14 Mayıs’taki Milletvekili seçimlerinde çoğunluğu sağlayamayan ve cumhurbaşkanlığı seçimini kaybeden Millet İttifakı ve ittifakı oluşturan partilerin liderleri, seçim yenilgisini, partilerinin yetkili kurullarında masaya yatıracak ve partilerin yol haritaları da buna göre belirlenecek.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçim akşamı “mücadeleye devam” mesajı verdiği konuşmasının ardından, Millet İttifakı içinde yer alan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ı genel merkeze davet ederek, seçim sonuçlarını ve ittifakın geleceğine ilişkin görüş alışverişinde bulundu.
Kulislere yansıyan bilgilere göre Akşener, seçim sonuçlarını her partinin yetkili kurullarında değerlendirilmesi gerektiğini ve kendi başına bir karar veremeyeceği mesajı verdi.
Başkanlık Divanını bugün, ardından da Genel İdare Kurulu’nu toplaması beklenen Akşener, hem seçimlerde neden oylarını artıramadıkları hem de Millet İttifakı’nı yerel seçimlerde de sürdürüp sürdürmeme kararı konusundaki tutumunu kurullarından çıkacak karara göre netleştirecek.
Kılıçdaroğlu ise seçim akşamı yaptığı konuşmadan önce partisinin kurmaylarıyla kısa süren bir toplantı yaptı.
Edinilen bilgiye göre toplantıda, bazı MYK üyeleri, “Ortada bir başarısızlık var, sorumluluk gereği istifa edelim” önerisi getirdi.
Ancak Kılıçdaroğlu’nun, yetkili kurul sürecini işaret ederek, şimdilik böyle bir girişime gerek olmadığını ifade ettiği öğrenildi.
Kulislere yansıyan bilgilere göre Kılıçdaroğlu seçim sonuçlarına ilişkin kapsamlı bir değerlendirme yapmadı, daha yapacağı konuşmada verilecek mesajlar ele alındı.
Bir yakın kurmayına göre Kılıçdaroğlu, böyle bir sonuç beklemiyordu ve sonucu ise “Vatandaşın takdiri” diye yorumladı.
CHP kurmayları, Kılıçdaroğlu’nun seçim akşamı yaptığı konuşmada, genel başkanlık konusunda “devam” mesajı verdiğinde hemfikir.
Ancak, seçim yenilgisi nedeniyle, parti içi muhalefetin hareketlenebileceği ve seçim yenilgisi nedeniyle olağanüstü kurultay için imza toplama girişimleri olabileceği de göz ardı edilmiyor.
O nedenle önümüzdeki günlerde yapılacak PM’de olağan kurultay sürecinin başlatılması için karar alınması planlanıyor.
CHP tüzüğü, “Kurultay iki yılda bir toplanır. Bir yıldan fazla ertelenemez” hükmünü içeriyor.
CHP son Olağan Kurultayı’nı 25 Temmuz 2020’de yaptı, seçim nedeniyle geçen yıl yapılması gereken kurultay da “olası erken seçim” ve o dönemde yaşanan koronavirüs pandemisi nedeniyle 1 yıl ertelendi.
Bu takvime göre kurultayın 2023 içinde yapılması gerekiyor.
Kurultay tarihi ile ilgili ise iki seçenek dile getiriliyor.
Bazı CHP kurmayları, il, ilçe kongrelerinin yapılarak, sonbaharda 38. Olağan Büyük Kurultay’ın yapılabileceğini belirtirken, kurultayın yerel seçim sonrasına bırakılabileceğini dile getirenler de var.
Kurultayın yerel seçim sonrasına bırakılmasını savunanlar, il ilçe kongre takviminin başlatılması koşuluyla, kurultayın seçim nedeniyle bir yıl daha ertelenebileceğini savunuyor.
Kurultayın sonbaharda yapılması gerektiğini belirten bazı CHP yöneticileri partinin yerel seçimlere yeni bir kadro ile giderek, seçmene değişim mesajının verilmesi gerektiğine işaret ediyor.
Kılıçdaroğlu’nun 38. Olağan Kurultay’a kadar partisinin başında kalması güçlü olasılık olarak görülüyor.
Kurultay’da yeniden aday olup olmama konusunda, tabanın vereceği tepkinin belirleyici olacağına işaret ediliyor.
Kılıçdaroğlu’nun kurultayda aday olması gerektiğini savunanlar, “Eğer aday olmazsa, seçim öncesinde partide büyük bir kargaşa yaşanır, parti bütün enerjisini iç kavgada tüketmiş olur. Ama genel başkan aday olursa ve karşısında bir-iki rakiple yarışır, dağınık bir görüntü oluşmaz” görüşünü dile getiriyor.
CHP’de yanıtını arayan bir başka soru da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun genel başkanlığa aday olup olmayacağı.
Seçimin henüz yeni bitmiş olması nedeniyle İmamoğlu’nun nasıl bir yol izleyeceği netleşmedi.
Ancak bazı partililer, İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı sürdürmesi gerektiğini savunuyor.
Bunun gerekçesi olarak da 1989’da SHP’nin adayı olarak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Murat Karayalçın örneği gösteriliyor.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olan Murat Karayalçın’ın belediyeyi bırakıp, genel başkan olduğunu anımsatılarak, bu karar nedeniyle Ankara’nın 2019’a kadar AK Partili başkanlar tarafından yönetildiğine dikkat çekiliyor.
1989’da yapılan yerel seçimlerde SHP’nin adayı olan Murat Karayalçın, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilmiş, ancak 1993’de SHP Genel Başkanı olunca bu görevi bırakıp, koalisyon hükümetinde Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak görev almıştı.
Parti yönetimi seçim sonuçlarını yetkili kurullarında değerlendirip, buna göre yol haritasını belirlemeyi planlarken, seçim sonuçlarıyla ilgili parti yönetimine ilk eleştiri, eski İstanbul Milletvekili ve Kılıçdaroğlu’na da yakın olduğu bilinen Akif Hamzaçebi’den geldi.
İtitfak içindeki diğer partilerin kontenjanına yer açmak için yeniden aday gösterilmeyen Hamzaçebi, sosyal medya hesabından “ön bilgilendirme” başlığıyla yaptığı paylaşımda, “Bu seçim, kampanya da dahil olmak üzere seçim stratejisinin yanlışlığı nedeniyle kaybedilmiş, Erdoğan ve Cumhur İttifakı'na adeta hediye edilmiştir” görüşüne yer verdi.
Milletvekili sayısının 2018’e kıyasla gerilediği, partinin oy oranının da Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olarak girdiği 2011 seçimlerindeki seviyenin altına düştüğünü belirten Hamzaçebi, “Kimse bu sonuçlardan bir başarı öyküsü yaratmaya kalkışmasın. Ortada Genel Başkanımız ve Partimiz açısından tam bir başarısızlık vardır” ifadelerine yer verdi.
Hamzaçebi, yaklaşan yerel seçimlere de işaret ederek şu görüşleri dile getirdi:
“Seçim sonrasında yapılan ilk açıklamalar sonuçların doğru değerlendirilmediğini, milletin verdiği mesajın algılanmadığını göstermektedir. Seçim sonuçları doğru değerlendirilmediği ve bunun gereği yapılmadığı takdirde gelecek bugünden daha kötü olacaktır. Yerel seçimler yaklaşıyor bu konuları konuşmayı erteleyelim demek Partiye ve ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür.”