Saklı akıl hastaneleri

Fotoğrafçı George Georgiou tarafından Kosova ve Sırbistan'daki akıl hastanelerinden kan donduran fotoğraflar.

Fotoğrafçı George Georgiou tarafından Kosova ve Sırbistan'daki akıl hastanelerinden kan donduran fotoğraflar.


"Bu akıl hastanelerini ilk ziyaretimde, hastaların durumlarının kamuoyundan gizlendiğini öğrenmiştim. Sırpların bu fotoğrafları ilk gördüklerinde uğradıkları şok ve üzüntüyü hala hatırlıyorum..."


"Miloseviç rejimi sırasında ülkede neredeyse hiç para kalmamıştı. Her yer hastalıktan kırılıyor, tıbbi bakıma muhtaç insanlar kötü şartlarda yaşıyordu..."


"Kendi ekonomik dar boğazlarında yaşam mücadelesi veren halk, yine fakir olan devlet çalışanlarından hiç yardım alamıyor ve böylece devam eden kötülük zinciri sonucunda herkes kötü bir hayata mahkûm ediliyordu..."

Reklam
Reklam

"Bu hastanelerin en kötü yanı, çalışanların tamamen ilgisiz kalması ve harekete geçip bir şeyleri değiştirme inançlarının tamamen kaybolup gitmesiydi..."


"Burada bulunmaması gereken insanların sayısının çokluğu gerçekten şaşırtıcıydı. Mesela, bir araba kazasında bacaklarını kaybeden ve yetim kalan bir çocuk, down sendromlu bir adam ve hatta tek günahları bu hastanede doğmak olan Çingene çocukları aynı yerlerde kalmaya zorlanıyordu..."


"Çok uzun yıllar boyu bu acımasızlıkla yoğrulan 'hastalar'ın neredeyse hepsi bir süre sonra kendilerine zarar vermeye başlıyordu..."


"2002 yılında hem bölgeyi hem de hastaneyi tekrar ziyaret ettim. Bu sefer gördüklerim beni biraz da olsa rahatlatmıştı..."


"Sivil toplum örgütleri ve gönüllü insanların girişimiyle bir kampanya başlatılmış ve halk bilgilendirilmişti. Bu sayede toplanan paralarla şartların biraz da olsa iyileşmesi sağlanmıştı..."


"Ancak bana kalırsa ortada her şeyden önemli bir gerçek bulunuyordu: Burada kalan 'hasta' insanlar, dışarıdaki 'sağlıklı' insanlara göre çok daha barışçıl bir hayat sürüyorlardı..."

Reklam
Reklam

"Tüm etnik gruplar, adeta bir topluluk oluşturmuşcasına iyi geçiniyor, birbirlerine ilgi ve şefkat gösteriyorlardı. Bu eski duvarların ve acımasız şartların yarattığı ilk şoku atlattığınızda, kendi kendine ilerleyen barışçıl bir mekanizmaya şahit olabiliyordunuz."


"Barış, bu duvarların dışında olmayan belki de tek şeydi..."