Silivri Cezaevleri İnfaz Kurumları Kampüsü'nde devam eden Ergenekon davasının 18'nci duruşması başladı. Duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıkların alınmasının ardından rahatsızlığı nedeniyle bir önceki duruşmaya katılamayan tutuksuz sanık Ayşe Asuman Özdemir'in de geldiği gözlendi. Gebze Cezaevi'nde siroz hastalığına yakalandığı için tahliye edilen Özdemir, ifadesini kısık bir sesle verdi.
YILDIZ SAVUNMASINA DEVAM ETTİ
İsmail Yıldız sözlü savunmasına devam etti. Yıldız, önceki duruşmada Aydın Doğan'la ilgili sözlerinin yanlış anlaşıldığını belirtince, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, "Medyada yer alanlar değil, zapta geçenler önemli" diye müdahale etti. Yıldız, Aydın Doğan'a danışmanlık yapmadığını, sadece bir kez iş görüştüğünü bilgisayarının hard diskinde yer alan bilgilerin delil olarak değerlendirilmemesini talep etti.
Yıldız'ın avukatı Dursun Yaslıkaya, "Suç işleyen her kim olursa olsun, devletin verdiği yetkiyi, üniformayı kullanarak suç işlemişse siyasi iradenin bertaraf edilmesi için faaliyette bulunuyorsa bunun karşısındayız. Safların belirlendiği bir dava olup olmadığını göreceğiz" dedi.
Yaslıkaya, müvekkili Yıldız'ın yazdığı yazılarda Atatürk'ün Gençliği Hitabe'sinin bir erken uyarı sistemi olduğunu belirttiğini kaydederek şunları söyledi:
"Müvekkilimin ‘Özkök Paşa'da Fethullahçı mı?' başlıklı bir yazısı da dava konusu edilmiş. Bu yazıya ilişkin açılan tazminat davası devam ediyor. Soruşturmayı yürütenler acaba duygularından arındırılmış mı? Başbakan ‘ben bu davanın savcısıyım' demiştir. Bu söze soruşturmayı yürüten savcılar tepki vermedi. ‘Savcı biziz sen değilsin' demedi. Bu dava, seçilmiş siyasi iktidarı devirmek için kurulmuş örgüt olarak tanıtıldı. Ancak, ortaçağ mahkemelerinde yapılan bir yargılama söz konusu. Soruşturma savcısı Zekeriya Öz'ün müvekkilime ‘neden Başbakan aleyhine yazılar yazıyorsun?' demesinin altında bunlar yatıyor. Bu iddianame şerefli Türk ordusuna hakarettir. Anayasal düzenin kesintiye uğramasını hiçbirimiz istemeyiz."
KURYE BÜLENT GEDİKLİ İDDİASI
Avukat Yaslıkaya, İsmail Yıldız'ın iddianamede kurye oluşturduğunun iddia edildiğini belirterek, "O kurye Bülent Gedikli olmasın. Bülent Gedikli gelip bunları anlatsın. İsmail Yıldız'ı AKP Genel Merkezine çağıran genel başkan yardımcıları ve devlet bakanlarıyla görüşmesi kurye servisi midir?" diye sordu.
Bu davanın gidişatını birileri tarafından bilinmesinin davanın siyasi bir dava olarak yorumlanmasına neden olacağını belirten Yaslıkaya, iddianamede yer alan gizli belgelerin taraflarına verilmesini talep etti. Yaslıkaya, müvekkilinin tahliyesini ve beraatini de istedi.
Yıldız'ın sözlü savunmasının ardından çapraz sorgusu başladı. Duruşma savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Yıldız'a Ergenekon davası firari sanıklarından emekli albay Levent Ersöz'ü ve Atilla Uğur'u tanıyıp tanımadığını sordu. Yıldız, tanıdığını, Ersöz'ün kendisini makamına çağırarak SESAR'ı tanımak istediğini belirttiğini söyledi. Savcı Pekgüzel, Yıldız'da İran ve Irak askeri istihbaratlarına ait çok gizli belgeler bulunduğunu ve açıklandığı zaman devletin aleyhine olacak bu belgeleri nereden aldığını sordu. Yıldız, belgelerden haberi olmadığını söyledi.
Duruşma Savcısı Nihat Taşkın da, Yıldız'ın ofisinde ele geçirilen belgelerin iki devlet arasında savaş nedeni olacak belgeler olduğunu belirterek, "Sizde ne arıyor?" diye sordu. Yıldız, ofisinde gizli ibareli belgelerin olmadığını belirterek, şöyle devam etti:
"Ben kendi ülkemde ofisimde bir büyükelçi tarafından tehdit edildim. Ilımlı İslam'a geçilmemesini söylediğim için, bu tür belgeler bende olsaydı tutuklanmazdım."
"AKP FİŞLEMESİNİ AKP'LİLER VERDİ"
Duruşma savcısı Taşkın, AKP milletvekillerine ait çok önemli ve gizli olduğu belirtilen bazı bilgilerin Yıldız'ın ofisinde bulunduğunu belirterek, "Milletvekili fişlemelerini hangi amaçla yaptınız?" diye sordu. Yıldız'ın avukatı Yaslıkaya savcının sorusuna tepki gösterdi. İsmail Yıldız bu soruya, "O bilgileri bilmiyorum. O belgeyi AK Parti verdi bana. O bilgilerin detaylarını SESAR'ın bilmesi imkansız" diye konuştu. Savcı Taşkın da, belgelerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, "Gül ekibinden" sözlerinin yer aldığını, bir partini kendi aleyhine kullanamayacağı sözler olduğunu belirterek, Yıldız'ın bu bilgileri nereden aldığını sordu. Yıldız, bu soruyu şöyle yanıtladı:
"Ben AK Parti'nin bağırsaklarını dışarı çıkarmak için burada bulunmuyorum. 4 AK Parti Genel Başkan yardımcısıyla görüşüyorum. Kimden aldığımı hatırlamıyorum. Oradaki bilgileri ancak, o partinin sicil amirleri yazabilir. AK Parti 4 eş genel başkan üzerine kuruldu. Recep Tayyip Erdoğan, Abddulah Gül, Abdüllatif Şener ve Bülent Arınç. 1980 yılından beri o partileri izliyorum. Her partide hizip olur. AK Parti'nin kendi çalışmasına rapor yazıp gönderdim ve çalışmam karşılığında fatura yazdım. Ankara'daki parti içi dedikodular, sohbetler, siyasi çekişmeler bir soruşturmanın delili olamaz. Cübbeniz nasıl suç teşkil etmezse, oradaki bilgiler de suç teşkil etmez. Ankara'daki konuşmalar İstanbul'da suç olarak yorumlanamaz. İktidar kavgaları ancak Ankara'da anlaşılabilir. İktidara yönelik eleştirileri ortaya koymak, Ankara'nın yapısında vardır"
"BAŞBAKAN PEYGAMBER GİBİ DAVRANMALI"
Yıldız, AKP'nin itibarının kendi itibarı, başarısının kendi başarısı olduğunu vurguladı. İktidarın vazifesinin kendisine dava açmak olmadığını kaydeden Yıldız şunları söyledi:
"Başbakan'ın bana ve pek çok kişiye açtığı davadan vazgeçmesi gerekir. Başbakan peygamber terbiyesi aldıysa peygamber gibi davranmalı. Bugün Cumhurbaşkanı ve Başbakan benim vekaletimle orada oturuyor. Hükümet adaleti dağıtmakla yükümlü. Sayın savcı ile Ankara'nın atmosferini burada tartışamam. Suç, mahallinde görülür."
Savcı Nihat Taşkın Yıldız'ın ofisindeki kamera kayıtlarının halihazırda bulunup bulunmadığını sordu. Yıldız, "Beni 24 saat izlediler. Ben bilmiyorum. Onların bilmesi lazım" yanıtını verdi. Savcı Taşkın, "Yeşil org" adlı sitenin kime ait olduğu sorusunu yöneltti. Yıldız, bu soruya "Bilmiyorum" yanıtı verdi.
SESAR'A DENİZ FENERİ BENZETMESİ
Yıldız'ın avukatı Yaslıkaya, Yıldız'a SESAR'da Halil Behiç Gürcihan dışında asker çocuğu çalışıp çalışmadığını sordu. Yıldız, Gürcihan dışında asker çocuğu çalışmadığı söyledi. Yaslıkaya, SESAR'ın istihbarat kuruluşu gibi mi çalıştığını sordu. Yıldız bu soruyu şöyle yanıtladı:
"Think Tank kuruluşları için istihbarat teşkilatlarının raporları önemlidir. Ülkenin temel makro ekonomik durumları irdelenir. Think Tank'ler Deniz Feneri gibi. Gemilerin ne tarafa gideceğini belirler, gemilerin karaya çarpmaması için çalışır. Biz de böyle çalışırız. AK Partiye açılan dava, partizanlığı önleme davasıdır. Bir parti partizanlık yaparsa silinir gider. DTP ve CHP dışındaki pek çok partiye danışmanlık hizmeti verdik. Soldaki partilerle çok temasımız olmadı."
Yaslıkaya müvekkiline, "Hiç kiliseye gittiniz mi?" sorusunu da yöneltti. Yıldız, "Hiç kiliseye gitmedim. Cuma günleri Cuma namazına gitmeye çalıştım. İddianamede kiliseye gittiğim yazıyor" diye konuştu.