Anneanneler, yumurta yuvasıyla çağımıza sesleniyorlar
İçerdiği malzemelerin azlığına bakınca insanın aklına ister istemez, “Acaba yokluk günlerinde mi uyduruldu?" sorusu geliyor. Ancak, evin büyüğü olmak biraz da yoktan var etme sanatıdır. Yumurta yuvası için, domatesler dikkatlice oyulur ve içlerine birer yumurta kırılır. Yumurtanın üstüne tuz ve karabiber eklenip fırında pişmeye bırakılır. Unutulmaya yüz tutmuş bu lezzet, günümüzde bile hayat kurtaracak tarifler arasında yerini alabilir.
Anneanne evinde hiçbir ekmek küflenemez
Ekmeği kendi haline bıraksak şüphesiz küflenecek ancak hemen duruma müdahil olan anneanne buna katiyen izin vermez. İşte pırtı yemeği de “Bu aman ziyan olmasın!” gayretinin sonucunda ortaya çıkmış gibi. Bozulmaya yüz tutmuş lavaşlar ve tandır ekmekleri fırın tepsisine dizildikten sonra üstlerine etli patates yemeği dökülüyor. Bununla da yetinmeyen anneannelerimiz üstüne kızdırılmış tereyağı gezdirmişler. Ezcümle, bir sobanın sıcağında kurulan o yer sofrasında yine herkesi doyurmayı başarmışlar.
Türk mutfağında vejetaryan mantı olur mu?
Anneanne yaparsa olur, size de kesinlikle yedirir. Günümüzde unutulmaya yüz tutmuş bu mantının adı Piruhi. Damağa hitap ettiği gibi kulağı da okşayan bu mantının içinde et yok. Bildiğimiz mantıdan pek bir farkı olmayan piruhinin içinde tulum peyniri, maydanoz ve kuru soğan var. Yani, normal mantı yapabilen birisiyseniz bunu da çok rahatlıkla yapıp menülerinize ekleyebilirsiniz. Üstüne kızgın tereyağı ve çekilmiş ceviz eklendikten sonra servis edilen piruhi, anneanne evlerinden çıkıp vejetaryen menülere girmeyi bekliyor. Eee, bir piruhi günü yaparız artık.
Anneanne mutfağındaki vejetaryan tariflerin sonu yok
Aside adı verilen bu yemeğin Türk mutfağına Arap mutfağından girdiği sanılıyor. Acı biberle yapılan etsiz bir bamya yemeği. Etsiz demişken bu lezzetsiz olduğu anlamına gelmiyor! Aside öyle hemen yapayım, yiyeyim yemeklerinden değil. Önce bir bardak suyu kaynatıp içine yeteri kadar un atın. Suyu ve unu muhallebi kıvamına gelene kadar pişirip ayrı bir tabağa alın. Daha sonra bu un ve suyla yaptığınız tabanın üstüne acı biberle pişirilen bamya yemeğini yayıp sıcak olarak servis edin. Anneanneler, yıllar öncesinden nasıl da düşünmüş et yemez torunlarını.
Unutulmaya yüz tutmuş anneanne lezzeti
Çünkü nızbaç adı verilen bu yemeğin yapımı oldukça zahmetli. Normalde oğlak etinden yapılan bu yemek, oğlak eti temin etmek mümkün olmadığında yağsız kuzu etiyle de yapılıyormuş. Soğan ve havuçla beraber uzun saatler boyunca güveçte pişen oğlak eti, kıyma haline getirilip köfte olarak servis ediliyor. Günümüzde yapan var mı bilinmez, ancak siz yeme şansına erişenlerden biriyseniz, lütfen bu deneyiminizi yorumlarda paylaşın.
Doğanın verdikleri reçel olarak saklanırdı
Görüntüsüyle adeta bala benzeyen yasemin reçeli bunun en güzel kanıtlarından birisi. Sadece yasemin bitkisinin çiçeklerinden yapılan bu reçel de maalesef unutulan lezzet hazinelerinden birisi… Yapımı normal bir reçelden çok farklı olmayan yasemin reçeli için gerekenler; yasemin çiçeği, su, şeker ve yarım limon suyu. Eksik parçaları reçel yapmayı bilen herkes tamamlayabilir. Hala hayattaysa anneanneniz de bilir.
Sıcak yaz günlerinde hep yenilesi yemeklerden birisi: Kaşkarikas
Artık neredeyse adı bile hatırlanmayan bu lezzet, zeytinyağlı yemekleri seven herkesin en az bir kere denemek isteyeceği türden. 1.5 cm genişliğinde kabukları soyulan kabaklar ince ve uzun bir şekilde kesilip salça, domates, dereotu, limon suyu, tuz, şeker ve zeytinyağı karışımının yer aldığı tencerede kısık ateşte pişirilir. Sıcak yaz günlerinde sofralara değişik bir serinlik ve sağlık getirecek bu lezzet, süzme yoğurtla birlikte harika gider.
Anneanneler ve helvaları
Tam da mahallenin teyzeleri gelmeden önce mutfağa giren anneanne tarafından bir çırpıda yapılıveren lezzetlerden. Türk mutfağında helva sıkça yapılmaya devam etse de ishakiye için aynı şeyi söylemek güç. Tereyağı, pirinç unu, şekerli süt ve bademle yapılan bu helvayı mutlaka deneyin, yapın ve unutulmasına izin vermeyin. Unutulmasına razı olursak, anneanneler üzülür.
Anneannelerimizin cennetten çıkma çamuru
Aslen Gaziantep yöresine ait olan bu tatlının tam adı cennet çamuru. Lezzetine istinaden bu adı aldığını düşünmek sanırız ki yerinde olur. Tel kadayıf, tereyağıyla birlikte kısık ateşte iyice kavrulur ve üstüne toz haline getirilmiş fıstık eklenir. Şerbeti eklendikten sonra soğumaya bırakılan tatlı, soğuduktan sonra servise hazır hale gelir. Yapımı çok da zahmetli olmayan cennetten çıkma bu çamuru tekrar sofralarda ve pastanelerde görsek ne güzel olur!
Söz konusu iftar olunca zahmetin sınırlarını zorlayan anneanneler
Zülbiye yemeği adı verilen bu lezzeti masaya koymak inanılmaz zahmetli. Bu kadar zahmetli bir yemeğin çok popüler olmasını beklemek haksızlık olur. Afyon yöresine ait bu et yemeğini yapması neredeyse bir gün sürüyor. Dana etleri, limon suyu, karabiber, maydanoz ve zeytinyağından oluşan özel sosun içinde en az 3 saat bekletilerek terbiye ediliyor. Terbiye işlemi bittikten sonra kısık ateşte uzun süre pişirilen etler daha sonra toprak kaplara alınıyor. Toprak kaplara alınan etlerin üstüne bütün halinde arpacık soğanları ekleniyor. Soğanların üstünü kapatacak kadar et suyu eklendikten sonra ağızları kapatılan toprak kaplar fırına sürülüyor ve burada pişmeye bırakılıyor. Dediğimiz gibi, bugünlerde pek popüler olmasa da bir zamanlar Afyon yöresindeki iftar sofralarının aranan lezzetleri arasındaymış.