Kitabesi olmadığı için yapım tarihi net olarak bilinmeyen Paşalar Kalesi eski adıyla Karaceyş Kalesi, surların yapımında kullanılan taşlardan, sütun kaidelerinden, mimari tarzından Bizans döneminde yapıldığı düşünülüyor. Pamukova ve Geyve ovalarını adeta kuşbakışı gören kalenin 1314 yılında Osman Gazi döneminde fethedildiği biliniyor. Güney kısmı küçük boyutlardaki taşlardan kuzey kısmı ise iri kesme taşlardan oluşan kalede, çok az miktarda mimari kalıntılar ve kemer bulunuyor. Define avcıları tarafından adeta delik deşik edilen kalenin uğradığı büyük tahribat neticesinde günümüzde sadece yüzde 20’lik bir kısmı ayakta duruyor.
Şen, “Paşalar Kalesi 5’inci ve 6’ncı yüzyıllarda milattan sonra Bizanslar tarafından korunmak amacıyla yapılmış askeri bir kaledir. Paşalar Kalesi konum olarak çok muazzam bir yerde. Güneyi, doğusu, kuzeyi hep sarp kayalıklardan meydana geliyor. Dolayısıyla buralara doğal koruma sağladığı için Bizanslılar hiçbir işlem yapmamışlar. Sadece kuzeybatısında bulunan bölgeye yerden gelebilecek tehlikelere karşı 2,5 metre eninde, 10 metre yüksekliğinde ve 100 metre uzunluğunda bir sur inşa etmişler. Surun uçlarındaki yerlere de gözetleme yerleri inşa etmişler ve oralardan gelebilecek tehlikelere karşı bütün önlemleri almışlar” dedi.
Tarihi kalenin ilgi görmediğinden bahseden Şen, “Gerçekten çok büyük bir tarihi değere sahip olan Paşalar Kalesi maalesef gerekli ilgiyi görmüyor kırıyorlar, döküyorlar, parçalıyorlar. Paşalar Kalesi bin 500 yıllık bir tarihi bir kale ve buna rağmen bugüne kadar hiçbir işlem yapılmamış. Ben bunu Sakarya Büyükşehir Belediye meclisinde yaklaşık 4 kere gündeme getirdim ve İnşallah gelişmeler var burayı restore ettiğimiz zaman hem Pamukova’mıza hem de Sakarya’mıza ekonomik anlamda çok büyük bir değer katacak, buraya yerli ve yabancı turistler gelecek. Dolayasıyla buraya bir ekonomik değer katacak. İstiyoruz ki var olan bu zenginliklerle bu insanları buluşturalım Pamukova zaten zengin bir bölge” diye konuştu.
Definecilerin keleyi tahrip ettiklerinden söz eden Şen, “Tarihi eserleri defineciler her yerde kazıyorlar sadece buraya ait değil aslında boşuna kazıyorlar ve boşuna tahrip ediyorlar. Ama bu zenginliklere sahip çıkmayışımız bizi üzüyor. Ben buraya torunumu getirdim ve kaleye çıkarttım gördükleri karşısında şoke oldu. Bana, “Dede bu ne? Yıkmışlar burayı” dedi. Yani 10 yaşındaki çocuk bile buranın halini görünce üzülüyor. Aslında bu tarihi eserlerimizi nesillerimize aktarmalıyız biz. Bugün Japonya’ya gittiğinizde doğan çocuğunu Japonya Hiroşima’ya götürüyor neden? Orada yaşananları, orada yapılanları torunlarına anlatıyor. Bizlerde bunları torunlarımıza bırakmak zorundayız. Kalenin duvarlarındaki figürleri, o günkü yazılar gerçekten o günün yaşantıları aktaran bir takım şekiller var, bir takım yazılar var. Şekillerin birçoğunu yıkmışlar, kırmışlar, dağıtmışlar çok az bir yazı ve şekil kalmış onları da kırarlar koruyamazsak onlarında tabi bir tarihi değeri var diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
(İHA)