Saldırı sonrası THY çalışanı: Kan kokusu içinde çalıştık ve gülümsedik

Türk Hava Yolları’nda çalışan bir kabin memuru, Atatürk Havalimanı’nda gerçekleşen bombalı intihar saldırılarının sabahında, kan kokuları ve yıkıntılar arasında çalıştıklarını aktardı.

Atatürk Havalimanı’nda 28 Haziran gecesi meydana gelen saldırılarda, havalimanı birkaç saat içinde yeniden uçuşlara açılmıştı. Brüksel Havalimanında 22 Mart’ta gerçekleştirilen saldırının ardından 12 gün boyunca havalimanı kapatılmış, uçuşlar gerçekleştirilmemişti.

Evrensel’den Sinem Uğurlu’nun haberine göre, olayın şokunu henüz atlatamayan kabin görevlilerinden şirket politikası gereği‘gülümseyerek hizmet etmeleri’ de istendi.

Habere göre, patlamanın gerçekleştiği gece sabaha karşı saat 06.12’de THY’den çalışanlarına “

Reklam
Reklam

Atatürk Havalimanında uçuş operasyonunun normale dönmesi nedeniyle ekiplerimizin planlı görevlerini gerçekleştirmek üzere zamanında görev başı yapmaları gerekmektedir” diye mesaj geçildi.

Kan kokusu içinde hizmet verdiler

Bir THY kabin memuru, sabah saatlerinde gittiği uçuş sırasında havalimanındaki atmosferi şöyle anlattı: “

Her yer yıkılmış, camlar kırılmıştı. Savaş alanı gibiydi. Kan kokusu vardı. O kokunun ve bu atmosferin içinden geçerek uçuşa gittik.

Turist kamerasından dehşet anları:

Kabin memuru, çalışanlar ekip odasındayken THY yönetim kurulu üye ve yetkililerinin gelip, “

Yola devam ediyoruz. Brüksel patlamasından sonra uçuşlara ara verilmişti. Ama biz profesyoneliz. THY dünyanın en iyi markaları arasında”dediğini de aktardı.

Reklam
Reklam

Uçakta herkesin suratı buz gibiyken kendilerinden güleryüzlü hizmet vermelerinin istendiğini öne süren kabin memuru,“

Sabaha kadar haberleri izledik. Çünkü patlamanın olduğu yer bizim de en çok kullandığımız geçiş noktasıydı. Hiç uyumadan çağrıldık ve uçuşa gittik. Elim ayağım titreyerek gittim uçuşa” şeklinde konuştu.

Uçuş güvenliği riske atıldı

İşyeri Hekimi Uzman Doktor Gökmen Özceylan, benzer olaylardan sonra en az 15 gün çalışanların dinlendirilmesi gerektiğini ifade ederek, bu tür olaylardan sonra gelişebilecek ‘anksiyetik bozuklukların’ uykusuzluğa neden olacağını aktardı: “

Uykusuzluk iş güvenliği ve can güvenliği açısından önemlidir. Çünkü, burada çalışanlar insanlar başka insanların da güvenliğinden sorumlu. Uykusuzluk, uçuş güvenliğini riske atar. Böyle bir travmanın içinde, uçuş güvenliğini sağlamaları mümkün değil” ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

Olayın hemen ardından çalışanları uçuşa çağırmanın tartışmasız yanlış olduğunu ifade eden Özceylan, “Kişinin kendini hazırlayarak, kendi isteğiyle gitmesi başka bir şey, olayın ertesi sabahı çalışma dayatması altında gitmesi başka bir şey”dedi.