"Sandık Namusumuzdur" Sözünün Mimarı Arslanköy'de Seçim Heyecanı

MERSİN (AA) - Tek partili dönemden çok partili sisteme geçişte, 1947'de yapılan muhtarlık seçimlerinin kanunsuz olduğu iddia edilerek yenilenmek istenmesi karşısında "Sandık

"Cam kemik" hastası kardeşler de sandık başındaydı "Cam kemik" hastası Aynur ve Fatma Alp kardeşler de cumhurbaşkanı seçimi için saldık başına gitti. İki katlı evlerinin merdivenlerini güçlükle inen kardeşlerden Fatma, tekerlekli sandalye, Aynur ise baston yardımıyla gittikleri okulda oy kullandı. Aynur Alp, tüm bu zorluklara rağmen seçimde özgür iradeleriyle oylarını kullandıklarını ifade ederek, hasta da olsalar sandığına sahip çıktıklarını söyledi. - "Sandık namusumuzdur" sözünü söyleten olay Görgü tanıklarının anlatımı, o dönemdeki bazı gazete kupürleri ile tutanaklara göre, 26 Şubat 1947'de sandık başına giden köylüler, oylarını kullanarak sonuçları beklemeye başladı. Seçimlerin tamamlanmasından sonra Demokrat Parti adayı Harun Yedigöz 565, eski muhtar CHP adayı Tahir Şahin 53, diğer CHP'li aday Hasan Dönertaş ise 153 oy aldı. Oyların sayılma işleminin ardından tasnif yapılacağı sırada görevde olan muhtar ve 3 aza, köyü terk etti. Kanuna göre tasnif sırasında görevde olan muhtar ve azaların da sandık başında bulunması gerektiği için tasnif yapılamayacağı açıklandı. Nahiye müdürünün, görevdeki muhtarın dönüşüne kadar sandığın karakolda muhafaza edilmesi gerektiği görüşüne karşı çıkan, aralarında kadınların da bulunduğu köylüler, soğuk havaya rağmen sabaha kadar sandığın başında bekledi. Sayım tutanaklarını aldıktan sonra sandığın ihtiyar heyetinin doğal üyesi olan ilkokul müdürü Mustafa Kubilay'a teslim edilmesini kabul eden köylüler, bu sırada dönemin valisi tarafından gönderilen bir yüzbaşı ve birkaç askeri karşılarında buldu. Yeniden seçim yapılmasını ve içinde kullanılmış oy pusulalarının olduğu yedieminde bulunan seçim sandığını isteyen yüzbaşıya olumsuz yanıt veren köylüler, sandığı yalnızca cumhuriyet savcısına teslim edebileceklerini iletti. Kadınlar, sandığın zorla alınma ihtimaline karşı Mustafa Kubilay'ın evinin etrafını çevirdi. Askerlerin, sandığı almak için içeri girmeye çalıştığı sırada Demokrat Partili olduğu iddia edilen bir kişi, "Asker size hiçbir şey yapamaz. Ölürsek de sandığımızı ve namusumuzu koruyarak öleceğiz" sözleriyle kadınları sandığı korumaya yönlendirdi. Bu süreçten sonra köyde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Olaya karışanlar gözaltına alındı. Köylüler, devlet otoritesine, devlet güçlerine karşı gelme suçundan mahkemeye sevk edildi. Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi kayıtlarında, bu konudaki hukuki sürece ilişkin şu bilgiler yer alıyor: "İçinde kadın ve çocukların bulunduğu Arslanköy davası, 28 Şubat 1947 tarihinde başlayıp 11 duruşma yapılarak 23 Haziran 1948 günü karara bağlanmıştır. Yargılama, 'devlete isya' iddiasıyla başlamış fakat mahkemenin ilerleyen aşamalarında 'kamu görevlisine mukavemet' şekline dönüştürülmüştür. Duruşmalar sonucunda sanıkların 19'una altı ay 11'er gün, 11'ine 6'şar ay hapis cezası, diğerleri hakkında beraat kararı verilmiştir. Arslanköy davası basına yansımış ve çok sayıda avukat tarafından savunulmuştur. Bu olay, Türk milletinin ve demokrasinin bir davası olarak görülmüştür."

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: