LEFKOŞA (İHA) - KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıslı Rumların 1974 sonrasında Kuzey Kıbrıs'ta bıraktığı taşınmaz ve taşınır mallarının iadesini, takasını ve tazminini öngören yasa tasarısının, "kabul edilebilir bir iç hukuk yolu" yaratılması amacıyla hazırlandığını söyledi.
Talat, bu yasanın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) iç hukuk yolu kabul edilmesinin, Kıbrıs sorununun Kıbrıslı Türkler açısından kötü gidişini durduracak ciddi bir olay olacağını vurguladı.
Tasarının tamamen "yerli ürün" olduğunu, ancak Türkiye ve Strasburg'daki hukukçulardan görüşler alındığını kaydeden Cumhurbaşkanı Talat, tasarıyı eleştirenlerin öneri yapamadığını, sorunun da bundan kaynaklandığını belirtti. Talat, meclisteki siyasi partileri tasarı konusunda bilgilendirdiğini ifade ederek, herkesin daha sorumlulukla davranarak, Kıbrıs Türk halkına zarar verecek davranışlardan kaçınmasını istedi.
Cumhurbaşkanı Talat, Mal Tazmin Yasası'ndaki şu anda tartışılan değişikliğe neden gerek duyulduğu ve hazırlanan "Anayasa'nın 159'uncu Maddesinin 1'inci Fıkrasının (b) ve (c) Bentleri Kapsamına Giren Taşınmaz Malların ve 13 Şubat 1975 Tarihinden Önce Kıbrıs'ın Kuzeyinden Göç Etmek Zorunda Kalanlara Ait Taşınır Malların İadesi, Takası ve Tazmini Yasa Tasarısı" konusunda Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirinin sorularını yanıtladı.
AİHM'nin, Titina Loizidu kararında ve Xenidis Arestis davasının kabul edilebilirliğiyle ilgili kararında birkaç noktanın altını çizdiğini belirten Cumhurbaşkanı Talat, bunları şöyle sıraladı:
"1. Hiçbir şekilde mal iadesi öngörmeyen bir yasa, iç hukuk yolu olamaz.
2. Bir yasanın iç hukuk yolu olarak kabul edilebilmesi için konut hakkının ihlaliyle ilgili, taşınır malların tazminiyle ilgili hususları da içermesi ve bu komisyonun inanılır, güvenilir, tarafsız faaliyet yapabilmesi için gerekli önlemleri de içermesi gerekir."
"ELEŞTİRENLER ÖNERİ GETİREMİYOR" Cumhurbaşkanı Talat, AİHM'nin bunlarla, zamanında iç hukuk yolu olsun diye hazırlanan Mal Tazmin Yasası'nın nasıl iç hukuk yolu olabileceğini aslında tarif ettiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Biz de, madem ki AİHM'nin sonuçta Türkiye'yi Kıbrıs'la ilgili mahkum eden ve dolayısıyla da tamamen bizim alanımızda hareket eden kararları bizi rahatsız ediyor ve üstelik Kıbrıs sorununun çözümünü de gelecekte zorlaştırıyor, hatta imkansızlaştırma noktasına bile gidebilir, bütün bunlardan kurtulabilmenin yolunun, ciddi bir iç hukuk yolu yaratmak olduğunu düşünerek, bu yasayı hazırladık."
Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, bu yasaya en ciddi eleştirinin, "çözüm olmadan mallar veriliyor, topraksız veriliyor" şeklinde geldiğini ifade ederek, "Bu iddialarda bulunanlar öneri yapamıyor, sorun da oradadır" dedi.
Makul öneriler yapılmaması durumunda söylenenlerin çok fazla önemi olmayacağını kaydeden Talat, kendileri açısından makul, AİHM tarafından kabul edilebilir görüşler ortaya konulursa, bunları tartışmanın "boyunlarının borcu" olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Talat, mal iadesinin çözüm sonrasına bırakılması gerektiğini belirterek, Kıbrıslı Türklerin de Güney'de mal bıraktığının ve Rumların da benzer uygulamalar yaptığının anlatılması çağrısının sahiplerinin, bunları anlatmayı çok denediğini ve bugünkü noktaya gelindiğini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ya anlatamadılar, ya da bu iddialar anlatılamazdı. Bu konuda tartışmak istemiyorum; ancak bu konuda söz söyleyenlerin de geçmişlerine bakmaları gerekir. Bu topluma, ülkeye verdikleri zararın artık sona ermesi lazım... Bizi, bugün böyle bir yasayı tartışır noktaya getiren anlayış, Kıbrıs Türk halkı tarafından tarihe havale edildi. Tarihin derinliklerinden konuşmaya devam edip, hava bulandırmaya hakları yoktur."
"TASARI TAMAMEN YERLİ ÜRÜN"
Yapılmaya çalışılanın tamamen kabul edilebilir bir iç hukuk yolu yaratmak olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Talat, bunun uluslararası hukuk ve AİHM tarafından kabul edilebilir olması gerektiğine işaret etti.
Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, tasarının hazırlanması süreciyle ilgili soru üzerine, tasarının tamamen Kıbrıs'ta hazırlandığını, tamamen "yerli ürün" olduğunu belirtti. Talat, çok geniş çalışma ve sonradan görüş almayla olgunlaştırılan tasarı konusunda Strasburg'la çeşitli düzeylerde görüşmeler yapıldığını, hukukçuların oraya gittiğini, Türkiye'nin Strasburg nezdindeki temsilciliğinin ve Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı'nın hukukçularının tasarıya katkıda bulunduğunu; uluslararası yabancı hukukçulardan da görüşler alındığını anlattı.
Cumhuriyet Meclisi'nde temsil edilen siyasi partilerle Perşembe günü toplantı yaparak, tasarıyla ilgili bilgilendirmede bulunduğunu açıklayan Talat, tasarının olgunlaştırılmaya çalışıldığını, bu noktada herkesin sorumlulukla hareket etmek zorunda olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Talat, "Yani bu davayı kaybedenler dahil, sorumlulukla davranmak zorundayız. Çünkü bu yasanın AİHM'de bir iç hukuk yolu olarak kabul edilmesi Kıbrıs sorununun bizim açımızdan kötü gidişini durduracak ciddi bir olaydır. Buna engeller çıkaracak, bunu zafiyete uğratacak tutumdan herkes derhal vazgeçmelidir. Bu devletin sorumluluğu sadece cumhurbaşkanına ait değildir, bütün siyasi güçlere ve toplumda yer etmiş herkese aittir. Sırf ideolojik takıntılarla Kıbrıs Türk halkına daha fazla zarar vermekten kaçınılması gerekir" dedi.
Konunun sağduyuyla tartışılmasını isteyen Talat, "Canımızın istediği gibi değil, uluslararası hukukun kabul edebileceği gibi, ama bizim de ihtiyaçlarımıza cevap verecek şekilde yasayı düzenleyeceğiz" diye konuştu.
"GEÇİCİ BİR DÜZENLEME" Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, vatandaşların bu yasadan nasıl etkileneceği konusundaki soruyu yanıtlarken, yasanın mülkiyet sorununu çözmek amacıyla hazırlanmadığını, çözümsüzlük koşullarında mülkiyetle ilgili iddialara çare üretmek üzere tasarlanmış geçici düzenleme olduğunu vurguladı.
Talat, yasanın, mülkiyet sorununun kesin çözümünün ancak Kıbrıs sorununun çözümüyle olacağı gerçeğini değiştirmediğinin bilinmesini isteyerek, yasanın hem Rum mal sahiplerinin, hem şu anda bu malı kullananın, hem de inkişaf ettirenin haklarını bütünleştiren ve Kıbrıs sorununun çözümünün kurallarını da buna katan anlayışla hazırlandığını anlattı.
Komisyon'un başvurularla ilgili nasıl davranacağının yasanın incelenmesiyle aşağı yukarı görülebileceğini belirten Cumhurbaşkanı Talat, yasanın uygulanmasıyla ilgili başka sıkıntılar da bulunduğunu, önce "Rumlar gerçekten başvuracak mı?" sorusuna cevap verilmesi gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Talat, totaliter bir rejim olarak Rum Yönetimi'nin buna izin verip vermeyeceğinin ve AİHM'nin bu yasayı yeterli iç hukuk yolu kabul edip etmeyeceğinin de bilinmediğini vurgulayarak AİHM'nin tutumuyla ilgili önceden bilgi edinmenin mümkün olmadığını, hukuk mutlak olmadığı için şu anda bu yasanın yeterli iç hukuk sayılıp sayılamayacağını bilemediklerini anlattı.
Halka hiçbir konuda yalan söylemediğini, bu konuda söyleyemeyeceğini kaydeden Talat, "Yani çok rahat diyebilirdim ki 'merak etmeyin, bu olunca her şey çözülecek, artık böyle davalar açılamayacak.' Yok böyle bir şey... Üstelik bu Komisyon'un kararlarına bizim Yüksek İdare Mahkememizde itiraz edilebilir. Çünkü bu Komisyon bir anlamda bir yürütme işi yapıyor. Değerlendirip karar veriyor ve yapıyor. Yani bir kamu idaresidir. Yüksek İdare Mahkemesi'nin sonucunu da beğenmezlerse, herkesin AİHM'ye gitme hakkı vardır" dedi.
"HUKUKTA YÜZDE 100 GÜVENCE VERİLEMEZ" Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, hukukta yüzde 100 güvence verilemeyeceğini, ancak tüm uzman görüşlerini alıp ülke gerçekleriyle yoğurarak, bu tasarıyı ortaya çıkardıklarını yineledi.
Cumhurbaşkanı Talat, mal sayımıyla ilgili bir çalışmaları bulunduğunu, ancak bu yasayla bağlantısı olmadığını söyledi. Hem Kuzey'deki hem de Güney'deki malları kapsayan tapu kayıtları üzerindeki bu çalışmanın taşınmaz malların mülkiyet ve şu anki durumunu içerdiğini belirten Talat, bunu nüfus sayımı çalışmasıyla bağlayarak tamamlayacaklarını kaydetti.
Yasa uyarınca, başvuruda bulunan kişinin mallarının durumunun Komisyon tarafından inceleneceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Talat, "Hemen iade edilebilecek durumda ne kadar mal var?" sorusuna karşılık, Komisyon karar vermeden bunu söylemenin mümkün olmadığını belirtti.
"Bir Rum'un malı için başvuruda bulunamayacağı bir durum da yok. Yani her Rum, malı için başvuruda bulunabilir. İade de dahil her şeyi isteyebilir. Tabi ki komisyon bunu değerlendirir" diyen Talat, mal takaslarının Kıbrıslı Türklerin Güney'de bıraktığı ve devlete feragatname verdiği mallarla yapılacağını, bunun Annan Planı'nda da yer aldığını belirtti.
1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın bu tasarıyla ilgili eleştirilerinin hatcZEırlatılması üzerine de Cumhurbaşkanı Talat, "Kendisini televizyonda gördüm. Hiç değişmemiş. Hala 1960'larda, hatta gerisine gidiyor. Çağı, bugünü konuşmuyor Sayın Denktaş. Kendi dönemini konuşuyor; ama kendi dönemi geçti. Dolayısıyla söylediklerine vereceğim bir cevap yok. Bugünü konuşsaydı konuşurduk" dedi.
"RUM TARAFI ÇÖZÜMSÜZLÜK NİYETİNDE"
Cumhurbaşkanı Talat, Annan Planı'nda ve geçmiş tüm çözüm planlarında iki kesimliliğe dayalı, mal sahipleri ve içinde oturanların hak ve çıkarlarını koruyacak bir mülkiyet rejimi öngörüldüğünü hatırlatarak, Rum Yönetimi'nin bu anlayışı değiştirecek hukuki öncüller yaratmak amacı taşıdığını söyledi.
Talat, Rumların; iki kesimliliği yok ederek, herkesin 1974 öncesi malına dönmesini zorlayan çok sayıda mahkeme kararıyla, BM'nin oluşmuş parametrelerini ortadan kaldırmaya çalıştığını ifade etti. "Bu çok tehlikeli... Kıbrıs sorununu çözümsüzlüğe itecek olan ciddi bir tehlike... O yüzden bunu durdurmak durumundayız" diyen Cumhurbaşkanı Talat, bunu isteyen AB ve BM üyesi ülkeler de bulunduğunu kaydetti.
BM'nin uzun yıllarda oluşan parametrelerini uluslararası hukukun öngördüklerini katıksız uygulayarak değiştirmenin, çözümsüzlüğü pekiştirmek olacağına işaret eden Talat, Rum tarafının zaten bu niyeti taşıdığını, Rum Yönetimi Başkanı Tasos Papadopulos'un BM Genel Kurulu'nda ortaya koyduğu çözüm görüşlerinin "osmosis" yoluyla dünyaya bağlanacağını söylemesinin "tam da buna uyduğunu" anlattı.
Talat, dünya bunu benimsemediğine göre görevlerinin dünyanın ve uluslararası hukukun önünü açmak olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Talat, yapılacak yasal düzenlemenin Rum tarafınkinden daha ileri olacağını, onlardan daha iyi bir noktaya gelineceğini düşündüğünü de sözlerine ekledi.