TBMM Genel Kurulunda, 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 24. maddesi üzerinde konuşan CHP Ankara Milletvekili İzzet Çetin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun değiştirilerek, kamuda "güvencesiz memur sistemi" yaratılmak, memurlar eliyle görülmesi gereken devletin asli işlerinin sözleşmeliler eliyle yürütülmek istendiğini ileri sürerek, "AKP bir düzenleme getiriyorsa, mutlaka hak gasbı ve emeğe saldırı vardır" dedi.
Türkiye’de işlerin iyi gitmediğini savunan Çetin, "Mele ve mollalar kadrolara alınacakmış. Merak ediyorum; ortopedist diye kırıkçıyı, kardiyolog yerine üfürükçüye, dahiliyeci yerine muskacıları ve kulak burun boğaz uzmanı yerine cinci hocayı ne zaman istihdam edeceksiniz" diye konuştu.
MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, kamuda sendikalı işçi sayısının gittikçe gerilediğini belirterek, "AKP döneminde güvenceli istihdam yok edilmektedir. Kamuda temizlikten güvenliğe, büro işlerinden ameliyathanelere kadar her alanda taşeron işçi çalıştırılır hal gelmiştir. Çalışanların sorunlarına duyarsız olan AKP, milyarder yaratmada cömert davranıyor. Kriz döneminde bile milyarder sayısı en çok artan ülkeler arasında Türkiye geliyor" görüşünü ifade etti.
**Van depremi**
AK Parti Van Milletvekili Fatih Çiftçi, madde üzerindeki konuşmasında, Erciş Belediye başkanlığı yaptığı dönemde imar ve ruhsat mevzuatının tavizsiz uygulandığını, ilçenin imar planının kendi döneminde değil, 1989 yılında yapıldığını, daha sonra bir kez revizyona uğradığını anlattı. İlçede kendi döneminde yapılan binaların tamamında depremden sonra hiçbir sorun yaşanmadığını ileri süren Çiftçi, kamuoyunun bu konuda yanlış yönlendirildiğini, asılsız ve yalan iddiaların ortaya atıldığını, hangi binaya hangi tarihte ruhsat verildiği, kat artışı verilip verilmediğinin kayıtlarda olduğunu ve bunlara herkesin ulaşabileceğini söyledi.
Çiftçi, "İmar tadilatıyla 3 kat iken 6-7 kata çıkartılan, depremde yıkılan tek bina yoktur. Erciş’te zemin artı 5 kat üzerinde ruhsat verilen bina yoktur. Büyükşehirlerde bu şiddette deprem olsa, daha feci durumlar ortaya çıkar.
İlçede yıkılan binaların büyük çoğunluğu, deprem yönetmeliğinden önce yapılanlardır" dedi.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Çiftçi’nin açıklama yapmasını kendisinin istediğini belirterek, ODTÜ Raporu ve yapılan incelemeler dikkate alındığında, 2004, 2005 ve 2006 yılında hafif, orta ve ağır hasarlı binalar pik yaptığını ifade ederek, bu konuyla ilgili iddiaların dayanaksız olmadığını
söyledi.
**Sakık’ın "katliam kültürü" sözleri tartışma yarattı**
BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın madde üzerindeki konuşması tartışmaya neden oldu. 19 Aralık’ta "iki katliama tanıklık edildiğini" ifade eden Sakık’ın, "Biri 1978’de Kahramanmaraş’ta başlayan ve yüzlerce insanı katleden...Geçmişimizde de zaten bu katliam kültürü var; 1915’te Ermeni’lere ve sonra Yahudilere, Kürtlere uygulanan o zalimane politikalar..." demesi, Genel Kurulda tartışmalara yol açtı.
AK Parti Grup Bakanvekili Nurettin Canikli, oturduğu yerden kalkarak, Sakık’a itiraz etti. Canikli’nin, "Katliam kültürü" ifadesinin yanlış olduğunu belirtmesi üzerine Sakık, "O zaman tarihi bilmiyorsunuz, siz tarihle yüzleşin" dedi.
Birleşimi yöneten Başkanvekili Güldal Mumcu, Sakık’ı uyararak, "Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir şey yoktur. Ermenilere, Yahudilere yönelik soykırım olarak ifade ettiniz. Lütfen..." dedi.
Sakık, "Bunu ben değil, tarih söylüyor. Gerçek tarihten neden rahatsız oluyorsunuz. Yalan yanlış tarihtir sizi buraya getiren. Kürtlere karşı siz bu politikaları uygulamadınız mı? Kahramanmaraş’ta ’Allahu ekber, Bismillahirrahmanirrahim’ sloganlarıyla orada Aleviler katledilmedi mi? Sivas’ta,
Çorum’da, Gazi’de yakılmadı mı?" dedi.
Mumcu, "Bir şeye netlik getirelim; gündeme getirdiğiniz konular tamam ama Türkiye Cumhuriyeti’nin geçmişiyle ilgili, Yahudilere ve Ermenilere yönelik bir katliam dediniz. Böyle bir şey sözkonusu değildir. Lütfen bunu düzeltirseniz sevineceğim" demesi üzerine Sakık, "konuşmamı lütfen başa alınız" dedi.
Sakık, Kahramanmaraş’ta Alevilere karşı bir katliam projesi yapıldığını iddia ederek, "Bunu herkes bilir, niye inkar ediyorsunuz, tepki gösteriyorsunuz. Bunlar olmadı mı? Hala o insanların yaraları sarılmadı. O katliamı yapanları niye savunuyorsunuz? Hani geçmişimizle yüzleyecektik. Demek ki siz o bu kadar
demokratsınız" dedi.
AK Parti’li Canikli’nin itirazlarını sürdürmesi üzerine Sakık, "Dinleyeceksiniz, dinlemesini öğrenin" karşılığını verdi.
Geçmişle yüzleşmeden geleceğin inşa edilemeyeceğini ifade eden Sakık, Kahramanmaraş olaylarının CHP’nin iktidarı, Ecevit’in Başbakanlığı sırasında olduğunu, o tarihte yaşananlara seyirci kalındığını ileri sürdü.
Sakık, 2000 yılında 20 cezaevinde operasyon düzenlendiğini, 30’a yakın insanını bu olaylarda yaşamını yitirdiğini belirterek, "O dönem siyasi aktörleri, askeri yetkilileri ve bürokratlarının hiçbiri bu işten yargılanmıyor.
O dönem Ceza ve Tutukevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun’u yargılamıyorsunuz, tam tersine makamlar mevkiler veriliyor" dedi.
Sakık, konuşma süresini uzatmadığı için Mumcu’ya tepki göstererek, "5 dakika konuşamadım" dedi. Mumcu, Sakık’a, "Olay çıkarmayın, diyeceklerinizi dediniz" karşılığını verirken, MHP’li ve AK Parti’li bazı milletvekilleri de Sakık’a tepki gösterdi.
**’Önemli bir sorunu çözdük"**
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, madde üzerinde yaptığı konuşmada, "Geçmişimizle yüzleşmek demek, vicdanımızla da yüzleşmek demektir. Hiçbir vicdanlı kimse, ’Türkiye’ Ermenilere ve Yahudilere katliam yaptı’ diyemez. Böyle bir şey sözkonusu değildir" dedi.
Şimşek, 666 sayılı KHK ile çok önemli bir sorunu çözdüklerini belirterek, şöyle konuştu:
"Farklı kamu kurum ve kuruluşlarında değişik ad ve unvanlar adı altında ek ödemeler yapılmaktaydı. Ama bu ek ödemelerinin yapılmadığı memurlar ve yöneticiler arasında çok önemli ücret farklılıkları oluşmaktaydı. Muhalefet sözcüleri, düzenlemenin, müsteşar, genel müdür, daire başkanlıklarının maaşlarını düzeltmek için yapıldığını söyledi. Eşit işe eşit ücret düzenlemesinden faydalanan 405 bin memurumuz var, bunların sadece 13 bini daire başkanı ve üstü unvana sahip... 392 bini şube müdürü ve altı."
KHK ile bazı derecelerdeki memurların artışı hakkında örnekler veren Şimşek, ayrıca memurlar arasındaki farklılıkları da giderdiklerini anlattı. "KHK ile yapılan şey çok basit; aynı ad ve unvanla aynı işi yapan bütün memurların maaşları eşitlenmiştir" diyen Şimşek, 2002 yılında AK Parti iktidara
geldiğinde bir müsteşar ile 9/1 derecesindeki bir memurun maaşı karşılaştırıldığında müsteşarın maaşının 7 kat yüksek olduğunu, Temmuz 2011 itibarıyla bu farkın 3,4 kata kadar indiğini kaydetti.
Şimşek, "Bizim müsteşarların, genel müdürlerin maaşlarını iyileştirdiğimiz iddiası doğru değildir. Son yapılan düzenlemeler dahi bir müsteşar memur maaş kıyası yapıldığı zaman 3,8 kat olacak şekildedir. Biz en düşük maaş alan memurlarımızı kolladık; onlara ilişkin düzenlemeler yaptık. KHK, 405 bin memurumuzu kapsamaktadır. Tamamının maaşında artış olmuştur, kimisinde az kimisinde çok..." diye konuştu.
"Bütçede memur, emekli, işçi yok" eleştirilerinin haksız olduğunu belirten Şimşek, 2011 yılında en düşük memur maaşının yüzde 18,3 arttığını, 2012 yılında ne olacağının ise sözleşmeden sonra ortaya çıkacağını anlattı.
Şimşek, "Biz sadece memuru, işçimizi, emeklimizi sadece enflasyona ezdirmemekle kalmamışız, enflasyonunu iki katı kadar maaş artışı sağlamışız. Böyle bir dönem var mı bilmiyorum" dedi.
Tarıma desteklerin 2012 yılı bütçesinde yaklaşık 11 milyar lira olduğunu, 2002 yılında bu rakamın 1,9 milyar lira olduğuna işaret eden Şimşek, OECD’nin bu yıl yayımladığı raporunda, "Doğrudan ve dolaylı olarak tarıma destek Türkiye’de OECD ülkelerinin 3 katından daha fazla olduğu"na yer verildiğini söyledi.
Şimşek, "Tarım sektörüne de çiftçimize, esnafımıza, memurumuza, emeklimize, işçimize, memurumuza da destek veriyoruz. Ülkenin ihtiyaç duyduğu yatırımları yapıyoruz" diye konuştu.
**"Asgari ücret bin lira olursa..."**
Şimşek, milletvekillerinin madde üzerinde sorularını yanıtlarken, taşeron işçilere yönelik Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bir çalışma yaptığını ifade etti.
Şimşek, Türkiye’de asgari ücret üzerinden yüzde 15 vergi alınmadığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Türkiye’de asgari ücret 2002 yılında 175 avro, şimdi ise 356 avrodur. Türkiye’nin şu anda Polonya, Çek Cumhuriyeti, Letonya, Macaristan, Estonya, Litvanya, Romanya, Bulgaristan’dan daha yüksek asgari ücret verilmektedir.
’Asgari ücret bin TL olursa devlet batar mı?’ denilmektedir. Bildiğim kadarıyla asgari ücretli devlette çalışan yoktur. Özel sektörde ücretleri verimlilikle ilişkilendirmezseniz belki Türkiye batmaz ama firmalar batar. İstihdam edilen o kardeşlerimiz iş bulamaz hale gelir. Rekabet etmek zorundayız. Asgari ücreti belirlerken; makul bir ücret ve rekabet gücünü göz önünde bulundurmak zorundayız. Bunu göz önünde bulundurmayan ülkeler battı. Yunanistan’a, başka ülkelere dönmek istemiyorsak bu dengeleri göz önünde bulundurmak zorundayız. Bugün 9-10 AB üyesinden daha yüksek asgari ücret Türkiye’de verilmektedir. Biz AB’den daha mı zenginiz?"
Şimşek, Türkiye’de gelir dağılımının iyileştiğini, bozulmadığını kaydetti.
Tasarının 24. maddesi kabul edildi.
Öte yandan, Seyşeller Cumhuriyeti Ulusal Meclis Başkanı Patrick Hermenie, Genel Kurul çalışmalarını bir süre izledi.