Saray komploları kadar ilginç sırları olan Kraliyet mücevherleri

Kraliyet Sarayı'nın hayatı daima gizemlerle dolu. Ve genellikle mücevherler onlarda anahtar rol oynuyor. Örneğin, Kraliyet Taçındaki bir elmas, ülkeler arasındaki bir çatışmanın nedeni olabilir! İşte inanılmaz bir tarihe sahip olan 8 mücevher...

Kraliçe Victoria’nın safir broşu

Safir Broş, kraliçe’nin en zengin koleksiyonlarından biridir ve başlangıçta Valide Kraliçe Victoria’ya hediye edilmiştir. Prens Albert Broş, 25 karat ağırlığındadır ve bugün yaklaşık 4 milyon dolar değerindedir. Eski bir İngiliz geleneğine göre, düğün sırasında, gelinin üzerinde dört şey olmalı: eski bir şey, yeni bir şey, ödünç alınmış bir şey ve mavi bir şey. Böylece Albert’in hediyesi Kraliçe Victoria’nın koleksiyonunda “mavi bir şey” oldu. Mavi renk sadakati sembolize ediyor ve bu broşu özel günlerde kraliçe II. Elizabeth takıyor.

Reklam
Reklam

Marie Antoinette’nin kolyesi

Elmas ve değerli metallerden oluşan bu kolye, 18. yüzyılda büyük olayın merkeziydi. Fransa'nın en meşhur ailelerinden birine mensup olan Rohan kardinali Louis'nin, kraliçe Marie Antoinette ile arası pek iyi değildi. Geçmişte Avusturya elçisi olarak görev yapmıştı ve bu dönemde arkadaşlarına hava atmak için yazdığı bazı mektuplar ele geçirilmişti. Arkadaşlarına, Avusturya sarayındaki kadınların yarısıyla yattığını, Marie Antoinette'in annesi imparatoriçenin, kendisiyle de yatması için yalvardığını anlatıyordu. Ayrıca Viyana'daki arkadaşlarına Marie Antoinette'in onurunu zedeleyen mecmuaları da göstermişti. Kardinal Richelieu'nun izinden gitmek ve onun gibi Fransa başbakanı olmak istiyordu. Bunun için Marie Antoinette ile arasını düzeltmek zorundaydı, zira bu göreve ancak kral veya kraliçe tarafından atanabilirdi ve Marie Antoinette bunun gerçekleşmesine her fırsatta engel oluyordu.

Servetini yitirmiş bir aristokrat olan Motte kontesi Jeanne Saint-Rémy de Valois, kardinalin bu konudaki arzusunun ve çaresizliğinin farkına vardı. Durumu kendi lehine çevirip ufak bir servet edinmesini sağlayabilecek dâhiyane bir plan yaptı ve kardinalin metresi oldu.

Reklam
Reklam

Marie Antoinette, kraliyet kuyumcusu tarafından kendisi için yapılan muhteşem bir elmas gerdanlığı satın almak istemedi. Gerekçesi de çok pahalı olması ve kraliyet deniz kuvvetlerinin paraya ihtiyacı olmasıydı. Israr eden kraliyet kuyumcusunu da şu sözlerle azarladı: " Ben size mücevher ısmarlamadım, daha da ötesi, elmas koleksiyonuma bir karat daha eklemek istemediğimi defalarca söyledim. Ben satın almak istemeyince kral satın almak istedi ama hediye olarak da kabul etmeyeceğimi belirttim. Lütfen tekrar sormayınız."

Motte kontesi, Rohan kardinali Louis'yi, Marie Antoinette'in çok samimi bir arkadaşı olduğuna inandırdı. Marie Antoinette'in aslında bu elmas gerdanlığı gizliden gizliye çok istediğini söyledi. Kardinal, gerdanlığı kraliçeye götüreceğini düşünerek kontese bir miktar para verdi. Ödemeyi taksitle yapacaktı. Kraliyet kuyumcusu da parasının sonradan ödeneceğini düşünerek 1.6 milyon livrelik gerdanlığı teslim etti. Motte kontesinin kocası elmas kolyeyi alarak kayıplara karıştı. Ancak ödeme günü gelince gerçek ortaya çıktı.

Reklam
Reklam

Olayla ilgili olarak birçok kişi tutuklandı. Kardinal aklandı. Kontes kırbaçlandı, vesikalandı ve fahişeler hapishanesine atıldı. Kontesin kocası, gıyabında kürek cezasına mahkûm edildi. Marie Antoinette, her ne kadar skandalla alakası olmadığını söylediyse de halkın gözündeki imajının biraz daha zedelenmesine engel olamadı. Bu olay, Fransız Devrimi'ne giden yolda, halkın gözündeki monarşinin kokuşmuşluğu inancını pekiştirdi. Olayın yaşattığı stres nedeniyle kraliçe erken sancılandı ve ikinci kızı Sophie Hélène Béatrix'i birkaç hafta erken doğurdu.

II. Elizabeth’in kırık taçı

II. Elizabeth düğününde taktığı elmas taç törenden hemen önce kuaförünün dalgınlığına kurban giderek kırılmış. Ve hızlı bir şekilde diğer parçaya sabitlenmiş. Bu olayın yıllarca sır gibi saklandığı söyleniyor. Ne kadar endişeli olduğunu hayal edebiliyor musunuz?

Faberge yumurtaları: Romanov ailesi mücevher Evi

Paskalya için yumurta boyama geleneği, eski çağlardan beri Rusya'da var olmuştur.Tabii ki, Kraliyet Ailesi de bu geleneği takip ediyor. III. Alexander bu geleneğe yeni bir soluk getirerek eşine çok ilginç bir sürpriz yaptı. Emaye kaplı bir yumurtanın içinden ilk önce altından tasarlanan yuvarlak bir yumurta sarısı çıktı, onun içine de altından bir tavuk tasarımı onun içinden de minyatür bir kraliyet tacı ile yakuttan tasarlanan mikro yumurta. III. Alexander'ın oğlu da bu geleneği sürdürdü.

Reklam
Reklam

Peter Carl Faberge, Rusya’nın sahip olduğu en büyük mücevher ustalarından biriydi. 1846 yılında Rusya’da doğan Carl, eğitimini tamamlayıp, Avrupa’nın birçok şehrini gezerek değişik kültürleri tanıdıktan sonra St. Petersburg’a dönerek, babası Gustav Faberge’nin başlatmış olduğu tasarımları geliştirdi ve aile adının, tasarımlarıyla birlikte büyük bir yükselişe geçmesi için çok çalıştı. Rus aristokrasisinin dikkatini daha fazla çekebilmek için bir farklılık yaratması gerektiğinin farkında olan Peter Carl Faberge, Rusya’da büyük kutlamalara sahne olan Paskalya zamanında ailelerin birbirlerine hediye ettikleri süslenmiş, rengarenk yumurtalardan ilham alarak Faberge’nin ününe kavuşmasını sağlayan o tasarımların başlangıcını yaptı.

Koh-i-Noor elması

Dünyanın en büyük elması, Kuh-i Nur. Hindistan'da bulunduktan sonra, İngiltere Kraliçesi'nin tacına konulan Kuh-i Nur'un henüz değerinin üzerine çıkan bir elmas dünyada yok.'Nur Dağı' anlamına gelen elmasın hikayesi ise oldukça sıra dışı.195 karatlık elmasın değeri tam 100 milyon sterlin, yani tam 440 milyon TL.İddialara göre Kuh-i Nur, 13. Yüzyılda, Hindistan'ın Güneydoğusu'ndaki Golconda madeninde bulundu.Mihrace'nin vasiyeti ile tapınağa bağışlanması kararlaştırılan elmas, 19. Yüzyılda İngiltere'de ortaya çıktı. Hintlilerin, çalındığını iddia ettiği, İngilizlerin ise 1850 yılında, Kraliçe Victoria'ya hediye edildiğini, iddia ettiği miras aslında, Babür Şahı Nasireddin Muhammed Hümayun Şah'ın türbesindeydi.

Reklam
Reklam

Delhi’de en az Agra’daki Taj Mahal kadar yüksek bir sanat eseri olan Hümayun Şah’ın kabri ve türbesinde bulunan avizenin son tırnağında duran Kuh-i Nur elması, İngilizlerin tarafından buradan alınarak ülkelerine götürüldü.İngiltere'de yeniden ortaya çıkan Kuh-i nur, bir süre sergilendi ancak dikkat çekmediği fark edildi.Sergide ilgi görmeyen Kuh-i Nur, Kraliçe'nin emriyle yeniden kesildi.Kesim işlemi sırasında yüzde 40'ını kaybeden Kuh-i nur, Kraliçe Aleksandra'nın görkemli taşlarla süslü tacında yerini aldı.Ana Kraliçe tacı ilk kez 1937 senesinde eşi Kral 6'ıncı George'nin taç giyme töreninde taktı.Kuh-i Nur, bu tarihten itibaren, İngiltere'nin en önemli sembollerinden olan tacın bir parçası olarak karşımıza çıktı. Ana Kraliçe'nin ölümünün ardından, tacı bu kez de II. Elizabeth'in başında tüm dünya gördü.İnanca göre, mücevheri takan aşırı güçleniyor.Ancak tacı takan bir erkek ise, şanssızlıklar peşini bırakmıyor.

2015 yılında tacın kendilerine ait olduğunu ve bu nedenler iade edilmesini isteyen Hintliler ise, İngiltere'ye dava açtı. Dönemin İngiltere başbakanı David Cameron'un iade talebine ilişkin sözleri dünya basınında geniş yer bulmuştu.Elması geri vermeyi " pratiği olmayan bir tekamül " olarak tanımlayan Cameron, sözleri ile de büyük tepki toplamıştı.

Reklam
Reklam

Kate Middleton’un tacı

Kate Middleton'un düğünü için giydiği elmas taç, sıra dışı bir tarihe sahip değil. Bu mücevher parçası George VI tarafından satın alınmış ve II. Elizabeth tarafından Kate'e verilmilmiştir. Üzerinde tam olarak 888 elmas var.

Kraliçe Rania’nın zümrüt tacı

Ürdün Kraliçesi Rania kurallara meydan okuyan ve bir kültür devrimi yaratan ilk kadınlardan biri. Kadın hakları reformlarında, oy kullanma hakkı, araba kullanma hakkı ve kendi kıyafetlerini seçme hakkı da dahil olmak üzere birçok yeniliğe öncülük etti. “Chanel”, “Dior” ve “Yves Saint Laurent” favori markaları arasında. Statüsüne rağmen, uzun süre kendi tacına sahip değildi. 2000 yılında ''Boucheron'' tarafından yapılan zümrüt ve siyah altından yapılmış bir taç takmaya başladı.

Prenses Diana'nın yüzüğü

Lady Diana, Prens Charles'la nişanlandığında bu yüzüğü nişan yüzüğü olarak seçti. Bu, Kraliyet ailesi için, özellikle de II. Elizabeth için büyük bir sürprizdi. O zaman 38.000 dolara mal olan yüzüğü Kraliyet ailesi, korkunç bir seçenek olarak düşündü, çünkü herhangi biri de bu yüzüğe satın alabilirdi. Nişan yüzüğü 18 karatlık oval mavi safir ve etrafına dizilmiş 14 küçük elmastan oluşuyor. Diana öldükten sonra, Prens William annesinin yüzüğünü eşi Kate'e verdi. Kate'in bu yüzüğü taktığını her fotoğraf karesinde görebilirsiniz.

Reklam
Reklam