Türk Gastroenteroloji Derneği Bursa Şubesi Başkanı Prof. Dr. Faruk Memik, kolon (kalın bağırsak) kanserinin sindirim sistemi kanserleri arasında, batı ülkelerinde birinci, Türkiye'de ise mide kanserinden sonra ikinci en sık görülen kanser türü olduğunu söyledi. Bu kanser türünün en çok bağırsağın son 25-30 santimetrelik bölümünde görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Memik, kendisini karın ağrısı, şişkinlik, aşırı kabızlık veya ishal ile gösteren hastalıkta erken teşhisin çok önemli olduğunu
belirtti.
Prof. Dr. Memik, dışkıda kan görülmesinin mutlaka tetkik edilmesi gereken bir bulgu olduğuna işaret ederek, "Kolon kanserinin teşhisi, endoskopi veya röntgen yardımıyla erkenden yapılabilir. Batı ülkelerinde hiçbir şikayeti olmayan insanlar bile periyodik olarak yıllık kolonoskopi uygulaması yapılarak, taramadan geçirilir. Zamanında teşhis edilen hastalar ameliyat edilerek başarılı sonuçlar alınabilir. Maalesef ülkemizde bu tarama testleri gelişmemiştir." dedi.
Prof. Dr. Memik, son yıllarda hem hayvan hem de insan deneylerinde, kalın bağırsak kanserinden korunmak için bazı anti romatizmal ilaçların kansere karşı bir koruyucu etkisinin olduğunun tespit edildiğini vurguladı.Özellikle kolondaki "Poliplerin" azaltılmasında, günlük olarak aspirin kullanımının faydalı olduğunun bilindiğini ifade eden Prof. Dr. Memik, şunları kaydetti
"Son çalışmalar gösterdi ki bitkiler, bazı böcekler, mantarlar ve mikrobik hastalıklardan kendilerini korumak için aspirinin etken maddesi olan salisilik asit üretiyorlar. Yeterli derecede sebze yiyen kişilerin vücutlarındaki salisilik asit oranının belirli bir doza yükseldiği görülmüş. Bu demek oluyor ki bitki yiyerek, kansere karşı bir koruyuculuk kazanmış oluyoruz. Salisilik asit birçok meyve ve sebzenin yapısında bulunuyor. Salisilik asitin özellikle kolon poliplerinin kansere dönüşmesini engellediği biliniyor. Bağırsaklarında polip olan hastalar, yıllarca aspirin kullanıyorlardı. Ancak yapılan çalışmalarla yenilen yeşil bitkilerle de kanda düşük doz salisilik asit olduğu belirlenmiştir."
(AA)