Sabahat Karataş’ı ben öldürdüm!

İbrahim Şahin, “30 yıl terörle mücadele ettim. DHKP-C lideri Dursun Karataş’ın eşini operasyonda ben öldürdüm. Şimdi terörden tutukluyum” dedi.

İstanbul Çiftehavuzlar’da 17 Nisan 1992’de düzenlenen operasyonda Sabahat Karataş’ın da aralarında bulunduğu 11 kişi öldürülmüştü.

Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları yerleşkesinde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen Ergenekon davasının 179. duruşmasında tutuklu sanık eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin savunma yaptı. Sivas Ermeni Cemaati Lideri Minas Durmazgüler’e yönelik planlanan suikastta kullanılacak silahı sanık İrfan Torun’a verdiği iddia edilen Şahin, oturarak ve kravatını çıkartarak savunma yapmak istediğini söyledi. Başkan Hasan Hüseyin Özese, “Tabi nasıl rahat edecekseniz” dedi.

Reklam
Reklam

Kendisinin hiç kimseye silah vermediğini ve satmadığını savunan Şahin, Torun’un “Kendisini 2003 yılından beri tanırım. Tokat’a geldiği bir zaman belinde iki silah gördüm. Silahlardan birisini bana satmasını istedim. O dönem silah almak istiyordum. İnternetten de silah fiyatlarını kontrol ediyordum. Silahın ruhsatsız olduğunu ve fiyatının da 1800 lira olduğunu söyleyince hemen satın aldım” şeklindeki ifadelerini de yalanladı. Şahin, “Beni bu kişinin 2003 yılında tanımasına imkan yok. O tarihte ben Susurluk davası nedeniyle cezaevindeydim. Silah vermem olayı ise tamamen yalan. Bizim için silah namustur. Allah korusun insan namusunu verir mi?” dedi.

‘Bana göre polis suçlu’

İddia edilen suikast planına ilişkin belgeyle ilgili mahkemeye yanıt göndermeyen tek kurumun polis teşkilatı olduğunu ifade eden Şahin, “Suikast belgesi ve yapılan aramada çıktığı iddia edilen belgeler polisin işidir. Polis, bana göre suçludur. Çünkü Adli Tıp Kurumu’ndan gelen yazıda, belgedeki yazının bana ait olmadığını söylüyor. Diğer kurumlar da aynı cevabı verdi. Ancak polis, 4 yıldır hala ‘araştırıyoruz’ diyor. Kusura bakmasınlar, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nden 3 amiri göndermekle, 700 polisi başka tarafa tayin etmekle bu işleri temizleyemez ve toplumun gazını alamazsınız” diye konuştu. Şahin’in duymasını sağlayan pil bittiği için oturuma kısa bir ara verildi.

Reklam
Reklam

‘Günahlarım olabilir’
Sanık İrfan Torun ile 2008 yılında irtibatını kestiğini dile getiren Şahin, şöyle devam etti:
“Bana Sivas emniyetindeki bazı polisler ‘Abi İrfan ile görüşme’ dediler. Nedenini sordum, daha önce Fethullah Gülen ile İzmir’de bir konuşmam nedeniyle davalık olmuştuk. Meğerse bu İrfan, Sivas emniyetinde haber elemanıymış. Bu dava nedeniyle polis içindeki Fethullah Hoca’ya bağlı grup, bana düşmanlık yapıyormuş. Ancak bu düşmanlığı Fethullah Gülen mi yapıyor ona bağlı olanlar mı yapıyor veya kullanıyorlar mı? Onu tam olarak bilmiyorum. Ancak bunların dinler arası diyalog diye bir şey çıkarmışlar. Böyle bir şey olamaz. Tek kutsal kitap Kuran’dır. Yeryüzünde tek din İslam’dır. Dinlerarası diyalog kitabı yazıyorsun, baskısını da siyonistlere yaptırıyorsun, bu nasıl Müslümanlık. Bu uygulama, insanı şirke götürür, kafir bile yapar. Evet kabul ediyorum. Ben de çok iyi bir insan değilim, günahlarım olabilir. İrfan Torun bana iftira atıyor. İrfan ile irtibatımı koparttıktan sonra bir komplo sonucu tutuklandım. 4 yıldır tutukluyum. 30 yıl terörle mücadele ettim. DHKP-C lideri Dursun Karataş’ın eşini operasyonda ben öldürdüm. Şimdi terörden tutukluyum.”

Reklam
Reklam

‘Şahin’de bunama var’

Daha önce demans hastalığı (bunama) teşhisi konulan ve işitme kaybı yaşayan İbrahim Şahin için Adli Tıp Kurumu tarafından daha önce hazırlanan 3 ayrı raporda Şahin’in cezai ehliyetinin tam olmadığını tespit etmişti.
Beraat etmişti

İstanbul Çiftehavuzlar’da Dev-Sol’un hücre evi olduğu belirtilen bir apartman dairesine 17 Nisan 1992’de düzenlenen operasyonda DHKP-C lideri olan Dursun Karataş’ın eşi Sabahat Karataş, Taşkın Usta ve Eda Yüksel’in de aralarında bulunduğu 11 kişi öldürülmüştü. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdür Yardımcısı İbrahim Şahin ve Ayhan Çarkın’ın da aralarında bulunduğu 21 polis hakkında ‘3 militanı kasten öldürdükleri’ iddiasıyla dava açılmıştı. Sanıklar beraat etmiş, ölenlerin yakınlarının başvusuru üzerine Yargıtay kararı usulden bozmuştu. Yerel mahkemeye geri dönen dava, 11 yılın sonunda yine beraatle sonuçlanmıştı. Geçtiğimiz yıl Radikal gazetesine konuşan Ayhan Çarkın da operasyona İbrahim Şahin’le katıldığını belirterek, “Yargısız infaz” demişti.

Reklam
Reklam

Tolon Özkan’ı öptü
Davaların birleştirilmesinin ardından protesto etmek amacıyla duruşmaya katılmayacağı belirtilen tutuklu sanık emekli Orgeneral Hurşit Tolon da dün duruşmaya katılanlar arasındaydı. Duruşma başlamadan önce gazeteci Tuncay Özkan, önünü ilikleyerek yanına gittiği Tolon’un elini sıktı. Tolon ise Özkan’ı yanaklarından öptü. Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ ise yine duruşmada yoktu. Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer ise, dün bir gazetede müvekkili ile eski Genelkurmay 2. Başkanı Hasan Iğsız arasında gerginlik olduğu yönünde çıkan haberi yalanladı.
‘İşkenceyle bile olmaz’

Tutuklu sanık CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, duruşma arasında bazı izleyicilerin sosyal paylaşım sitelerinde kendi adına hesap açtığını belirterek, bundan sonra sosyal medyada daha çok yer alacağını söyledi. Balbay’ın Tweeter’daki bazı ifadeleri şöyle:

“Ergenekon davaları birleşti. Bu kadar birbirine benzemez kişi, işkenci ile bile bir araya getirilemez. Ergenekon davaları birleşti. Pirincin taşını ayıklayamıyoruz diye, içine bulgur, mercimek, susam da koydurlar. Atasözümüz: Kurunun yanında yaş da yanar. Ergenekon davaları: Kurunun yanında taş da yanar.” Balbay gazetecilerin soruları üzerine, “Cezavinde 1 haftadır çalışma var. Görseniz her yere resimler astılar. Bakanın geleceği söyleniyor” dedi.

Reklam
Reklam