değişmeyi göze almak zordur. Değişmeye hazır olmayan birinin herhangi bir yöntemden fayda görmesi pek mümkün olmaz.

Sınırlarınızı Koruyun

Tıpkı bedenimiz gibi iç dünyamızın da sınırları vardır. Kalabalık bir yerde tanımadığımız biri bize fazlaca yaklaşırsa huzursuz oluruz. Aynı şey ilişkilerimiz için de geçerlidir. Bazı ilişkilerimiz daha yakın bazıları daha uzaktır ve mesafeyi biz ayarlarız. Üstelik ne kadar yakın olsak da aynı "ruh" değilizdir. Bizim üzgün olmamız başkalarının da üzgün olacağı anlamına gelmez. Sıkıntımızı başkalarının gidermesini beklemek, bizimle tam olarak aynı şeyi aynı hissetmesini hatta bizim yerimize hissedip bizim yerimize adım atmasını beklemek bir süre sonra çaresizlik hissi yaratır. Aynı şekilde başkalarının sınırlarını kabullenmek de önemlidir. Bu sağlandığında ilişkiler daha doyumlu ve kalıcı olacaktır.

Reklam
Reklam

Dürtülerinizi Kontrol Edin

Dürtüleri engelleyebilmek içimizden gelen şeyler için hemen harekete geçmemek, önce kendimize zaman tanımak demektir. Özgürlüğün istediğimiz her şeyi yapabilmek olduğuna inanırız. Oysa özgürlük, istediğin her şeyi yapabilmek değil bazı şeyleri istesen de yapmamayı tercih etmektir.

Engelleri Kabul Edin

Hayatta her an engellerle karşılaşırız. Aradığımız kişi telefonu açmayabilir, çok çalıştığımız bir sınavı geçemeyebiliriz, en çok hak eden biz olsak da terfi alamayabiliriz. İstediğimiz arabaya paramız yetmeyebilir, sevgilimiz devam etmek istemeyebilir. Engelleri ve kayıpları kabullendiğimizde, toparlanıp yola devam etmek için daha çok şansımız olacaktır.

Hayır Diyebilin

İstemediklerimize hayır diyebilmek sınırlarımız korumanın bir yoludur. Bazı insanlar, başkalarının sevgi ve onayını kaybetmemek için istemedikleri şeyleri kabul ederler. Ancak bu durum sevgiyi sürdürmeyi sağlamadığı gibi, insanda çaresizlik, sıkışmışlık hislerine yol açabilir.

Üretken Olun

İnsanın bir amacının olması, bir işi sahiplenmesi, emek vermesi doyumlu bir hayat için çok önemli. Bir araştırmada hayatta bir amacı olan insanların daha uzun yaşadığı gösterilmiş.

Reklam
Reklam

Geçmiş ve Gelecek Arasında Denge Kurabilin

Geçmişi düşünmek bir dereceye kadar faydalıdır, çünkü kişisel tarihimiz bizi biz yapan şeylerden biridir. Geleceği planlamak bundan sonraki yol haritamız için gereklidir. Ancak geçmişle aşırı şekilde meşgul olmak, geçmişte yaptıklarımız ya da başımızı gelenler nedeniyle sürekli suçluluk hissine kapılmak hüzün yaratır ve biz bu düşüncelerle meşgulken bugün akıp gider. Sürekli geleceği düşünmek ve kontrol etmeye çalışmaksa kaygıya yol açar. Geçmişe saplanma ve geleceğe odaklanma arasında bir denge kurup tam da şimdiki zamanın farkında olmak hayatı ıskalamamanın yoludur.

Düşüncelerinizi Paylaşın

Girişken olmak kendi fikirlerini, bakış açısını, duygularını başkalarına zarar vermeyecek şekilde ortaya koyabilmek demektir. Tıpkı hayır demekte olduğu gibi, pek çok kişi başkalarına ayıp olacağı ya da üzeceği endişesiyle kendini ifade etmekten kaçınır. Oysa kendi hislerimizi ve düşüncelerimizi ortaya koymamız ve onlarla temas içinde olmak, kendimizi fark etmenin de bir yoludur. Üstelik duyguları ifade etmek iç atışma yaşamaya engel olur ve kendini ifade eden insanlar genellikle diğerlerinin gözünde değer ve sevgi de kaybetmez. Kendini girişken bir biçimde ifade edemeyen insanlar sonunda pasif ya da saldırgan bir tutum edinirler ve her ikisi de çatışmaya yol açar.

Reklam
Reklam

Zihin ve Beden Sağlığınıza Önem Gösterin

Ruhsal sağlık ve beden sağlığının ayrı şeyler olduğu düşünülse de gerçekte zihnimiz ve bedenimiz sıkı bir etkileşim içindedir. İç dünyamızdaki çatışmaların bir kısmı, eğer başka bir ifade yolu bulamıyorsa, bedensel semptomlar şeklinde kendini gösterir. Bedenimizde olup bitenler nasıl hissedip nasıl düşündüğümüzü etkileyebilir. Sağlığı korumak için zihin ve bedene bir arada özen göstermek ve birbirinden bağımsız olmadıklarını fark etmek gereklidir.

Dünya Ruh Sağlığı Günü'nün yaklaştığı şu günlerde Türkiye'de yaşanan belirsizlik ortamının insan psikolojisine etkileri üzerine değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Aylin Koçkar, belirsizliğin insanlar üzerinde olumsuz etkiler meydana getirdiğini ve güvensizlik ortamı oluşturduğunu dile getirdi.

Türkiye'nin içinde bulunduğu belirsizlik ortamı insanların psikolojileri üzerinde olumsuz etkiler meydana getirirken bu durumun güven problemini de beraberinde getirdiğine işaret eden İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Aylin Koçkar, Dünya Ruh Sağlığı Günü öncesinde Türk insanın içinde bulunduğu dönemde nasıl bir ruh haline sahip olduğunu değerlendirdi. Kişilerin çevresinde ne kadar bilinmezlik varsa o kadar rahatsız, huzursuz ve keyifsiz olduklarını vurgulayan Koçkar, bazı bireylerde ise kaygı, depresif durumlar ve öfke patlamaları görülebileceğini ifade etti. Öfke kontrolünün duygu durumunu ayarlamanın bir parçası olduğunu söyleyen Koçkar, ''Kişi ayarlama yapamıyorsa çok iniş çıkışları varsa öfke patlamaları oluşur. Yaşanan öfke patlamaları da hem kişiye hem de çevresine zarar verir'' dedi.

Reklam
Reklam

KİŞİYİ DEPRESYONA İTEN SEBEPLER NELER?
Depresif duyguların başlaması için tetikleyici faktörlerin olduğunu belirten Doç. Dr. Aylin Koçkar, ''Yakın bir kişinin kaybı, bir ilişkinin bitmesi, travmatik bir deneyim, kişinin çocuğu veya aile hayatı ile ilgili yaşamış olduğu bir sıkıntı, iş, okul değiştirme gibi yaşam değişiklikleri depresif duygu durumunu tetikleyen faktörler olarak sayılabilir. Bu tetikleyiciler bireye ve onun yatkınlıklarına göre değişir'' diye konuştu.

STRESTEN UZAKLAŞMAK İÇİN ALTERNATİF YOLLAR
Stresten uzaklaşmak için yapılabilecek çok fazla alternatif olduğunu ve bunların kişilere göre değişkenlik gösterebileceğini vurgulayan Koçkar, ''Biz buna terzilik diyoruz çünkü her bireye göre ayrı takım dikmek gerekiyor. O yüzden sosyal destek sistemleri adı verilen, bireye göre değişen kişinin yakın olduğu akrabalarından, arkadaşlarından destek alması onlarla bir arada olması depresif duygu durumlarıyla, kaygıyla ve öfkeyle başa çıkmalarına yardımcı olur'' ifadelerinde bulundu. İnsanlarda, yataktan kalkmak istememe, işe gitmek istememe, eskiden keyif aldığı aktivitelerden keyif almama gibi depresif duyguların ortaya çıkmaya başladığından söz eden Koçkar, ''İki hafta geçtikten sonra üçüncü ve dördüncü hafta bu durum devam ediyorsa bir destek almak gerekiyor. Kişinin arkadaşıyla konuşması iyidir ancak teknik anlatma ve yöntem bildirme noktasında kişiye arkadaşı yardımcı olamaz. Arkadaşlar destek verir ama somut olarak bir ruh sağlığı uzmanından destek almak gerekir'' dedi.

Reklam
Reklam

SAĞLIK MERKEZLERİNDEN DE DESTEK ALINABİLİR
İnsan ilişkilerinin iyileştirici faktörlerin başında geldiğine dikkat çeken Koçkar, bu nedenle bu ilişkilerin sağlıklı ve sağlam tutulması gerektiğini belirtti. Destek gereken kaygı bozukluğu ve depresyona yatkın bireylerin profesyonel destek alması gerektiğini ifade eden Koçkar, ''Kişiler, toplum sağlığı merkezlerinden, devlet hastanelerinin psikiyatri merkezlerinden, belediyelerin ilçeler ve iller bazındaki toplum sağlığı merkezlerinden destek alabilir'' diyerek sözlerini noktaladı.

10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü'nde ruh sağlığının önemine dikkat çeken uzmanlar, doğumdan itibaren herkesin psikolojik danışmanı olması gerektiğini kaydediyor.10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü, ruh sağlığının önemini vurgulamak ve ruhsal hastalıkların toplumda farkındalığını ve anlaşılırlığını artırmak amacıyla 1992 yılından bu yana kutlanıyor.