Sami Hazinses'in yürek burkan hikâyesi

Yeşilçam'ın unutulmaz yüzü, sadece oyunculuğa değil müziğe de adanmış bir ömrün sahibi; Sami Hazinses...

Gerçek adıyla Samuel Agop Uluçyan'ın hikayesi Diyarbakır'da başladı. Kentteki birçok Ermeni gibi hayatını puşicilik yaparak kazandı. Bir yandan da Diyarbakır Musiki Cemiyet'inde şarkı söylüyordu.

Bir gün Diyarbakır ona yetmemeye başladı. Taşı toprağı altın şehre; İstanbul'a göçtü. Ama bu şehrin taşı toprağı hiç de altın değildi.

Hemşerilerini buldu, onlarda kalmaya başladı.

Bir dokuma fabrikasında işe girdi ama müziği de bırakmadı. 'Bir Dilbere Müpteladır Gönlüm' şarkısını o sıralarda yeni tanınmaya başlanan Zeki Müren seslendirdi.

Bir filmin müziklerini yapmaya başladığında yönetmen filmde oynamasını rica etti, Sami Hazinses kabul etti.

Bundan sonraki 40 yıl boyunca hem karakter oyunculuğu yaparak hem de film müzikleri besteleyerek Yeşilçam'ın en çalışkan emekçilerinden birisi oldu.

GAZETE KÜPÜRLERİNİ CEPLERİNDE TAŞIDI

Ama hayatının son yıllarında unutuldu. Belki de bu yüzden, ömrünün son yıllarında, kendisiyle ilgili gazete haberlerinin kupürlerini ceplerinde taşıdı hep.

1995'teki bir röportajda, neden gerçek kimliğini sakladığı sorulunca ilkin "Ermeni değilim ben!" diye yanıt vermişti.

'ÖLEYİM, ONDAN SONRA YAZ!'

Daha sonra durumu kabullenerek "Eski sempati kalmıyor. Onun için istemiyorum. Yazma bunları.
Öleyim, ondan sonra. Öldükten sonra yaz, şimdi boşver" demişti.

Bu röportajdan 7 yıl sonra, 22 Ağustos 2002'de, yapayalnız bir huzurevindeyken fenalaştı ve Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde hayata gözlerini yumdu.