Sağlıkta israfın bir başka boyutu

ANKARA (İHA) - Pfizer Medikal Danışmanı ve Hacettepe Üniversitesi eski öğretim üyesi Prof. Dr. Erdal Akalın, kronik hastalıkların bakımının Türkiye'de sağlık harcamalarını arttırdığını belirterek, aslında bu harcamaların büyük kısmının, insanların sağlığının korunması için yapılması gerektiğini savundu.

Prof. Dr. Erdal Akalın, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de şu andaki sağlık hizmetinin tamamen akut bakıma yönelik olarak şekillendirildiğini vurgulayarak, "Kronik bakıma bir yönelmemiz yok. Stratejilerimizi daha o şekilde geliştirmemişiz. Niye? Sanki bizde kronik hastalıklar yokmuş gibi düşünüyoruz, onun için. Halbuki var. Bundan 6 veya 7 sene önce yaptığımız çalışmada, diyabetin sadece direkt masrafı, tıbbi harcaması 3-6 milyar Amerikan dolarıdır. Bugün Türkiye'nin sağlık harcamasının 11 milyar USD olduğunu dikkate alırsanız, ortada bir israf olduğu açıkça görülür. Toplam sağlık harcamasının 3 milyar USD'ının diyabete gitmesinin nedeni, vakaların yüzde 54'ünde kronik hastalık gelişmesidir. İsrafımız bu noktada ortaya çıkıyor. Kronik hastalıkların bakımı Türkiye'de sağlık harcamalarını arttırıyor. Yaşlı nüfusun önemi burada ortaya çıkıyor" dedi.

Reklam
Reklam

MR'A 3 ONAY Artan sağlık harcamalarıyla ilgili olarak 'israf sorgulaması'nın ortaya çıkmaya başladığını ifade eden Prof. Akalın, "Mesela ülkemize bakıldığında, başı ağrıyan bir kişiyi daha nörolog arkadaşlarımız görmeden, deniyor ki, "önce bir CT çekilsin. O negatifse MR çekilsin. Sonra bana gelsin". Oysa Amerika'da MR çekilmesi için üç yerden onay alması lazım. Niye? İsrafı sorgulamaya başladılar. Yani "Her MR doğru mudur, yapılması gerekli mi, bunun bir yolu yöntemi olması lazım. Ona göre yapılması lazım?" diyerek" şeklinde konuştu.

YAŞLILIKLA ARTAN SAĞLIK HARCAMALARI 65 yaş üzeri nüfusun, önümüzdeki 10 yıl sonra, toplam nüfusun yüzde 9'unu oluşturacağının tahmin edildiğini kaydeden Prof. Dr. Erdal Akalın, "Bu sonuç, sağlık harcamalarının, önümüzdeki on yılda korkunç şekilde artacağını gösteriyor. Bu nedenle Türkiye'nin böyle bir gelişmeye hazır olup olmadığını düşünmemiz gerekiyor. Sağlık harcamalarında artışa yol açan faktörlerden birisi de, bu değişimin ortaya çıkardığı kronik hastalıkların tedavisi. Son yirmi sene içinde, hangi batı ülkesini alırsanız alın, sağlık harcamalarında büyük artışlar kaydedildi" dedi.

Reklam
Reklam

KORUYUCU HEKİMLİĞE YÜZDE 5
Prof. Akalın, toplumun yüzde 82'sinin sağlıklı kişilerden oluştuğunu söyleyerek, "Bütün sağlık harcamaları içinde bunların yaptığı sağlık harcamasına baktığımızda, bu oranın yüzde 12 olduğu görülüyor. Türkiye'de koruyucu hekimlik için bütçeden ayrılan pay yüzde 5. Koruyucu hekimlikten de öte, fitness vb. programları da bunun içinde. Nüfusun yüzde 17'sinde akut veya kronik hastalık olduğu göz önüne alınırsa, sağlık harcamalarının yüzde 63'ü bu kesime yapılıyor. Halbuki bu hastalıkların büyük çoğunluğu korunulabilinir hastalıklar. Mesela hipertansiyonu tedavi ettiğiniz zaman kalp hastalığından koruyabiliyorsunuz, inmeyi önleyebiliyor, böbrek hastalığından koruyabiliyorsunuz. Aynı şekilde diyabeti doğru dürüst tedavi ettiğiniz zaman böbrek komplikasyonları, göz komplikasyonları önlenebiliyor. Onun için, aslında bu harcamaların büyük kısmının, sağlıklı insanların sağlığının korunması için yapılması gerek" diye konuştu.