**İşte Can Dündar'ın o yazısı...**
Şemdin Sakık’a cezaevinde maket gemiyle suikast girişimi
Şemdin Sakık, ocakta Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde yaptığımız söyleşiden beri bana kapsamlı, uzun mektuplar yolluyordu.
Son yolladığı mektup 2 hafta önce elime geçti.
Dağ ile koğuş hayatı arasındaki farkı anlatıyordu.
Dağda çatışma günlerinde “Ah şu gece karanlığı çabuk çökse de kurtulsak” derlermiş.
“Şimdi her daim ışıklı koğuşta ise gecelere hasretim” diyordu.
Karanlığın tadını çıkarabilmek için sık sık lambaları söndürüp pencerelere kalın perdeler çekiyormuş.
Bu alışkanlığın, hayatını kurtardığını bilmiyordu bunu yazdığında...
**Bombalı maket**
Muhtemelen o mektubu kaleme alırken masasının üzerinde bir gemi maketi duruyordu.
Bir itirafçı adayından gelmişti maket...
Bir süredir onunla da yazışıyordu. Hatta ondan bir de resim çerçevesi hediye almıştı. O da eski PKK’lıydı. Yargılanma aşamasında itirafçı olmak için başvurmuş, ama reddedilmişti. Geçenlerde de müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.
Sakık’la yakınlaşmayı başarınca ona bir maket gemi yaptı. Prize takılınca ışıkları yanan cinsten bir maketti bu... Ama içinde, prize takılınca devreye giren bir patlayıcı düzeneği vardı.
Sakık gemiyi odasına koydu, ama -belki de bahsettiğim karanlık sevdası yüzünden- prize takmadı.
Suikastçı ise 6 gün sonra, suikast planını ihbar etti.
Bomba uzmanları hemen Sakık’ın koğuşuna gidip maketi inceledi. Doğruydu. İçinde bir bomba düzeneği vardı ve Sakık prize takmış olsa artık hayatta olmayacaktı.
**Efsaneyi yıkmak için**
Suikastı planlayan PKK’lı derhal sorguya alındı.
Dağda Şemdin’i “hain” olarak tanıttıklarını anlattı:
“Ama o kadar iyi korunuyor ki, kimse onu cezalandıramaz” deniliyordu. İşte bu efsaneyi yıkmak, cezalandırmanın her koşulda mümkün olduğunu kanıtlamak istemişti. Ama ne olduysa, son anda vazgeçmişti.
Suikastçı derhal Ankara’da bir cezaevine nakledildi. Sakık’ın koruma önlemleri artırıldı. Olayla ilgili soruşturma açıldı. Suikast emrini kimin vermiş olabileceği araştırılıyor. “Reklam amaçlı” bir eylem olup olmadığı da soruşturuluyor.
**Sakık’tan yeni uyarılar**
Bu vesileyle Sakık’ın mektubundan da kısaca söz edeyim.
Hem dağı, hem devleti yakından görmüş biri olarak pek çok konuyu dışarıdakilerden daha iyi görüp yorumluyor.
Mesela “Anayasa referandumu ülkede korkulan bölünmeyi derinleştirebilir” diyor.
Kürtlerin, BDP’nin işaretiyle “Değişikliğe hayır” diyeceklerini söylüyor:
“Böylece Kürtler ilk kez CHP ve MHP cephesinde yer alacaklar. Polisle, askerle aynı yönde oy kullanacaklar” diye tahmin ediyor.
“Sonuçta Hakkâri’de yüzde 99, Diyarbakır’da yüzde 90 ‘Hayır’ çıkabilir. Bölgenin 1. partisi olma iddiası sona eren AKP bir anda CHP-MHP gibi tabela partisine dönüşebilir” diyor.
“Bu durumda Kürt siyasetçiler dünyaya dönüp ‘Biz Kürtlerin yüzde 90’ını temsil ediyoruz’ derse Ankara’nın diyecek sözü kalır mı” diye soruyor.
Bir başka uyarısı da yüzde 10 barajla ilgili:
“Yüksek baraj sürerse Kürtler önümüzdeki seçime girmeyebilir. Kuzey Irak’taki gibi bölge meclislerine ağırlık verebilir. Bu da bölünmeyi derinleştirir. Ülke bölünmesin istiyorsak Kürtleri her ne biçimde olursa olsun Ankara’ya davet etmeliyiz” diyor.