İSTANBUL (AA) - Schneider Electric, kurumsal enerji ve karbon yönetimi programlarını etkileyen global eğilimleri, engelleri ve fırsatları inceleyen 2019 Kurumsal Enerji ve Sürdürülebilirlik İlerleme Raporu’nu yayımladı.
Şirketten yapılan açıklamaya göre, Kurumsal Enerji ve Sürdürülebilirlik İlerleme Raporu, büyük kuruluşların nasıl satın alma yaptığını, talep yönettiğini, veri kullandığını, nasıl enerji verimliliği ve karbon azaltma programları geliştirdiğini ve finanse ettiğini anlamak için geliştirildi.
Rapordaki bulgular GreenBiz Research tarafından yapılan bir web anketini ve telefon görüşmelerini temel alıyor. Katılımcılar arasında kurul üyelerinden bireysel katılımcılara kadar tedarik ve operasyon sürdürülebilirliğini yöneten 299 uzman bulunuyor. Ankete katılan şirketler ticari gayrimenkul, eğitim, finans ve bankacılık, sağlık ve biyoteknoloji, sanayi ve ulaşım, perakende ve konaklama ve teknoloji sektörü segmentini temsil ediyor.
Schneider Electric Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Jean-Pascal Tricoire, rapora ilişkin değerlendirmesinde, şunları kaydetti:
"İş liderleri gelişen enerji ortamında ve çevresinde kontrolü ele alıp rollerini dikte etmeleri gerektiğinin her zamankinden daha fazla farkındalar. Pasif bir tüketici olmak, rekabet ve operasyonel açıdan dezavantajdır. Dolayısıyla şirketler düzenlemelerden veya yetkilerden bağımsız olarak agresif bir şekilde emisyonları azaltma ve verimliliği artırma stratejileri benimsemekte ve dünya için çalışmaya ve sonuç elde etmeye çalışmaktadır. Bu nedenle Kurumsal Enerji ve Sürdürülebilirlik İlerleme Raporu gibi çalışmalara ihtiyacımız var. Şirket olarak bu konuda bilinçli ve planlı adımlar atılmasının gerekliliğine inanıyoruz."
- Raporda öne çıkan bulgular
Schneider Electric Araştırma Merkezi tarafından yayınlanan raporda öne çıkan bulgular ise şöyle:
"Katılanların yüzde 50’sinden fazlası enerji, karbon ve atık azaltma konusunda halka açık taahhütlerde bulunmuş ve sözlerini eyleme döken şirketler için çalışıyor. Sermayeye erişim yanıltıcı bir engel olarak öne çıkıyor. Projeler ve programlar için fon edinmek, ispatlanmış yatırım getirisine ve yönetici liderliğine bağlı. Şirketler çok sayıda veriye sahip ancak kaynak, kalite ve paylaşım sorunları bilginin değerini engellemeye devam ediyor. Giderek daha fazla sayıda şirket, enerji, karbon ve atık azaltma konusunda halka açık taahhütlerde bulunmanın faydasını görüyor. Resmi veya düzenleyici yetkilerle olsun veya olmasın, kuruluşların içinde değişim aşılanıyor. Ankete katılan kuruluşların neredeyse yüzde 60’ı müşterileriyle, yatırımcılarıyla ve diğer paydaşlarla ortak hedeflere sahip. Katılımcıların yüzde 9’u ise bu konuda bir taahhütte bulunmayı düşünüyor.
Kurumların yüzde 28’i hedefleri konusunda net ve iddialılar. RE100, bilimsel temelli hedefler ve çöp sahasına sıfır atık gibi inisiyatiflere katılmış durumdalar. Global kurumlar ise değişimin liderliğini üstleniyor. Birden fazla coğrafyada faaliyet gösteren şirketlerin halka açık taahhütte bulunması, yerel şirketlerden yaklaşık yüzde 10 daha fazla muhtemel görünüyor. İster global ister yerel faaliyet gösteriyor olsun, Avrupa merkezli işletmeler Kuzey Amerika’daki benzerlerinden daha fazla halka açık hedefler koyuyor. Kuzey Amerika’da bu oran yüzde 58, Avrupa merkezli işletmelerde ise yüzde 65. Halka açık taahhütte bulunan şirketlerin çevresel kaygıları (yüzde 59), finansal kaygılarından (yüzde 52) çok daha öncelikli görünüyor. Halka açık taahhütte bulunan şirketlerin yerinde veya uzakta yenilenebilir enerji, akü depolaması ve elektrikli araçlar gibi ileri teknolojiler uygulaması daha muhtemel."
Yapılan çalışmalardan sorumlu kurumsal ekipler, fon ve veri konusunda hala zorlansa da rapor, şirketlerin çoğunun bir dizi halka açık sürdürülebilirlik hedefine sahip olduğunu gösteriyor. Ayrıca, bu hedefler yenilikçi stratejilerin ve teknolojilerin benimsenmesini sağlıyor ve koruma ve iklim eyleminin değerine dair algıları değiştiriyor.
- Yeni fırsatlar ve engeller
Araştırma aynı zamanda kurumların, geleneksel önlemlerinin ötesinde çalışmalar yapmayı hedeflediklerini gösteriyor. Enerji verimliliği inisiyatifleri halen ağırlıklı olarak uygulansa da karbon nötr olma, merkeziliği azaltma ve yenilenebilir enerjiye ilgi artıyor. Şirketlerin yüzde 52’si yenilenebilir enerjiye sahipken, yüzde 40’ı uzaktan yenilenebilir enerji için sözleşme yapmış durumda bulunuyor. Bu şirketlerin yüzde 34’ü satın aldıkları ve tükettikleri elektriğin karbon ayak izi ile ilgili olarak yenilenebilir enerji kredileri veya menşeli garantileri gibi enerji niteliği sertifikaları kullanıyorlar.
Bu çalışmaların yanı sıra yeni adımlar atmayı planlayan şirketler için fonlama bir zorluk teşkil ediyor. Ancak sermaye eksikliği çoğunlukla algılandığı kadar önemli bir engel olmayabiliyor. Departmanlarının "enerji ve/veya sürdürülebilirlik inisiyatifleri için bütçe edinmekte başarılı olduğuna" katılmayan katılımcıların yüzde 57’si gerekçe olarak sınırlı sermayeye işaret ediyor. Bu ifadeye katılan anket katılımcıları, başarıya en çok katkı sağlayan şeyin ispatlanmış yatırım getirisi (ROI) ve yönetici liderliği olduğunu belirtiyor. Katılımcıların yalnızca yüzde 10’u programların onaylanmasının ve fonlanmasının temel gerekçesi olarak hazır sermayeyi gösteriyor.
Ayrıca, veri eksikliği artık bir zorluk olarak görülmüyor. Ancak muhtemelen veri kaynağına atfedilen güvenilmez, eksik veriler ve etkisiz paylaşım ROI’yi sınırlandırıyor. Araştırmaya göre, şirketler ortalama olarak 2 farklı kaynaktan veri topluyor. Kullanılan en yaygın kaynaklar elektrik faturaları ve enerji yönetim sistemleri... Ancak bu kuruluşların yüzde 52’si hala hesap tabloları kullanıyor ve yalnızca yüzde 18’i IoT cihazlarından veri topluyor.
Veriyi etkili kullanma önündeki en yaygın engeller yüzde 48 ile güvenilmez veya eksik veri, yüzde 41’le yetersiz araçlar ve yüzde 40’la kurum içi uzmanlık eksikliği şeklinde ortaya çıkıyor. Şirketlerin yalnızca yüzde 22’si tüm enerji ve sürdürülebilirlik verilerini tüm departmanlarla paylaşıyor. Yüzde 58’i bazı verileri paylaşırken, yüzde 21’i hiçbir veriyi paylaşmıyor. Tüm departmanlarla veri paylaşan şirketlerin yüzde 90’ı fon bulabildiklerini kabul ediyor. Aynı zamanda daha çeşitli bir teknoloji portföyü kullanmaları da daha muhtemel görülüyor.
Anket katılımcılarından biri olan tıbbi teknoloji lideri BD Global Kategori Müdürü Bill Hoenigmann, çalışmaya ilişkin, "Bilgi paylaşımı ve iş birliği enerji yönetimi ve sürdürülebilirlik çalışmalarımızın başarısı açısından kritik önem taşıyor. Operasyon, tedarik ve sürdürülebilirlik uzmanlarından oluşan bir fonksiyonlar arası ekibimiz mevcut. Enerji tasarrufu ve karbon azaltma takibi iyileştirmesi sağlamak için ortak hedeflerimiz ve sorumluluklarımız var." ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz