İSTANBUL (AA) - Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, göç konusuna ilişkin, ''Nasıl göçün uzun vadede bireylere ve ailelere ciddi kazanımları olacaksa, biz de devlet ve sivil toplum kuruluşları olarak çok ciddi tecrübeler kazandığımız için uzun vadede göçün devletimize ciddi kazanımlar sağlayacağını düşünüyoruz.'' dedi.
Bilgili, Deniz Feneri Derneği ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ) tarafından düzenlenen "Savaş, Göç ve Yoksulluk" sempozyumunun ''Eğitim, İstihdam, Sağlık ve Mülteciler'' konulu oturumda yaptığı açılış konuşmasında, göçün sonuçları itibariyle hem negatif hem de pozitif etkileri olabileceğini anlattı.
Göçün uzun vadede pozitif sonuçlar doğurduğunu fakat ilk aşamalarında negatif sonuçlar yaşanabileceğini dile getiren Bilgili, ''Göçte uzun vadede acıların yerini umutlar, yoksulluğun yerini zenginlik alır. Uzun vadede güzel sonuçlar doğurur. Önemli olan göçün yeni olduğu dönemlerde çok iyi rehabilitasyon çalışmaları yapmak.'' dedi.
Bilgili, Türkiye'nin bakanlığından kamu kuruluşlarına, sivil toplum kuruluşlarından araştırma kuruluşlarına kadar Suriye meselesinde çok ciddi bir tecrübe kazandığını belirtti.
Göçün sıcak yıllarında sabırlı, sağ duyulu, soğuk kanlı davranılması ve imkanların adil bir şekilde sunulması gerektiğine dikkati çeken Bilgili, ''Nasıl göçün uzun vadede bireylere ve ailelere ciddi kazanımları olacaksa, biz de devlet ve sivil toplum kuruluşları olarak çok ciddi tecrübeler kazandığımız için uzun vadede göçün devletimize ciddi kazanımlar sağlayacağını düşünüyoruz. Küresel bir tecrübe edindik ve edinmeye devam ediyoruz. Başka ülkelere baktığınızda gerçekten imtihandan iyi ve adil bir şekilde geçiyoruz. Yoksa biz adaleti sağlayamazsak dünyaya zaten mesaj veremeyiz. '' değerlendirmesini yaptı.
- ''Dünyada 230 milyon göçmen var''
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İhsan Karaman da ''Mülteci Dramının Düşündürdükleri: Küresel Adalet ve İnsanlığın İmtihanı'' başlıklı konuşmasında, yetersiz üretim ve adaletsiz paylaşım biçiminde ortaya çıkan yoksulluğun insanlığın karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlardan biri olduğunu belirtti.
Son 25 yıldır yeryüzündeki ekonomik faaliyetlerde etkili olan liberalleşme ve küreselleşme olgusuyla birlikte yoksulluğun yaygınlaştığına dikkati çeken Karaman, ekolojik faktörler, tarım alanlarının yetersizliği, iklim koşullarının elverişsizliği ve içilecek su eksikliği gibi nedenlerle Afrika nüfusunun çok ağır sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kaldığını, Afrika'da her yıl içilecek su bulamadığından ve yetersiz beslenmeden dolayı 0-5 yaş arası 15 milyon çocuğun, açlıktan dolayı ise 7 milyon insanın hayatını kaybettiğini vurguladı.
Karaman, ortalama yaşam süresinin 46 yıl olarak seyrettiği kıtada her üç kişiden birinin açlık çektiğini belirterek, şöyle devam etti:
''Dünya ölçeğinde her yıl 10 milyondan fazla çocuğun önlenebilir nedenlerle öldüğü tahmin ediliyor. Bu ölümlerin çoğu 'az gelişmiş' diye tabir edilen ülkelerde, bunların da yarısı çocuk ölüm oranların en yüksek olduğu 20 ülkenin 19'unu içinde barındıran Afrika'da meydana geliyor. 2008 sonu itibariyle dünyada 42 milyon insan zorunlu olarak yer değiştirmek zorunda kaldı. Bunun 15,2 milyonu mülteci, 827 bini sığınmacı ve 26 milyonu ülkesi içinde yerinden edilmiş kişi konumundaydı. Bugün ise dünyada 230 milyon kadar göçmen var.
Siyasal ve ekonomik hedeflerimiz yerine bütün insanlığın ortak değerlerine öncelik vermek lazım. Bu ülkelere adil ve sürdürülebilir bir kalkınma modeli sunmak ve gelişmelerin önündeki yapay engelleri kaldırmak lazım. Zengini daha zengin fakiri daha fakir yapan bu vahşi dünya düzenini değiştirmek için insanlık alemi olarak hep birlikte çalışmak lazım. Mültecisiz, sömürüsüz, adalet ve barış içinde bir dünya için ahdimizi tazeleyip güçlerimizi birleştirmemiz lazım.''
- ''Türkiye, göçmenlere muazzam imkanlar sundu''
Medipol Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Faik Tanrıkulu ise ''Göçmenlerin Sosyal Hayata ve Çalışma Hayatına Etkileri'' başlıklı konuşmasında, Türkiye'de, sadece kitlesel göçle ilgili olarak kısa vadeli göç politikaları yerine uzun vadeli göç politikalarının izlenmesi gerektiğini vurguladı.
Göçü yönetmenin ülke açısından çok ciddi bir mesele olduğunu altını çizen Tanrıkulu, şöyle konuştu:
''Eğer göçü iyi yönetebiliyorsanız, potansiyelini keşfedip, kullanabiliyorsanız muazzam bir imkan. Ama aynı şekilde de yönetemiyorsanız ülke için önemli bir mesele. Türkiye, yoğun ve kitlesel bir göçe rağmen göçmenlere muazzam imkanlar sundu ve açık kapı politikası izleyerek dünyaya örnek oldu. Suriyeli mültecilerin genç nüfus olması çok büyük bir avantaj. İyi bir eğitim imkanı sunuyorsanız, ülkeye katma değer sunabilecek potansiyel bir kitle. Bu yönüyle de ülkenin kalkınması için de çok önemli bir mesele. Mesela Pakistan, Afganlı mültecilerle ilgili olarak ciddi bir politika geliştirmedi ve yok saydı. Pakistan terör meselesiyle karşı karşıya kadı. Çünkü göçmenler dezavantajlı gruplar olduğu için herhangi bir terör örgütüne ya da diğer marjinal gruplara erişme imkanı sunmuş oluyor. Yani bütün örgütler için potansiyel insan çekme aracı.''
Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Eğitim Uzmanı İpek Coşkun da ''Türkiye'deki Suriye Çocukların Eğitimi: Yarın İçin Politikalar'' adlı konuşmasında, Türkiye'de okul çağında 1 milyon 141 bin 9 Suriyeli çocuk olduğunu belirterek, ''Türkiye'de doğan Suriyeli çocuklar ana okuluna başladı. 604 bin 114 göçmen çocuk Türkiye'de eğitim görüyor. Bunun yaklaşık 40 bini Suriyeli olmayan göçmen çocuklar. Yani Afgan ve çoğunluğu Irak'lı. Geldiğimiz nokta gerçekten çok takdire şayan. İyi bir yol katettik." ifadelerini kullandı.
Geçici Eğitim Merkezleri'nin (GEM) devlet okullarına dönüştürülmesi ve buradaki çocukların devlet okullarına geçirilmesi yönünde haklı bir politika olduğunu aktaran Coşkun, özellikle kampların içerisindeki GEM'lerde çocuklarla Türkçe iletişim kurulamadığını fakat devlet okullarında bu tür bir sorun yaşamadıklarını vurgulayarak, GEM'nde Türkçe eğitim derslerinin artırılmasına rağmen uyumun önünde bir engel teşkil ettiğini ve bu yüzden dönüşüme ihtiyaç olduğunun altını çizdi.
Siraç Aile Eğitim ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Abdülkadir Şehirli de mülteciler açısından eğitim, istihdam ve sağlık konusundaki artı ve eksileri paylaştı.